8. Hukuk Dairesi 2016/18507 E. , 2020/3309 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/18507 E. , 2020/3309 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili ve kayyım vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, paydaşı olduğu taşınmazda izaleyi şuyu davası açtığını davalı ...’ın, taşınmazdaki iki katlı evin ve 1 katlı müştemilatının kendisince yapıldığını belirterek aidiyet talebinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili ve kayyım vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava muhdesatın tespiti istemine ilişkindir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/II. maddesi, muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetine ve tapunun beyanlar sütununda gösterilmesine izin veren özel yasal düzenleme getirmiştir. Anılan kanun maddesinde, taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilebileceği belirtilmiştir .
Kadastro Kanunu, kadastro bölge ve çalışma alanlarında üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanan özel nitelikli bir kanundur. 33. maddesinde, Kadastro Kanunu'nun uygulandığı alanların dışında da uygulanabilecek genel nitelikli maddelere yer verilmiştir . 19. madde, genel nitelikli maddeler arasında sayılmamıştır. Buna göre ancak, aynı kanunun 12/3. maddesi gereğince, on yıllık hak düşürücü süre içinde kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalara 19. madde uygulanır ve iddianın kanıtlanması halinde muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyeti ile tapunun beyanlar hanesine tesciline karar verilebilir.
On yıllık süre kamu düzenine ilişkin olup, hak düşürücü niteliktedir ve olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin geçmesi, işin esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm def’i ve itirazlardan önce göz önünde bulundurulur. Yargılama bitinceye kadar hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görevden ötürü hakim tarafından da kendiliğinden dikkate alınır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 4 parsel sayılı 357 metrekare alanlı, arsa vasıflı davacı, davalı ... ve kayyım atanan kişilerin paydaş olduğu, gerek tanık beyanlarına ve gerekse bilirkişi raporuna göre muhdesatların 50- 60 yıllık olduğu, Mahkemece fen krokisinde A ve B harfleriyle belirtilen muhdesatların davacı yanca meydana getirildiğine karar verildiği sabittir.
Somut olayda, dava konusu taşınmazın tüm tedavülleriyle birlikte tapu kaydının ve geçmişinin dosya arasına alınarak yukarıda belirtilen ilkeler kapsamında hak düşürücü süre yönünden değerlendirme yapıldıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ve kayyım atananlar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 11.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön