İflasın Açılmasından Sonra İş Davasının Yürütüleceği


Türk Ticaret Hukuku, Ticari İşletme, Tacir, Ticari Şirketler ve Ortakların Sorumlulukları, Kooperatif davası, Kıymetli Evrak/Kambiyo Senetleri, Sigorta Hukuku, Borçlar Genel Hukuku, İşçi, İşveren Hukuku
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2291
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

İFLASIN AÇILMASINDAN SONRA İŞ DAVASININ YÜRÜTÜLECEĞİ


ÖZET: İş Mahkemesinde görülmekte olan işçi alacaklarına yönelik dava sırasında işverenin iflası halinde dahi, davaya iş mahkemesinde devam edileceği, işverenin işçi alacaklarına ilişkin dava açılmadan önce iflası halinde; …alacağın iflas masasına kaydedilmesi durumunda Asliye Ticaret Mahkemesi’nde kayıt kabul davası açılması gerekir.


Y. 9. HD. E: 2009/44751 K:2010/26566 T: 30.09.2010…

Davacı, davalı işyerinde 10.10.1989 – 02/01/2005 tarihleri arasında aralıksız çalıştığını ileri sürerek işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalı davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verildiği davacının temyizi üzerine ilk kararın bozulduğu bu ilk karardan sonra Yargıtay bozma kararından önce davalı şirketin iflasına karar verildiği bozma kararına uyan mahkemece davalının alacağının masaya kaydedildiği gerekçesiyle
karar verilmesine yer olmadığına karar verdiği, bu kararın davacı tarafından temyiz edildiği dosya kapsamı ile anlaşılmıştır.

İflasın açılması maddi hukuka ilişkin ilişkileri ve hükümleri cebri şekilde etkilediği gibi Medeni Usul ve İcra Hukuku kuralları üzerinde de etki yaratır. Bu etkilerden biri de görev kurallarında meydana gelen değişikliktir. Görev kurallarındaki değişikliği dava açıldıktan sonra işverenin iflas etmesi hali ve iflas kararı verdikten sonra işçinin işverene dava açması hali bakımından ayrı ayrı incelemek gerekir.

İflasın açılması ile müflisin taraf olduğu hukuk davalarının ikinci alacaklılar toplantısının on gün sonrasına kadar duracağı genel kural ise de (İİK m. 194) yine bu hükmün müstacel haller, tazminatsız ceza davaları, şeref ve haysiyete tecavüzden cismani zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme ahvalı şahsiye veya nafaka davalarının uygulanamayacağı kabul edilmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 194. Maddesinde ayrık tutulan müstacel hallerden maksat, acele görülmesi gereken ve durduğu takdirde verilecek hükmün faydasız kalacağı gerçeğidir. Bu davalarda hakim takdir hakkını kullanarak müstecaliyet kararı vermek suretiyle yargılamaya devam eder. İşçinin alacaklı olduğu iş hukukuna ilişkin bir dava, işçinin sosyal durumu itibariyle İİK 194. Maddenin gayesine uygun görülerek acele işlerden sayılmalı ve ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeksizin
yargılamaya devam edilmelidir. Bunun yanında kanunun lafzına göre davacıların müflise karşı davaya devam edeceği izlenimi hasıl olmakta ise de masaya dahil mal ve haklar bakımından müflisin yetkisiz kalması keyfiyeti kendisinin müstacel de olsa bu davalara taraf olmaya devam etmesine manidir. Bu durum karşısında birinci alacaklılar toplantısı yapılmış ve iflas dairesi teşekkül etmişse müstacel davalar ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeden iflas idaresine karşı; birinci alacaklılar toplantısı henüz yapılmamış ve işin müstecaliyeti icabı iflas idaresinin seçimini dahi beklemeye durum müsait değilse, bu takdirde iflas dairesi müflisin yerini alarak davaya iflasın açılmasından önce davanın görüldüğü iş mahkemesinde devam olunur. Böylece işçinin alacağının tahsili amacıyla iş mahkemesinde açılan davadan sonra işverenin iflasına karar verilmesi mahkemenin görevini etkilemez ise de, işveren müflisin yerine geçecek olanı etkiler.

İflas kararı verildikten sonra işçi işçilik haklarından doğan alacağının dayanağını ve miktarını iflas idaresine bildirir. Alacaklıların alacaklarını kaydettirmeleri için İİK’in 219/2 maddesinde öngörülen 1 aylık sürenin bitiminden sonra, iflas idaresi alacakların doğru olup olmadığını incelemeye başlar. Maddi yönden inceleme sonucu kabul edilen her alacak tespit edilen sıraya göre sıra cetveline kaydedilir. Kabul edilmeyen alacaklar da red sebebleri ile birlikte sıra cetvelinde gösterilir. İflas idaresi İİK’in 232. maddesinde öngörülen sürede düzenlediği sıra cetvelini iflas idaresine verir ve alacaklıları aynı Kanunun 166/2 maddesindeki usule göre ilan yoluyla haberdar eder. Ayrıca iflas masasına müracaat sırasında tebligatı gösterir adres vc tebligat masrafları için avans yatıranlara sıra cetveli tebliğ edilir. Sıra cetveline itiraz davalarında dava açma süresi, görev ve yetki İİK’in 235. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre dava açma süresinin ilandan itibaren başlıyacağı belirtildikten sonra, ayrıca İİK’in 223/3. maddesi hükmünün saklı olduğu belirtilmiştir. Saklı tutulan hükme göre, iflas masasına müracaat eden alacaklılar tebligatı kabule elverişli adres gösterir, yazı ve tebligat masrafları için avans yatırmışlarsa sıra cetveline itiraz davası açma süresi bu alacaklılar hakkında sıra cetvelinin kendilerine tebliğinden itibaren başlar. Davanın 15 gün içinde açılması gerekmektedir. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınır. İcra ve İflas Kanunu’nun 235/1. maddesine göre sıra cetveline itiraz davası iflas kararı veren Ticaret mahkemesinin bulunduğu yerdeki her hangi bir
Ticaret Mahkemesinde açılabilir. Görevin belirlenmesinde dava değerinin önemi olmadığı gibi, buradaki mahkemenin yetkisi de kamu düzenine ilişkindir.

Bu durum karşısında iş mahkemesinde görülmekte olan, işçi alacaklarına yönelik dava sırasında, işverenin iflası halinde dahi, İİK’in 194. maddesi uyarınca, davaya iş mahkemesinde devam edileceği, işverenin işçi alacaklarına ilişkin dava açılmadan önce İflası halinde ise, yukarıda belirtilen şekilde hareket ile, alacağın iflas masasına kaydedilmemesi halinde, Asliye Ticaret mahkemesinde kayıt kabul davası olarak açılması gerekir.

Bu açıklamadan sonra somut olaya geldiğimizde, ikinci alacaklılar, toplantısı yapılmış olmakla, İflas İdare memurlarına duruşma günü bildirilerek davaya devam ile, davalının iflas tarihi itibarı ile oluşan ana para ve faiz borcu ve masraflar toplamı, bilirkişiden alınacak rapor ile belirlenip, sıra cetveline kaydedilen miktar kadar; bu miktardan az ise, önceki karar gibi, sıra cetveline kaydedilen miktardan çok ise, üzerindeki bakiye kısmın Müflis Şirketten tahsilinin sağlanması konusunda karar verilmesi gerekir iken eksik inceleme ile karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.9.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Borçlar & Ticaret & İş” sayfasına dön