8. Hukuk Dairesi 2018/15826 E. , 2020/1127 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2018/15826 E. , 2020/1127 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul, kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 3402 Sayılı Kanunun 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına, 10.02.2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Davacı Hazine vekili, davalı adına tapuda kayıtlı ... Merkez ilçesinde bulunan 3721 parsel sayılı taşınmazın 9609,65 m2’lik kısmının, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’na göre, kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, bu kısma ilişkin tapunun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne 3092,35 m2’lik kısmın tapu kaydının iptaline karar verilmiş, davacı vekili ve davalı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2010/2304-3468 sayılı kararı ile davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 07.04.2011 tarihli ve 2011/3189-3996 sayılı kararı ile hükmün esasına ilişkin davacı Hazine'nin temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, hüküm yargılama masrafları yönünden bozulmuştur. Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10.12.2013 tarihli ve 2013/378-18717 sayılı kararı ile Anayasa Mahkemesinin 12/05/2011 tarihli ve 2009/3l Esas, 2011/77 sayılı kararı ile hak düşürücü süreye ilişkin hükmün iptal edildiği, iptal hükmünün yürürlüğe girdiği, 10.03.1969 tarihli ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere iptalin kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra, Mahkemece verilen ret kararının doğru olduğunun söylenemeyeceği, işin esası hakkında 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda değerlendirme yapılması için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne, bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 3092,35 m2’lik kısma ilişkin tapu kaydının iptaline karar verilmiştir. Davacı Hazine vekili ve davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.11.2015 tarihli ve 2014/17687 Esas, 2015/20509 sayılı kararı ile Mahkemece verilen kısmen kabul kararı eksik inceleme nedeniyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 3092,35 m2’lik kısma ilişkin tapu kaydının iptaline karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğinden bahisle bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir. Hükmün temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince hükmün esasına ilişkin verilen ret kararına yönelik temyiz itirazı reddedilerek hüküm yargılama masrafları yönünden bozulmuştur. Mahkemece hükmün onanan kısmı yönünden de bozmadan sonra verdiği kararda yeniden hüküm kurulması usuli bir hata olup yok hükmündedir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesince davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğinden bahisle hükmün bozulup Mahkemece bozmaya uyularak verilen ret kararına ilişkin Yargıtay 1. Hukuk Dairesince temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, hüküm esas yönünden kesinleşmiş artık kesin hüküm haline gelmiştir. Kesin hüküm, hükmü veren mahkeme de dahil olmak üzere bütün mahkemeleri bağlar. Kesin hüküm kamu düzenine ilişkin olduğundan, tarafların iradesine tabi değildir.
Hukuki güvenlik ve yargıya güven kesin hüküm ilkesi ile sağlanır. Hukuki güvenlik ilkesi hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşulu olup, mevcut emredici hukuk kurallarının herkese eşit şekilde ve düzgün bir şekilde uygulanmasını da içeren bir ilkedir. T.C. Anayasasının 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri sayılırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır. Hukuk devleti kişilerin hukuki güvenliğini sağlayan bir devlettir.
Hukuki güvenlik ilkesi, herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi, tutum ve davranışlarını buna göre güvenle düzene sokabilmesi anlamına gelir. Hukuk devleti hukuk kurallarının onu koyanlar da dahil olmak üzere, her kişi ve kuruluşu bağlamasını ifade eder. Hukuk devleti kavramının özünü devlet organlarının hukuka bağlılığı yani, yönetimin eylem ve işlemlerini hukukun içinde kalarak yerine getirmesi oluşturmaktadır.

T.C. Anayasası 36. maddesi “Herkes...adil yargılanma hakkına sahiptir.' hükmünü içerir. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma başlığı taşıyan 6. maddesinde “Herkes .... davasının ... hakkaniyete uygun ..... olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir.” denilmektedir.
Adil yargılanma hakkının en önemli alt kavramlarından birisi, silahların eşitliği ilkesidir. Yargılamada taraflar arasında adil, hakkaniyete uygun bir denge kurulması gerekir.
Anayasa’nın 2. maddesiyle benimsenen hukuk devletinde, hukuki güvenliği sağlayan bir düzen kurulması asıldır. Böyle bir düzende devlete güven ilkesi vazgeçilmez temel unsurlardandır. Hukuk devletinde yasama, yürütme ve yargının hukuka bağlı olması gerekir. Yargısı hukuka bağlı olmayan bir devlette vatandaşların kendilerini güvencede hissedebileceklerini söylemek mümkün değildir.
Hukuk devletinde bireyler devlete güven duyabilmeli, aynı şekilde devlet de bu güveni vatandaşa verebilmelidir.
Kesin hükme saygı uluslararası hukuk düzenine özgü hukukun genel ilkelerinden biri olarak da kabul görmektedir. . Eğer bir hukuk sistemi içerisinde yargının verdiği ve bağlayıcı olan bir kesin hüküm işlevsiz bir duruma getirilmiş ise adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden söz edemeyiz.
Somut olayda, Mahkemece verilen birinci karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesince davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğine yönelik bozulması üzerine Mahkemece verilen ikinci kararda davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiş, bu karara ilişkin temyiz itirazı esas yönünden Yargıtay 1.Hukuk Dairesince reddedildiğinden esas yönünden ret kararı kesinleşmiştir. Kesin hüküm gücü kazanan bir karar için yapılan yargılama sonucunda kabul kararı verilemez. Bu husus kamu düzenini bozacak bir sonuç yaratır. Mahkemece verilen esasa ilişkin karar kesinleştiğine göre, yeniden yargılamaya konu edilemez. Bu durum, uluslararası hukuk düzeninde kabul görmüş ilkelere, T.C. Anayasası’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine, hukuki güvenlik ilkesine, adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil eder. Devlete ve yargıya güveni ciddi bir şekilde sarsar. Mahkemece verilen hükmün esasına ilişkin kabul kararının açıkladığım nedenlerden dolayı bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun, onamaya yönelik görüşlerine katılmıyorum. 20.02.2020


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön