8. Hukuk Dairesi 2018/15118 E. , 2020/4337 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2018/15118 E. , 2020/4337 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Edirne İcra Hukuk Mahkemesinin 12.04.2018 tarihli ve 2017/529 Esas, 2018/182 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı alacaklı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İlk Derece Mahkemesince istinaf başvurusunun süreden reddine ilişkin verilen ek kararın istinaf edildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21 Hukuk Dairesince ek karara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine, bu kez davalı alacaklı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi nedeniyle Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkilinin Değirmenyeni Köyü'nde oturduğunu, aynı avlu içerisinde davacıya ait ev ve depolar bulunduğu gibi, borçlu...'ün de aynı avlu içinde kendisine ait evde ikamet ettiğini, ancak borçlu...'ün kendi adına işlediği bir tarla olmadığı gibi kendisine ait bir mahsulünün de bulunmadığını, deposundaki çeltiklerin müvekkili ...'e ait olduğunu belirterek, istihkak iddialarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, haczedilen mahsulün davacıya değil, davacının babası borçlu olan...'e ait olduğunu bildirerek, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, borçlu ile istihkak iddia eden davacı aynı avlu içerisinde yaşıyor olsa da, bunun köy hayatında olağan bir durum olduğu, aynı avlu içerisindeki bir deponun içindeki ürünlerin borçluya ait olduğunu davalı alacaklının ispat edemediği tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde dava konusu mahcuzların davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı alacaklı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İlk Derece Mahkemesince 11.06.2018 tarihli karar ile davalının 01.06.2018 tarihli istinaf başvurusu süresinde olmadığından, istinaf talebinin HUMK 432-426/F maddelerine göre reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı alacaklı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf yoluna başvuru süresinin tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 10 gün olduğu, davacı tarafın yüze karşı verilmiş kararlarda kararın tefhiminden itibaren 10 günlük süre içerisinde istinaf yoluna başvurması gerektiği, yasal düzenlemenin aksine kararın tebliği ile yeni bir sürenin başlaması ve tarafın kendi lehine hak kazanmasının mümkün olmadığı, somut olayda davalı vekilinin yasal 10 günlük süre geçtikten sonra istinaf talebinde bulunduğu, bu nedenle istinaf talebinin reddine ilişkin 11/06/2018 tarihli ek kararın yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 363/1. maddesi uyarınca icra hukuk mahkemelerince verilecek kararların temyiz süresi tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 10 gündür. Maddedeki “tefhim” kavramının 'hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal' olarak anlaşılması zorunludur. HMK.nın 321. maddesinde belirtilen şekilde hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilemediği hallerde gerekçeli kararın mutlaka taraflara tebliğ edilmesi gereklidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21.01.2015 tarih 2014/9-1438 Esas- 2015/580 Karar sayılı kararı).
Nitekim Anayasa Mahkemesi de gerekçeli kararın tebliğinin temyiz hakkının etkili şekilde kullanılması bakımından gerekli olduğunu, bu yükümlülük yerine getirilmeden kararın kesinleştirilmesini hak ihlali olarak kabul etmiştir (Anayasa Mahkemesi (İkinci Bölüm) 20.03.2014 tarihli 2012/1034 Başvuru).
Bu açıklamalar doğrultusunda İlk Derece Mahkemesince 12.04.2018 tarihinde hükmün tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilememesi nedeniyle, istinaf süresinin tebliğden itibaren başladığının kabulü gerektiği, somut olayda gerekçeli kararın davalı tarafa 01.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 01.06.2018 tarihinde kararı istinaf ettiği, buna göre, alacaklı tarafça İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal süre içerisinde istinaf yoluna başvurulduğu açıktır. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresinde istinaf yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı doğru değildir.
Belirtilen sebeple davalının istinaf başvurusunun süresinde kabul edilip, İlk Derece Mahkemesinin ek kararının kaldırılarak ve işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken süre aşımı nedeni ile ek karara ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı bozularak ortadan kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 01.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön