8. Hukuk Dairesi 2017/14980 E. , 2020/2914 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2017/14980 E. , 2020/2914 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, Yapıntı köyündeki köy boşluğu niteliğinde tapusuz taşınmaz üzerindeki iki katlı betonarme evin müvekkiline ait olup, bu yerde Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yol yapım çalışmaları için kamulaştırma işlemleri başlattığını, işaret boyaları sürdüğünü, ancak düzenlenen tutanaktan bir suret verilmediğini ileri sürerek, muhdesatın değerinin ve müvekkiline aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuş davalı köy muhtarlığı takdiri mahkemeye bırakmıştır.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairenin 24.02.2015 tarihli ve 2014/5837 Esas, 2015/4847 karar sayılı ilamı ile, “….Somut olayda, dava konusu muhdesatın kamulaştırma kapsamında kalıp kalmadığı olgusunun yeterince araştırılmadığı gibi bu konuda Karayolları Genel Müdürlüğüne yazılan yazı cevabı beklenmeden keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığı, taşınmazın tapu bilgilerinin de ilgili Tapu Sicil Müdürlüğünden getirilmediği, mahkemece yeterli araştırma yapılmadan korunmaya değer hukuki yararın bulunduğu kanaatine varılarak yazılı gerekçe ile hüküm kurulduğu görülmüştür.
Mahkemece yapılması gereken iş öncelikle taşınmazın tapu bilgilerinin ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü'nden getirtilerek hukuki durumunun belirlenmesi, Karayolları Genel Müdürlüğü'ne yazılan yazı akıbetinin araştırılarak kamulaştırma bilgi, belge ve krokilerinin dosyaya getirtilmesi, davacı yanın dayandığı belediye kayıtlarının temini, bu eksikler giderildikten ve hukuki yarar olgusu saptandıktan sonra, dava açmada güncel hukuki yararın bulunduğu anlaşıldığı takdirde yerinde yeniden keşif yapılarak bilirkişilere ek rapor düzenlettirilip, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi olmalıdır. Eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır….” gerekçesi ile bozulmuş, Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamı uyarınca yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile, fen bilirkişisi ... tarafından tanzim edilen 03.06.2016 tarihli rapor ve ekindeki krokide (A), (B), (C), (D) ve (E) harfleri ile gesterilen alan içerisindeki muhdesatların davacıya ait olduğunu tespitine karar verilmiş, karar davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesat tespiti isteğine ilişkindir.
Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Hukuki ilişki ve güncel hukuki yarar varsa tespit davası açılabilir. (HMK. mad. 106/2). Tespit davası sonucu alman karar kesin hüküm etkisi doğurursa da icra takibine konu edilemez. Tespit davası ile istenen hukuki koruma eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı olamaz. Tespit davalarının dinlenebilmeleri için genel dava koşullarından başka tespit davalarının kendine özgü koşulları olarak nitelendirilen iki özel koşula daha ihtiyaç bulunduğu kabul edilmektedir. Biri hukuki ilişki diğeri hukuki yarar olup, bu da yakın bir tehlikenin var olmasını, tehlikenin zarar meydana getirebilecek nitelikte bulunmasını ve tespit hükmünün bu tehlikeyi ortadan kaldıracak nitelikte olmasını içerir.
26.05.2004 tarihli ve 5177 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine eklenen ek fıkra hükmünde 'Başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerin kamulaştırmasında binaların asgarî levazım bedeli, ağaçların ise 11. madde çerçevesinde takdir olunan bedeli zilyedine ödenir' denilmektedir.
Bu hükümle başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaşma bedelinin kendisine verilmesini sağlama amacıyla zilyetliği tespit davası açma hakkı tanınmıştır. Nitekim öğreti ve uygulamada muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın ortaklığının giderilmesi için açılmış ve görülmekte olan bir dava bulunması halinde muhdesatı meydana getiren malik veya paydaşların bu olgunun tespiti istemiyle, yine muhdesat veya üzerinde bulunduğu taşınmazın kamulaştırılması halinde muhdesatı meydana getiren kişi veya kişilerin zilyetliğin tespiti istemiyle dava açmaları halinde hukuki yararın var olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu iki ayrık hal dışında muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespiti istemiyle açılan tespit davalarının dinlenebilmesi için ise kural olarak az yukarıda açıklanan tespit davalarının kendine özgü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerektiği tartışmasız kabul edilmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde Mahkemece her ne kadar davacı tarafça tapulama harici alanda meydana getirilen muhdesatların kamulaştırma sahası içerisinde kaldığı, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmişi ise de, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda, C harfi ile gösterilen ve etrafı tel ile çevrili alan üzerinde muhdesat niteliğinde yapı, ağaç vs. bulunmadığı, D harfi ile gösterilen ve üzerinde ağaç niteliğinde muhdesat bulunan alanın ise kamulaştırma sahası dışında kaldığı, A,B ve E harfleri ile gösterilen alan içerisinde kalan ev ve müştemilatının bir kısmının kamulaştırma sahası içerisinde kaldığı, ancak bilirkişi raporundan sonra davalı Hazine vekili tarafından dosyaya ibraz edilen Karayolları Bölge Müdürlüğü yazı örneği içeriğine göre kamulaştırma haritasının dava konusu evi kapsamayacak şekilde yeniden düzenlendiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
O halde Mahkemece yapılacak iş, az yukarıda açıklandığı şekilde, Karayolları Bölge Müdürlüğünce kamulaştırma haritasında değişiklik yapıldığının bildirildiği nazara alınarak kamulaştırmaya ilişkin güncel evraklar ve kroki temin edildikten sonra taşınmazların kamulaştırma sahasında kalıp kalmadığı hususunda yerinde yeniden keşif yapılarak bilirkişilere ek rapor düzenlettirilip, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi olmalıdır. Eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi u rşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 03.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön