8. Hukuk Dairesi 2016/18084 E. , 2020/4038 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptal Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, zilyetliğinde olan 12 parsel sayılı taşınmazın 15000m²'lik kısmını 40 yılı aşkın süredir kullandığını, tapu kaydında malik olarak görünen Kara Beşir varislerinin kim olduğunun bilinmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine, kaydın belirsiz olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava TMK'nin 713/2. fıkrasında düzenlenen “...Maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan...” hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu, tarla nitelikli 12 parsel sayılı taşınmazın 448/6048 pay ile davacı, 1/3 pay ile de Karabekir varisleri adına kayıtlı olduğu, taşınmazın taraflar dışında başkaca paydaşlarının da olduğu anlaşılmaktadır.
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Ancak kanunun açıkça izin verdiği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya bir payın koşulları oluştuğu takdirde olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılması mümkün olabilir. Kanunda düzenlenen ayrık hallerden biri de, TMK'nin 713/2.maddesindeki düzenlemedir. Anılan maddede “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
Kanundaki “…Maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan…” düzenlemesinden tapu kaydının hukuki durumunun açık olmaması, Yargıtay İçtihatlarına göre, tapu kütüğündeki bilgi ve belgelerden genel olarak gerekli dikkati gösteren kişilerin malikin kim olduğunu anlayamayacağı haller amaçlanmıştır. Tapu kütüğündeki malik sütununun boş ve açık bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, böyle bir kişinin hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmaması, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılabilir(Yargıtay HGK'nin 10.4.1991 tarihli ve 1991/8-51 Esas, 194 Karar, 15.04.2011 tarihli ve 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Soyut ve nam-ı mevhum(sanal, mevcut olmayan hayali kişi) bir kişi adına sicil oluşturulmuş olması halinde de, maliki tapu sicilinden anlaşılamayan kişiden söz edilebilir.
Kayıt malikinin, tanınmıyor, hatırlanmıyor olması, adresinin tespit edilememesi, tebligat yapılamaması, uzun yıllar önce taşınmış ya da ölmüş olması, mirasçılarının belirlenememesi gibi hususlar o kişinin tapu kütüğünde maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Yine, tapu sicili ekindeki kadastro tutanağı, tedavül(el değiştirme) ve bunlara esas kayıt ve belgelerden tapu malikine ilişkin bilginin mevcut olması durumunda da bilinmeyen kişi olarak kabul edilmez.
Somut olaya gelince çekişmeli, 12 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin Şubat-935 tarihli ve 60 sıra no ile aynı tarihli ve 67 sıra nolu tapu kayıtlarına dayalı olarak yapıldığı, tespite itiraz edilmesi sonucu Tapulama Komisyonunca 08.10.1970 tarihli kararla Hazinece yapılan itirazın reddine karar verildiği, 27.11.1970 tarihinde de taşınmazın ölü Karabeşir varisleri adına 1/3 pay ile, davacı mirasbırakanı Süleyman Budak adına da 2/3 pay ile tescil edildiği, dosya içeriğinde bulunan 08.10.2014 tarihli tercümeden de kayıtların Kara Beşir ve Feyiz namı diğer Kara Bekir oğlu Feyzullah ve Yusuf adına olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, dava konusu 12 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağı, tespitin dayanağı olan eski tapu kayıtları, yine dosya içeriğinde bulunan 21.01.935 tarihli kaymakamlık yazışmalarından kayıt malikinin bilinen ve yaşamış kişi/kişiler olduğunun kabulü gerekeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi
8. Hukuk Dairesi 2016/18084 E. , 2020/4038 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat