8. Hukuk Dairesi 2018/7403 E. , 2020/8372 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, dava konusu taşınmazın 264,00 m2' lik kısmına davalılarca hiç bir akdi kanuni sebebe dayanılmaksızın dükkan yapılarak müdahale edildiği öne sürülerek 01.01.2005-31.08.2010 tarihleri arasına ilişkin 29.268,00 TL ecrimisilin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... yargılama esnasında alınan beyanında,dava konusu taşınmazda herkesin kullandığı yerlerin belli olduğunu, taşınmazın kendilerine murislerinden intikal ettiğini, üzerinde murisleri tarafından yapılan bina olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalılar ... ve ..., yargılama esnasında alınan benzer beyanlarında, dava konusu taşınmazın kendilerine murislerinden intikal ettiğini, uzun yıllardar Almanya’da yaşadıklarını, taşınmaz üzerinde kendilerine ait olup kiraya vermek sureti ile faydalandıkları dükkanlar olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Diğer davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen, yasal süresi içerisinde cevaplarını bildirmedikleri gibi duruşmalara da katılmamışlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, tarla niteliğindeki çekişmeli 2 parsel sayılı taşınmazın 28/70 hissesinin ...Vakfı adına kayıtlı olduğu, 30/1183 payının ise ... adına kayıtlı iken 14.07.2003 tarihinde davalı mirasçılarına elbirliği mülkiyeti şeklinde intikal ettiği, dava açıldıktan sonra 06.07.2012 tarihinde iştirak çözülerek anılan payın ... mirasçıları adına payları oranında tescil edildiği anlaşılmıştır.
1.Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124. maddesinde “Bir davada taraf değişikliği ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa hakim karşı tarafın rızası aranmaksazın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” düzenlemesine, 119/2. maddesinde ise “Birici fıkranın (a), (d), e, (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması halinde, hakim davacıya eksikliği tamamlanması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde dava açılmamış sayılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda dava dilekçesinde, ...’ın diğer mirasçılarının yanında dava tarihinden önce vefat eden oğlu ...’ın mirasçılarının isimlerine yer verilmeksizin “... mirasçıları” ibaresi kullanılmak suretiyle husumet yöneltilerek dava açıldığı, davacı vekilince ...’ın veraset ilamının dosyaya sunulduğu, 09.09.2013 tarihli dilekçe ile dava dilekçesinin tashih edildiği beyan edilerek, mirasçıların isimlerine yer verildiği, 26.11.2013 tarihli dilekçe ile de ... mirasçılarının diğer davalılarca sunulan tapu kayıtları ve beyanlar ile tespit edildiğinin açıklanıp HMK’nin 124. maddesi uyarınca bu kişilere dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması talep edildiği, Mahkemece 23.01.2014 tarihli celsede dahili dava talebinin kabul edilerek davalılar adına tebligat çıkarılmasına ilişkin ara karar oluşturulduğu, 23.09.2014 tarihli celsede ise bu davalılar hakkındaki davanın tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan 6100 sayılı HMK'nin 119/2 ve 124/1 maddesindeki yasal düzenlemeler gözetilerek ... mirasçılarına dava dilekçesinin tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir değerlendirme yapılması gerekirken, inceleme ve araştırmanın taşınmazın paydaşlarından olan ...’ın diğer mirasçıları olan davalıların da taraf olduğu bir davada yapılması gerektiği nazara alınmaksızın usul ve yasaya aykırı olarak tefrik kararı verilmesi, tefrik kararına rağmen ... mirasçıları aleyhine hüküm kurulması ve gerekçeli karar başlığında bu kişilere davalı olarak yer verilmesi doğru görülmemiştir.
2.6100 sayılı HMK'nin 26/1. maddesinde ''hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir. ''hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, Mahkemece davalılardan ... aleyhine açılan dava yönünden olumlu-olumsuz karar verilmemesi de doğru değildir.
3. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde dosya içerisinde bulunan bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarında raporunda mevcut hesaplama yönteminin Daire uygulamasına aykırı düştüğü anlaşılmaktadır.Şöyle ki, bilirkişi kurulu kök raporunda taşınmaz üzerinde yer alan dükkanların kapladığı alanın ölçülerek ecrimisil hesaplaması yapılmadan davacı tarafça talep edilen miktarın her bir davalının kullandığı alana oranlamasının yapıldığı, bilahare keşifte yer almayan hukuçu bilirkişi dahil edilerek tanzim ettirilen ek raporda ise arsa olarak değerlendirilen taşınmazın keşif tarihi itibarıyla getirebileceği aylık kira bedelinin tespit edildikten sonra, bilirkişilerce intifadan men tarihine ilişkin olarak yapılan değerlendirme uyarınca belirlenen tarihe kadar geriye yönelik ÜFE uygulanarak ecrimisil bedelinin tespit edildiği, bilirkişi kurulu rapor ve ek raporları arasındaki çelişkinin giderilmediği, bunun yanısıra emsal araştırması yapılmadığı görülmektedir.
Bu durumda, Mahkemece, taşınmaz üzerindeki muhdesatların davalıların murisi tarafından meydana getirildiğinin tarafların kabulünde olduğu nazara alınarak, boş arsa niteliğine göre, Hazine, kamu kurumları, vakıf malları ve kayyımla idare edilen mallar da intifadan men şartının da aranmayacağı nazara alınarak,Daire uygulamalarına uygun şekilde emsallere göre araştırma yapılıp, ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın belirlenmesi, sonucunda talep miktarı ve kazanılmış müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığının gerekçeli kararda açıkça belirtilmesine rağmen, HMK'nin 297 ve 261. maddelerine aykırı olarak nasıl hesaplandığı gerekçeli karar içeriğinde belirtilmeyen meblağın, müphem ve muğlak şekilde hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2018/7403 E. , 2020/8372 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat