Sözleşmeden kaynaklanan borç ilişkilerinde muvazaalı işler


Türk Ticaret Hukuku, Ticari İşletme, Tacir, Ticari Şirketler ve Ortakların Sorumlulukları, Kooperatif davası, Kıymetli Evrak/Kambiyo Senetleri, Sigorta Hukuku, Borçlar Genel Hukuku, İşçi, İşveren Hukuku
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2291
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

Dava konusu bononun, tarafların anlaşmaları üzerine feshedilen hisse devir sözleşmeleri ve iade edilen hisselerin bedeli karşılığı teklif edilen cazip fiyat karşısında verilmiş olduğu hususunun davacı alacaklı tarafından kanıtladığı, şirketi borçlandırmaya yetkili müdürün şirketi temsilen üçüncü kişinin borcu nedeniyle bono düzenlemesinin mümkün olduğu-

11. HD. 16.11.2020 T. 280/5059

İcra takip dosyasında, hükmedilecek alacağın tahsili yönünden talepte bulunulmuş olduğundan mahkemece verilecek haciz ve satış isteme yetkisinin de belirtilen dosyalarla ilgili olarak verilmesi gerektiği, ilgili dosyalar açıkça belirtilmeksizin alacaklıya taşınmazla ilgili icra takibi yapması, haciz ve satış isteme hususlarında yetki verilmesinin doğru olmadığı-

4. HD. 16.11.2020 T. 2533/3925

Taşınmaz satışının muvazaalı olduğu iddiasıyla TBK. 19 uyarınca açılan davanın kabulü hâlinde, "tapu iptali ve tescil" yerine, İİK. 283 kıyasen uygulanarak davalıya ait taşınmaz üzerinde, davacıya alacak ve ferileriyle sınırlı olarak haciz ve satış isteyebilme yetkisi verilmesi isabetli midir?

4. HD. 16.11.2020 T. 838/3926

Dava tarihi itibariyle muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil talebinde bulunmada hukuki yararı olan davacı lehine, yargılama sırasında kesinleşen boşanma davasının sonucuna göre mali haklara hükmedildiği anlaşıldığından, davacının davalı eşinden herhangi bir alacağının bulunmadığı, böylece davacının hukuki yararının ortadan kalktığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Doğrudan mülkiyet hakkını ilgilendiren eldeki elatmanın önlenmesi istemli davada dava hakkının, mutlak olarak mülkiyet hakkı sahibine ait olduğu- Dava tarihi itibariyle davaya konu taşınmaz davacı adına kayıtlı olduğuna ve birleşen davadaki muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkin hukuki yarar ortadan kalktığına göre, asıl davadaki elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-

4. HD. 20.10.2020 T. 1950/3542

Davanın tasarrufun iptali olarak nitelendirilmesi sonucu; tasarrufun iptali dava şartlarının olup olmadığı irdelemeksizin; TBK m. 19'a dayalı olarak nitelendirilmesi neticesinde de, muvazaaya dayalı davalarda olması gereken şartların olup olmadığı değerlendirilmeksizin, yargılama usulleri farklı olan bir davayı, hem tasarrufun iptaline, hem de muvazaaya göre değerlendirerek davanın kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği-

17. HD. 14.10.2020 T. 937/5567

Davalının kendisine; altın borcu sebebi ile alacaklı olduğunun, davalı aleyhine takip yapıldığının beyan edilmesi üzerine, davanın hukuki nitelendirmesinin, İİK'nın 277. vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali olarak nitelendirmesi sonucu tasarrufun, İİK. m. 277. uyarınca iptal edildiği; fakat, tasarrufun iptali dava şartlarının olup olmadığı (davacının alacağının gerçek olması, takibin kesinleşip kesinleşmediği, icra dosyasından usulüne uygun alınmış aciz vesikası olup olmadığı, borcun doğumun tasarruf tarihinden önce olup olmadığı) tartışılıp, gerekçelendirmeden karar verilmesinin doğru görülmediği-

17. HD. 07.10.2020 T. 617/5184

Tapu iptali ve tesciline ilişkin davada, temlikin muvazaalı yapıldığı ve miras bırakanın davalılardan mal kaçırmasını gerektirir bir durumun varlığının kanıtlanamadığı, davalı tanığı olarak dinlenen ve davanın kabulü halinde çekişmeli payda hak sahibi olabilecek dava dışı mirasçının beyanlarından temlikin gerçek satış olduğunun anlaşılması üzerine davanın reddine karar verilmesi gerektiği-

1. HD. 30.09.2020 T. 4123/4648

Taraf muvazaası yönünde araştırma ve inceleme yapılması gerekirken hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi söz konusu taşınmaz ile ilgili olarak bedel yönünden inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilemeyeceği- Davacılar, dilekçelerinde dava konusu taşınmazlardaki annelerine ait payın satışına ilişkin bir istemde bulunmadıklarına ve taleple bağlılık ilkesine göre, davacıların temlike konu paylarına hasren karar verilmesi gerekirken annelerine ait payın satışını da kapsar şekilde, istek dışına çıkılarak hüküm kurulamayacağı-

1. HD. 30.09.2020 T. 2279/4632

Taşınmazlar ve araçlar yönünden, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı; taşınır mallara ilişkin ise usulünce bir dava açılmadığı için, bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığı-

1. HD. 30.09.2020 T. 592/4650

Aldatılmak istenen tüm mirasçılar, muvazaalı işlemin dışında kalan ve zararlarına işlem yapılan üçüncü kişi olup; muris muvazaasına dayalı davalarda, dava konusu hak halefiyet yolu ile muristen geçmesine rağmen; dava açma hakkı halefiyete dayanmayıp aleyhine haksız işlem yapılan mirasçının kendisine ait haktan doğduğu, bu tür olaylarda murisin iradesi ile mirasçının yararının çatıştığı nedenlerine dayanarak mirasçı ya da mirasçıların payları oranında tapu iptal-tescil isteyebileceği-

1. HD. 30.09.2020 T. 5356/4649

Miras bırakanın, gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmak olmadığı, kendisine özenle bakan eşi davalıya minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazı temlik ettiği; temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiğinin kabul edilmesi gerektiği; çekişmeli taşınmaz yönünden muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescili davasının reddine karar verilmesi gerektiği-

1. HD. 30.09.2020 T. 4446/4633

Dava konusu 4 parça taşınmazın, davalı tarafından muvazaalı olarak devralındığı tarihten muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihe kadar davalının tasarrufunda olduğunun kabulü gerektiği, Dava konusu yapılan taşınmazların niteliğine uygun bilirkişiler aracılığıyla mahallinde keşfi yapılarak, davacı tarafın talebine, taşınmazların kullanım durumuna ve davacının payına göre belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerektiği-

8. HD. 28.09.2020 T. 5371/5468

İ.lı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği- İspat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği; şayet, yazılı delil başlangıcı sayılacak bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin de karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu- Taraflar arasında daha önce görülen davda, eldeki davaya konu taşınmazlarla aynı gün davalıya temlikleri yapılan taşınmazlarla ilgili davanın kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleştiği, anılan kararın eldeki davada güçlü delil teşkil ettiği ve davalının Köln Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen nafaka davasındaki beyanının taraflar arasındaki inançlı işlemin ikrarı mahiyetinde olduğu-

1. HD. 15.09.2020 T. 18459/4093

Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacakları işçi tarafından bilinmekle kural olarak belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği, ancak hesabın unsurları olan sosyal hakların miktarının belirlenmesi işveren tarafından sunulacak belgelere göre belirlenecek ise, kıdem ve ihbar tazminatının belirsiz alacak davasına konu edilebileceği- Belirsiz alacak davalarında, açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, hukukî yararın bulunduğundan söz edilemeyeceği, ancak; hukuki güvenlik, hukuki belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağı ilkeleri gereği, ilgili dairenin daha önce verdiği kararlarda, hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararları verilmediğinden önceki görüşe güvenilerek belirsiz alacak davası şeklinde açılan davada hukuki yarara ilişkin dava şartının eksik olması sebebiyle davanın hemen reddedilmemesi; davacıya süre verilerek dava şartının tamamlattırılması gerektiği- Davalılar arasında muvazaa bulunması nedeniyle maddi sorumluluk açısından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği- Dosyada mevcut fesih bildiriminin, davacıya tebliğ edilip edilmediği belirlenerek ihbar tazminatı talebinin değerlendirilmesi gerektiği-

9. HD. 14.09.2020 T. 17390/7550

TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davaya konu taşınmazlardan borçlunun bir başka alacaklısının takip dosyasındaki ihaleden satılarak ihalenin kesinleştiği görülen taşınmaz yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer taşınmaz yönünden ise satılıp satılmadığı araştırılarak, satılıp ihale kesinleşmiş ise bu parseller yönünden de yine konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi aksi durumda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-

17. HD. 14.07.2020 T. 41/4801

Kurumlar tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın "sıra cetveli" niteliğinde olmadığı- Maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamaya ilişkin muvazaa iddialarının genel hükümlere göre çözülmesi gerektiği ve ispat yükünün davacıda olduğu- Mahkemece davalının alacağını ispat edemediği belirtilmişse de, davacının hangi delille davalının yaptığı muvazaayı ne şekilde ispat ettiği hususunun gerekçelendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken kararda bu gerekçeye de yer verilmeden fiili direnme yaratarak karar verilmesinin hatalı olduğu-

23. HD. 07.07.2020 T. 1187/2490

Tasarrufun iptali davası-

17. HD. 07.07.2020 T. 6695/4410

Dava 6098 sayılı TBK’nın 19. maddesine göre açılan davalı alacaklı ve borçlu arasındaki muvazaa ilişkisinin tespitine ilişkin olup, genel mahkemelerde görülen bu davada mahkemenin İcra Mahkemesinin yerine geçerek takibin iptaline ilişkin hüküm kurması mümkün olmayıp sadece tespit hükmü kurmakla yetinmesi gerekeceği-

23. HD. 02.07.2020 T. 8393/2431

Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği, bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına da gelmemesi gerekeceği, bu nedenlerle mahkemenin davayı BK'nun 19. maddesindeki muvazaalı işlemin iptali olarak nitelemesi gerekirken, yazılı şekilde nitelemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Dava konusu taşınmaz ile ilgili satışın iptaline karar verilmesi için taşınmazı devir silsilesi içindeki tüm satışların muvazaalı olduğunun ispatlanması gerekeceği, bu halde ise davalıdan taşınmazı devir alan dava dışı şirketin de davaya dahil edilerek, taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- İİK’nun 277 ve devamı maddelerine göre davanın en geç tasarrufun gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde açılması gerekeceği-

17. HD. 29.06.2020 T. 2086/4056

İİK. 277 vd. maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen, kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflar olup; muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmekteyken, İİK. 277 vd. maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceğinden, bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına da gelmeyeceği, bu nedenlerle mahkemenin davayı TBK'nun 19. maddesindeki muvazaalı işlemin iptali olarak nitelendirmesi gerektiği-

17. HD. 29.06.2020 T. 30/4061
17. HD. 25.12.2019 T. 3373/12468

Muris muvazaası, olmadığı takdirde 6098 sayılı TBK’nun 19. (mülga 818 sayılı BK’nun 18.) maddesinde düzenlenen genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı trafik kaydının iptali istemi-

4. HD. 22.06.2020 T. 1985/2139

Muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil istemi-

4. HD. 11.06.2020 T. 1184/1846

Tasarrufun iptali davası-

17. HD. 01.06.2020 T. 4496/2972

Borçlu adresinde yapılmış bir haciz olmadığı anlaşıldığından ve ayrı usullere tabi TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı işlemin iptali davası terditli talep edilemeyeceğinden ve bu davanın her zaman açılması mümkün olduğundan, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-

17. HD. 03.03.2020 T. 5949/2455

Davalı borçlunun, icra takip dosyasındaki alacağını temlikname ile avukat davalı üçüncü kişiye temlik etmesi işleminin (İİK. mad. 277 vd. ile TBK. mad. 19. maddesi gereğince) iptali ile davacıya icra takibine konu alacağı nedeniyle dava konusu temlik edilen alacak üzerinde (tahsilde mükerrer olmamak kaydıyla) cebri icra yapabilme yetkisi verilmesine karar verilmesinin isabetli olduğu-

17. HD. 02.03.2020 T. 577/2386

İptali istenen tasarrufun, takip konusu borçtan önce yapılmış olması ve davacı tarafça da alacağın, senedin düzenlenme tarihinden önce doğduğuna ilişkin bir iddia ileri sürülmemiş olması halinde, davanın ön koşul eksikliği nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği-

17. HD. 24.02.2020 T. 1591/1990

TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin davada, hatalı tespit ve eksik incelemeye dayalı olarak İİK. mad. 277 vd. uyarınca değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu- Davanın İİK. mad. 277 vd uyarınca açılmış tasarrufun iptali davası olması durumunda geçici aciz vesikası veya kesin aciz vesikası ibraz edilmediğinden davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-

17. HD. 19.02.2020 T. 3916/1693

İcra müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin bildirilmesi üzerine davacının çalıştığı kurum tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın "sıra cetveli" niteliğinde olmadığı- Mahkemece, ilk sırada yer alan davalının alacağının muvazaalı olduğu iddiası ile açılan davanın (TBK. mad. 19) muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği, ispat yükü üzerinde bulunan, davacı yanca ispata yeterli delil ileri sürülmediği halde, salt hayatın olağan akışına dayanılarak davanın kabulüne karar verilemeyeceği-

23. HD. 05.02.2020 T. 6275/712

Muris muvazaasına dayalı miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, dinlenen davacı tanıkları "mirasbırakanın ilk eşinden olma çocuklarından mal kaçırmasını gerektirir" somut bir bilgi ortaya koymamış, aksine "dairelerden bir kısmını satarak erkek evlatlarına da ev yaptırdığını" bildirmiş, davalı tanıkları ise; "davalının çekişme konusu bağımsız bölümü bedeli ile satın aldığını, bedelin bir kısmını peşin, bir kısmını taksitler halinde ödediğini" bildirmiş olduklarından, mirasbırakanın temliki mal kaçırma amacıyla yaptığı iddiasının kanıtlanmamış olduğu-

1. HD. 03.02.2020 T. 14945/501

Muris muvazaasına dayalı davalarda dava değeri taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı veya mirasçıların payına isabet eden değeri olduğu- Davacılara nispi peşin harcın tamamlanması konusunda usulünce süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde bu miktar üzerinden, aksi halde taleple bağlı kalınarak harcı ikmal edilen miktar üzerinden tazminatın kabulüne karar verilmesi gerektiği-

1. HD. 03.02.2020 T. 15145/484

TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davada, davacının açılan katkı payı alacağı davasının kesinleşmesi beklenerek, davacının bir alacağının olduğunun kesinleşmesi halinde, dava konusu taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi, iptale tabi olması halinde davacı yararına hükmedilecek katkı payı alacağı ve fer’ileriyle sınırlı olarak İİK. mad. 283/1 maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerektiği-

17. HD. 27.01.2020 T. 1597/50
17. HD. 27.01.2020 T. 3399/45

Tarafların ortak murisi tarafından davalı oğluna satış suretiyle yapılan temlikin gerçekte diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığı- Kanser tedavisi gören ve beş yıl boyunca cezaevinde kalan ve ölmeden önceki son dört yılını felçli olarak geçiren murisin diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla değil de davalı oğlunun gerek kendisi gerekse eşine o güne kadar sağladığı bakım ve desteğin yarattığı minnet duygusu ve yine ileride de bakacağı düşüncesiyle temlikte bulunduğunu gösterdiğinden ve temlik tarihinden sonra da muris ve eşine davalının baktığı anlaşıldığından, bakım savunmasında bulunan davalının, son dört yılını felçli olarak geçiren babasına sağladığı bakımın normal bir bakım olarak kabul edilemeyeceği, özel bir bakım ve destek sağladığı, böyle olunca eldeki davada davalının bu hizmetinin semen olarak değerlendirilmesinin hukuka uygun düşeceğinden, yapılan temlikin ivazlı olduğunun da kabulü gerektiği-

. HGK. 23.01.2020 T. 1247/47

Muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerektiği, bu hususta iddiada bulunanın iddiasını ispatla mükellef olduğu-

1. HD. 23.01.2020 T. 18068/412

Muris muvazaası nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal tescil istemine ilişkin davada; tanıklarının beyanlarından mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının olmadığı, satış suretiyle dava dışına devredilen taşınmazların hiç kullanılmadan davalıya (tek evladına) devredildiği, mirasbırakanın bu işlemleri yaptıktan çok kısa bir süre hastalandığı ve öleceği düşüncesiyle kendisi ile aynı ismi taşıyan, beraber yaşadığı tek erkek evladına taşınmazını kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla ölünceye kadar bakma akdiyle temlik ettiği sabit olduğundan mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdini daha az miktarda taşınmaz devrederek sağlama imkanı varken, mamelekinin büyük bir kısmını temlik ederek makul karşılanabilecek sınırı aştığı da görüldüğünden satış ve ölünceye kadar bakma akdi ile yapılan tüm temliklerin muvazaalı olduğu- Mirasçı olan bir davacının açtığı dava dosyasına, diğer bir mirasçının -harcını yatırmak suretiyle- dilekçe vererek (dava konusunun dışında davacının talebi ile aynı nitelikteki) talebini davalıya karşı ileri sürebileceği-

1. HD. 22.01.2020 T. 4759/315

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteği-

1. HD. 22.01.2020 T. 14243/335

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği-

1. HD. 21.01.2020 T. 18069/303

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteği-

1. HD. 20.01.2020 T. 14570/254

Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK mad. 706, TBK mad. 237 ve Tapu Kanunu mad. 26'da öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerektiği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değerinin, taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların payına isabet eden değer olduğu gözetilmeden fazla harca hükmedilmesi doğru olmadığı-

1. HD. 20.01.2020 T. 14676/244

Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK mad. 706, TBK mad. 237 ve Tapu Kanunu mad. 26.'da öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerektiği, bu kapsamda, HMK mad. 190 ile TMK mad. 6 uyarınca herkesin iddiasını ispatla mükellef olduğu-

1. HD. 20.01.2020 T. 14899/291

Mirasbırakanları ...'in ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlardaki payını 1979 yılında davalılara temlik ettiğini, mirasbırakanın taşınmazları satmasını gerektirir ihtiyacı olmadığını, devirlerin mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, mümkün olmadığı taktirde miras payı oranında bedelin tahsiline, bunun da mümkün olmadığı takdirde tenkisine-

1. HD. 20.01.2020 T. 5067/241

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği-

1. HD. 20.01.2020 T. 14902/292

Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesinin, ,vazlı sözleşme türlerinden olduğu, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunmasının zorunlu olmadığı, bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunmasının da sözleşmenin geçerliliğini etkilemeyeceği-

1. HD. 20.01.2020 T. 14598/253

Kanser olan murisin, kendisinden 33 yaş küçük davalı (ikinci eş) ile evlendiği, evliklerinin dokuz sene sürdüğü ve bu süre zarfında murise yaşlı ve hasta olan davalı tarafından bakıldığı uyuşmazlıkta, ikinci eşe satılan taşınmazın akitte gösterilen bedeli ile gerçek bedelinin farklı olması ve aynı taşınmazın kalan payları ile bir başka taşınmazın ara malik kullanılarak ikinci eşe satılması halinde, murisin, ilk eşinden olma çocuklarından mal kaçırdığı kabul edilebilir mi?

1. HD. 20.01.2020 T. 4868/280

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde tenkis isteği-

1. HD. 20.01.2020 T. 14663/240

Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK mad. 706, TBK mad. 237 ve Tapu Kanunu mad. 26'da öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerektiği-

1. HD. 20.01.2020 T. 14571/250
1. HD. 14.01.2020 T. 17745/164

Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK mad. 706, TBK mad. 237 ve Tapu Kanunu mad. 26'da öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerektiği- Tanık deliline dayanan davacılar vekili celsede tanık bildirmeyip mevcut delillere dayandıklarını beyan etmiş ise de, dosyadaki delillerle de temlikin muvazaalı olarak mal kaçırma kastı ile yapıldığı iddiası usulen kanıtlanamadığı-

1. HD. 16.01.2020 T. 5566/232

Muris muvazaasına dayalı davada iddiaların yazılı belge ile, yazılı belge yok ise yemin delili ile kanıtlanması gerekeceği- Taraflar arasında düzenlenen ve davalı tarafından imzası inkar edilmeyen belge yazılı delil niteliğinde olup İl Tarım Müdürlüğünden verilen cevabı yazıya göre de tarla niteliğindeki çekişmeli taşınmazın bölünebilmesi 5403 sayılı Yasaya göre mümkün olmadığı- Taşınmazın bölünebilmesine 5403 sayılı Yasanın engel olduğu gözetilerek iptal tescil isteğinin reddedilmesi, davacının satma iradesi olan bölüm dışındaki bölüm yönünden davacının bedel isteğinin kabulüne karar verilmesi, bu istek kabul edilirken davacının dava dışı oğlunun icra takip dosyasındaki alacaklıya davalının ödeme yaptığının gözetilmesi gerektiği-

1. HD. 15.01.2020 T. 13450/178

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil ile tenkis istemlerine-

1. HD. 14.01.2020 T. 14898/169

Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK mad. 706, TBK mad. 237 ve Tapu Kanunu mad. 26'da öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Tapusuz taşınmazlar menkul hükmünde olup taşınmazın teslim edilmesiyle birlikte satış geçerli hale geleceği-

1. HD. 14.01.2020 T. 15388/163

Mal kaçırma kastı ile hareket etseydi miras bırakanın kendisine bakan kızına terekesinde bulunan tarla, bağ, avlulu kargir ev, su kuyusu vasıflı, 8 parçasında tam malik olduğu toplam 21 adet taşınmazını da davalılara devredebileceği açık olduğundan, muvazaa iddiasının kanıtlanmamış olduğu-

1. HD. 14.01.2020 T. 16049/170

Bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunu değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemeyeceği; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılacağı-

1. HD. 14.01.2020 T. 12820/171

Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin davada, davacı vekilinin bozma öncesi son celsedeki beyanlarından davacının temlik edilen taşınmazlar için bedel aldığının anlaşıldığı, davacı vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını ispat için tanık da bildirmediği, dolayısıyla toplanan delillerle davacının iddiasını kanıtlayamadığı, bu nedenlerle davanın reddi gerektiği-

1. HD. 13.01.2020 T. 14639/144

Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK mad. 706, TBK mad. 237 ve Tapu Kanunu mad. 26'da öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-

1. HD. 09.01.2020 T. 13347/115

Muris muvazaasına dayalı tazminat isteğine ilişkin davada, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin mahkemece yapılacak keşif sonucu alınacak bilirkişi raporuna bağlı olmakla, dava değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafından belirlenmesi mümkün bulunmadığından, davanın "belirsiz alacak" olarak açılabileceği- Belirsiz alacak davasında davacının talebini arttırmasına ilişkin dilekçesi "ıslah" niteliğinde olmayıp dava değerinin belirlenmesine yönelik olduğundan, eksik harcın tamamlandığı gözetilerek dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinden davacıların miras paylarına isabet eden değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-

1. HD. 08.01.2020 T. 4755/80

Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacı, "mirasbırakan ile husumetinin olduğunu, annesi aleyhine dava ikâme ettiğini, uzun süredir konuşmadıklarını" savunmuş ise de, bir kimsenin husumet yaşadığı annesine borç para vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olup, en azından temlik tarihi itibari ile (iddia edilen borç verme bu tarihten sonra olduğundan) mirasbırakan ile davacı arasında husumetin olmadığının kabul edilmesi gerektiği-

1. HD. 08.01.2020 T. 14284/67

Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırması olup, tasarrufun iptali veya TBK mad. 19'a göre, alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırması olduğu ve bu tür işlemlerde amaç, alacaklılardan mal kaçırma olduğundan alacağın bu muvazaalı işlemin yapıldığı tarihten önce doğmuş olması gerektiği-

17. HD. 25.12.2019 T. 791/12462

"TBK. mad. 19'a dayalı tapu iptal ve tescil davası olarak görülen davanın, tüm dosya içeriği gözetildiğinde, İİK. mad. 277 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine davası olarak görülmesi gerektiğine" ilişkin bozma ilamı üzerine, "geçici ya da kesin aciz vesikası bulunmadığı, haciz tutanağının da geçici aciz vesikası kapsamında kabul edilemeyeceği" gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-

17. HD. 25.12.2019 T. 4895/12478

Borçlu tarafından borcun doğumundan sonra oğluna yapılan hisse satışlarından sonra, davalı-üçüncü kişi oğul tarafından devir yapılmadığından, TBK. mad. 19 uyarınca açılan davada, bu satışların muvazaalı olduğunun kabulüne karar verilmesi gerektiği- Borçlu tarafından önce oğluna, üçüncü kişi oğlu tarafından da, borçlu ve üçüncü kişinin muhasebecisi olan, taşınmazların bulunduğu yerde oturan ve apartman yöneticiliği yapan dördüncü kişiye devredilen bağımsız bölümler yönünden de davanın kabulü ile davacıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerektiği-

17. HD. 24.12.2019 T. 5456/12399

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat istekleri-

1. HD. 19.12.2019 T. 148/79

"Nam-ı müstearın", adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına başka bir kişiye yaptırması olduğu- Borçlu şirket adına tescil edilmesi gereken taşınmazın, borçlu ile bağlantısı olan bir başka kişi adına tescil edilmesine ilişkin işlemin, nam-ı müstear olarak yapıldığından iptali istemiyle açılan davada, mahkemece, "davalılar arasındaki yapılan protokol, vekaletnamenin kötüye kullanılmasından kaynaklı tapu iptali davasındaki beyanlar ve davalı tapu malikinin, davalı borçlu şirketin ortaklarından olduğu" hususları birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-

17. HD. 18.12.2019 T. 5678/12137

TBK. mad. 19 uyarınca açılan tasarrufun iptali davasında İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak muvazaalı işlemin alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptali ile davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesi gerektiği- Kararda iptali edilen hisse oranlarında hata yapılması ve aynı taşınmaz ile ile ilgili farklı satış varmış gibi hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, hükmün bu yönden düzeltilerek onanması gerektiği-

17. HD. 10.12.2019 T. 1073/11729

Davalılaırn anlaşmalı olarak boşanmakla birlikte evlilik birliğinin halen devam ettiği, davalı borçlunun birtakım gerekçelerle dava konusu taşınmazları tapuda satış gibi göstermek suretiyle tapu harç ve masrafları da kendisi tarafından karşılanmak suretiyle diğer davalıya devrettiği, devir tarihleri itibariyle takip konusu borçların doğmuş olduğu, devir bedelleri ile gerçek bedeller arasında fahiş oranda nispetsizlik bulunduğu, davalı üçüncü kişi eşin, diğer davacının borçlarından haberdar olabilecek durumda olduğu anlaşıldığından, TBK. mad. 19 uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin davanın kabulünün isabteli olduğu- TBK. mad. 19 uyarınca açılan davalarda İİK. mad. 283'ün kıyasen uygulanması gerektiği- Davacı, yargılama sırasında, alacağın bir kısmı temlik edilmiş olduğundan, mahkemenin sadece tek alacaklı varmış gibi hüküm kurmasının hatalı olduğu, infazda kuşku yaratacak bu hususun temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın düzeltilmesi gerektiği- Karar başlığında sadece temlik alana yer verilmesinin de hatalı olduğu-

17. HD. 03.12.2019 T. 4057/11412

Terditli açılan davanın, ilk olarak TBK.m. 19'a göre incelenmesi gerektiği; bu talep kabul edilmediği takdirde davanın dava sebebinin İİK. mad. 277 gereğince tasarrufun iptali davası olarak tavzihinin gerektiği- Borçlunun, yeğenine sattığı ticari plaka hattına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesinin isabeti olduğu-

17. HD. 02.12.2019 T. 5219/11387

Davalı-borçlunun düzenlendiği "bononun ve bonoya dayalı yapılan icra takibi ile hacizlerin iptaline" ilişkin davanın muvazaa (TBK. mad. 19) nedeniyle tasarrufun iptali davası olarak kabulü gerektiğinden, davada aciz vesikası gerekmediği- Boşanma, katkı payı ve katılma alacağı davaları nedeniyle davalıdan alacaklı olan davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu-

17. HD. 02.12.2019 T. 5431/11337

Mahkemece, davanın işçilik alacağının tahsiline yönelik BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olduğu ve böylece davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü ile davanın esasına girilerek öncelikle davacının işçilik alacağının kesinleşip kesinleşmediği veya takibe konulup konulmadığı tespit edilerek, alacağın varlığının tespiti halinde ise muvazaa koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-

17. HD. 25.11.2019 T. 5308/11045

Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı- İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK mad. 283/1,2 maddesinin kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebileceği-

17. HD. 25.11.2019 T. 4106/11047
17. HD. 13.05.2019 T. 19287/5985
17. HD. 06.05.2019 T. 19737/5557
17. HD. 19.03.2019 T. 3020/3190

Tasarrufun iptali davalarının, iptali istenen tasarruftan itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürede açılması gerektiği, davanın TBK. mad. 19 uyarınca açılmadığı görüldüğünden reddinin isabetli olduğu-

17. HD. 19.11.2019 T. 4557/10794

Muvazaa iddiasının her türlü delille ispatının mümkün bulunmasına göre, tanık beyanlarının da değerlendirilmesi gerekeceği-

17. HD. 18.11.2019 T. 4667/10740

Mahkemece davanın nitelemesi karar başlığında tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) olarak gösterilmişse de gerekçeli kararda davanın İİK 277 ve BK 19 maddesi uyarınca kabulüne karar verilerek yargılama usulleri ve dava şartları dahi farklı olan iki hukuksal nedene dayalı olarak davanın yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- Davacı tarafından dosyaya sunulmuş İİK'nin 105. maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliği taşıyan haciz tutanağının dosya içerisinde bulunmadığı, takip dosyası içerisinde de menkul haczi olmadığından, tasarrufun iptali davası yönünden ön koşul yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- BK'nun 19. maddesine göre muvazaa hukuksal nedenine dayalı davalarda ise işlemin iptali için sadece üçüncü kişinin değil aynı zamanda dördüncü kişi var ise ona yapılan işlemin de mavazaalı olduğunun ispatlanması gerekeceği-

17. HD. 18.11.2019 T. 2488/10763

Dava konusu taşınmazın; belediye şirketine devrine ilişkin belediye meclis kararının Yasa'da bulunan boşluktan yararlanılmak suretiyle alındığı gerekçesiyle dava konusu belediye meclis kararında kamu yararı, hizmet gerekleri ve hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı, ancak Danıştay'ın bu kararı üzerine ........ İdare Mahkemesi’nce ne sonuca varıldığının ve kararın kesinleşip kesinleşmediğinin dosya kapsamından anlaşılamadığı, bu durumda mahkemece, sözü edilen İdare Mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının tartışılarak karar verilmesi gerekeceği-

17. HD. 11.11.2019 T. 3538/10450

Fer’i müdahalede üçüncü kişi, hukuki yararı olduğu gerekçesiyle görülmekte olan davaya ancak taraflardan birinin yanında ve onun yardımcısı olarak katılabileceği, bu nedenle fer’i müdahale, bir davanın davalılar aleyhine sonuçlanması halinde, kendi hukuksal durumu dolaylı şekilde etkilenecek olan üçüncü kişinin başvuracağı bir yol olup, genellikle amaç, açılmış davanın davalı yararına sonuçlanmasını (reddedilmesini) sağlamak olduğu- Müdahale talebinin kabulü halinde fer’i müdahil, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket ederek davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebileceği- Hükmün, lehine müdahale edilen taraf hakkında verileceği, müdahil hakkında karar verilemeyeceği- Müdahil hükmü ancak, lehine katıldığı tarafla birlikte temyiz edilebileceği- Somut olayda, her ne kadar fer'i müdahil tarafından davacı ve davalı tarafların, kendisinin nafaka alacağını tahsil edememesi için bu davayı muvazaalı olarak açtıkları iddia edilmişse de, dava dosyasının ekinde mevcut icra dosyasının incelendiğinde, icra dosyasının alacaklısı-eldeki davadaki fer'i müdahilin alacak miktarının toplamda 5.862 TL olması karşısında ortaklığın giderilmesine konu parsellerin satımı sonucunda üzerindeki muhdesatlar mevcut olmasa bile alacaklının salt zemin değerinden, alacağını karşılayabileceği açık iken muvazaa iddiasına kıymet verilmesi doğru görülmediği-

8. HD. 04.11.2019 T. 17301/9798

Evlilik birliği içerisinde sahip olunan gayrimenkullerin boşanma davası neticesinde doğacak tazminat haklarını bertaraf etmek için muvazaalı olarak satıldığından tapu kaydının iptali ile davalı adına kayıt ve tescili, taleplerinin kabul edilmemesi durumunda ileride hükmedilecek alacaklar yönünden taşınmaz üzerine haciz konulmasına ve satış yapabilme yetkisi verilmesi talebiyle açılan davanın muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu ve bu davaya bakmakla görevli mahkemenin "aile mahkemesi" değil, "asliye hukuk mahkemesi" olduğu-

17. HD. 30.10.2019 T. 1987/10011

TBK. mad. 19 uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davasında, taraflar tacir de olsa genel mahkemelerin görevli olduğu-

17. HD. 24.10.2019 T. 3145/10012

Murisin ikinci eşi olan davalı "taşınmazın mehir olarak verildiği" savunmasında bulunmadığı gibi, "satış bedellerini ödediğini" de ispat edemediğinden, tanık beyanlarıyla "mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının olmadığı, davalının alım gücünün bulunmadığı, satış bedelleri ile gerçek bedeller arasında fahiş fark olduğu" anlaşılmakla, dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından ara malik kullanılarak davalıya temlikinin muvazaalı olduğu-

1. HD. 17.10.2019 T. 8375/5325

Sanığın, haricen sattığı suça konu traktörü katılandan geri alabilmek amacıyla, gerçekte diğer sanığa herhangi bir borcu olmadığı halde, borçlu olarak senet düzenleyip, diğer sanık tarafından aleyhinde muvazaalı olarak icra takibi başlatılmasını sağlaması ve söz konu traktörün fiilen haczedilmesi neticesinde sanıkların haksız menfaat elde ettikleri anlaşılıyorsa; sanıkların, iştirak halinde hareket etmek suretiyle hileli söz ve davranışlarla katılanı aldatıp kamu kurumu niteliğindeki İcra Müdürlüğü’nü araç olarak kullanarak haksız yarar sağladıklarının ve dolandırıcılık suçunun nitelikli halinin oluştuğunun kabulü gerektiği-

15. CD. 10.10.2019 T. 6844/9778

TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davaların hak düşürücü süreye tabi olmaksızın, davacı tarafından her zaman açılmasının mümkün olduğu bu davanın sanki yalın tapu iptali tescil davası gibi değerlendirilerek hak düşürücü süreden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu- TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davalarda, İİK. mad. 277 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarından farklı olarak davacının kesinleşmiş bir takibin varlığı ön koşul olmamakla birlikte, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olması için somut olayda bir alacağının olmasının gerekli olduğu-

17. HD. 08.10.2019 T. 449/9055

TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaalı işlemin iptali davasına ilişkin davalarda, İİK'nun 283/1. fıkrasının kıyasen uygulanması sonucu muvazaalı işlemin alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak iptali ile davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesi gerekeceği-

17. HD. 01.10.2019 T. 338/8706

Mahkemece tarafların iddia ve talepleri ile bağlı kalınarak dava konusu istemin hukuki nitelendirilmesinin yapılması, davacının tapu iptal ve tescil isteminin bulunmadığı da dikkate alınarak, davacının genel muvazaa nedenine dayalı olarak yahut İcra ve İflas Kanunu çerçevesinde tasarrufun iptali davası şeklinde üçüncü kişiye karşı eldeki davayı açmasının mümkün ve yerinde olup olmadığının taraf ve Yargıtay denetimine açık şekilde tartışılıp değerlendirilmesi, yerinde olduğu sonucuna varılacak olur ise, davacının bu yöndeki delillerinin toplanması ve varılacak neticeye göre hüküm kurulması gerekirken, davacının danışıklılık iddiası karşılanmadan salt taraf olduğu taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh verilmemesi nedeniyle üçüncü kişi konumundaki davalıya karşı istemde bulunulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin mümkün olmadığı-

. HGK. 26.09.2019 T. 318/957

Davacıların anneleri olan mirasbırakanın kızlarının öldükleri ve mirasbırakanın ölümünden sonra geçen sürede muvazaa iddiasına dayanarak dava açmadıkları, davalı tanığı olarak dinlenen ve davanın kabulü halinde çekişmeli taşınmazlarda hak sahibi olabilecek dava dışı mirasçının beyanlarından (30.09.1986 tarihli) temlikin gerçek satış olduğu anlaşılmakla, ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazlar yönünden ise mirasbırakanın sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediği iddiası ile dava açmadığı ve terekesinde toplam 24 parça taşınmaz kaldığı gözetildiğinde ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazların makul karşılanabilecek ölçüde olduğu sonucuna varılacağı ve davacıların muvazaa iddiasının kanıtlandığının kabul edilemeyeceği- Asli müdahalede dava edilen müddeabih esas olup, anılan müddeabihin dışına çıkılarak dava konusu edilmeyen hususta asli müdahale yoluyla hak talebinde bulunulamayacağı- Davacıların miras paylarına yönelik olarak açtıkları eldeki davada, asli müdahilin kendi payına yönelik isteminin kabul görmeyeceği, usul hukukumuzda davaya dahil diye bir müessese bulunmadığı, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği-

1. HD. 26.09.2019 T. 6140/4845

Davalının borçlunun kardeşi olması, takibin başlamasına müteakip borçlu tarafından tüm sürelerden feragat edilerek, kesinleştirilmesi, maaş haczinden başka işlem yapılmamış olması olguları karşısında davalıların haksız oldukları sabit olduğundan, yargılama sırasında borcun ödendiğinden konusuz kalan davada yargılama giderinin davalılar aleyhine hükmedilmesi gerekeceği-

17. HD. 25.09.2019 T. 19901/8485

Şüphelilerin, muvazaalı bir icra takibi ile şikâyetçiye ait malları; haciz koydurmak suretiyle ele geçirip daha sonra da bu malları satarak üzerlerine atılı kamu kurum ve kuruluşlarını araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçundan haklarında kamu davası açılmasını gerektirir yeterli delil ve şüphenin bulunduğu-

15. CD. 23.09.2019 T. 4763/8619

Somut olayda, muris muvazaası iddiasına dayalı eldeki davanın herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tâbi olmaksızın her zaman açılabileceği gözetilmeksizin davacıların temlikten uzun süre geçtikten sonra dava açmalarının iyiniyetle bağdaşmayacağından bahisle davanın reddedilmiş olması isabetsiz olduğu-

1. HD. 10.09.2019 T. 4228/4535

Davalı kadın boşanma davası öncesinde olduğu gibi çalışmaya devam etmekte olup, davacı erkeğin ekonomik durumunda ise olağanüstü bir değişiklik meydana gelmediğinden, davacı erkeğin ekonomik ve sosyal durumundaki kısmi değişikliğin, yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmeyeceği, ancak nafakanın hakkaniyet oranında indirilmesi sebebi olabileceği- Davalı kadın açısından sosyal ve ekonomik durumunda boşanma öncesine göre önemli değişiklik olmadığına göre, davacı erkeğin gelirindeki azalmanın, "yakıt giderleri ve eğitim giderlerinin davacı tarafından ödeneceğine" dair protokolün maddesinin kaldırılmasını gerektirmeyeceği, hakkaniyete uygun, belirli miktarda uyarlanması sebebi olabileceği-

2. HD. 04.07.2019 T. 2282/8150

Davacı ile ilk el durumundaki dava dışı kişi arasındaki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulabilmesi için bu kişinin tapu iptali davasında yer almasının zorunlu olduğu- İlk el durumundaki kişinin davada yer almasının sağlanması, davacı ile bu kişinin arasındaki temlikin inançlı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, davacı tarafından bu kişiye yapılan temlikin inançlı olduğunun saptanması durumunda, son kayıt maliki davalının TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının değerlendirilmesi gerektiği-

1. HD. 04.07.2019 T. 2379/4330

Sıra cetveline itiraz davalarında davalının alacağının gerçek olduğunu ispat etmek zorunda olmasına rağmen, maaş hacizlerinde üst sıralarda bulunan alacaklar aleyhine açılan davalar genel muvazaa mahiyetinde olup bu davalarda genel ispat kurallarının geçerli olduğu, bu durumda mahkemece, davanın genel muvazaa davası olarak kabul edilip, ispat yükünün de davacıya yüklenerek uyuşmazlığın TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmiş genel muvazaa ilkelerine uygun olarak çözümlenmesi gerekeceği-

23. HD. 03.07.2019 T. 7704/3178

Ölünceye kadar bakıp gözetme koşulu ile yapılan temlikin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimde bulunmasının, bakım ihtiyacının sonradan doğmasının ve bakım ihtiyacının kısa süre doğmasının sözleşmeye etkili olmayacağı- Bu tür sözleşmelerde bakıp gözetme amacı dışında bağış amacı üstün tutulduğu anlaşılır ise muris muvazaasından bahsedilebileceği- Temlik makul sınırının aşılması, çok değerli bir taşınmazın devrinin halinde muris muvaazasından bahsedilebileceği- Mirasbırakan adına kayıtlı dava dışı taşınmazların dava tarihindeki değerleri (toplamı 155.707.88 TL) ile çekişme konusu davalıya devredilen taşınmazların dava tarihindeki değerleri (toplamı 274.242.8 TL) karşılaştırıldığında, davalıya yapılan temlikler bakımından makul sınırın aşıldığı, mirasbırakanın çekişmeli taşınmazlardan bir kısmını devrederek bakımını sağlayabilecek iken, adına kayıtlı taşınmazlarından çok değerli olanları devrettiği, bu nedenle temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olarak yapıldığının kabulü gerektiği- Tahkikat bitiminde taraflara son söz hakkının verilmesi gerektiği-

1. HD. 26.06.2019 T. 10444/4121

Dava konutu taşınmaza aile konutu şerhi konulması isteminin aile mahkemesinde; TBK. mad. 19 uyarınca muvazaa nedeniyle açılan davanın ise genel mahkemede görülmesi gerektiği- Aile mahkemesinin boşanmaya ilişkin kararı kesinleşmiş ise taşınmazın satışı işleminin TBK. mad. 19 gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi, iptale tabi olması halinde davacı yararına hükmedilen mali haklar ile sınırlı olarak İİK. mad. 283/1. maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi, anılan boşanma kararı kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması gerektiği-

17. HD. 25.06.2019 T. 17701/7854

TBK. mad. 19 uyarınca dava açılabilmesi için, İİK. mad. 277 vd uyarınca açılan tasarrufun iptali davasından farklı olarak, davacının kesinleşmiş bir alacağının varlığı ön koşul değilse de, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olması için davalıdan bir alacağının olmasının gerektiği- Mahkemece, davacının açtığı katkı payı alacağı davasının sonucunun beklenmesi gerektiği-

17. HD. 25.06.2019 T. 17697/7855

Mahkeme kararı ile temlikin, (İİK. mad. 277. vd. uyarınca) alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı saptanması halinde, muris muvazaasından söz edilemeyeceği-

1. HD. 20.06.2019 T. 10950/4008

Hukuki ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkin davada, ehliyetsizlik iddiasının öncelikle ele alınması gerektiği- Temlik tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınması, ehliyetsiz olduğunun saptanması halinde davanın kabulüne, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde ise, davacı tanıklarının beyanları ile temlikin muvazaalı yapıldığı ve mirasbırakanın davalılardan mal kaçırmasını gerektirir bir durumun varlığının kanıtlanamadığı, mahkemece dinlenen ve davanın kabulü halinde çekişmeli payda hak sahibi olabilecek mirasçının beyanlarından temlikin diğer mirasçının borçlarının ödenmesi amacıyla yapıldığının anlaşıldığı ve aynı resmi akit ile dava dışı mirasçının da taşınmazdaki payını davalıya temlik ettiği hususları gözetilerek, muris muvazaasına dayanılarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Hukuki ehliyetsizlik iddiası araştırılmayan davacının temyizi bulunmadığında, davalının temyizi üzerine hukuki ehliyetsizliğin yöntemince araştırılarak öncelikle incelenmesi yönünde bozma kararı verilmesi, aleyhe bozma yasağı kapsamında kalır mı?

1. HD. 19.06.2019 T. 10354/3953

İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacı ile davalı arasında açılan boşanma davasının devam ettiği anlaşıldığından, mahkemece, boşanma davasının sonucunun bekletici mesele yapılarak, bu dava sonunda davacının bir alacağı olmadığının anlaşılması halinde TBK. mad. 19 uyarınca açılan davanın reddine, aksi durumda yani bir alacağın varlığı halinde ise muvazaa olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, muvazaanın ispatı durumunda davanın kabulü ile bu alacağı için İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine karar verilmesi gerektiği-

17. HD. 18.06.2019 T. 13513/7716

Tasarrufun iptali davasının, "ticari dava" olarak değerlendirilemeyeceği ve bu davalarda arabulculuya başvurunun "dava şartı" olarak kabul edilemeyeceği (Konya BAM 3. HD. kararı)-

Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. HD. 13.06.2019 T. 528/554

İ.lı işlem, iddiasının yazılı delil ile ispatlanmasının gerektiği- Bir kimsenin kendi muvaazasına dayanarak hak aramasının mümkün olmadığı-

1. HD. 12.06.2019 T. 4177/3709

Birden fazla tasarrufun iptalinin talep edilmesi durumunda, davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığı ve her bir tasarruf ayrı bir dava konusu olarak değerlendirilerek mahkemece, davalılar aleyhine ayrı ayrı yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği- Toplam üzerinden tek bir yargılama gideri ve vekalet ücretine takdir edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-

17. HD. 30.05.2019 T. 11208/7088

TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı muvazaalı işlemin iptaline karar verilebilmesi için sadece bedel farkının yeterli olmadığı- İşlemin iki tarafınında fikir birliği içinde olması gerektiği- Davalı borçlu ve üçüncü kişilerin birbirlerini tanıdıkları veya yakınlıklarının olduğu iddia ve ispat edilemediğinden, mahkemece, üçüncü kişilerin kötüniyeti ispatlanmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-

17. HD. 28.05.2019 T. 10098/6878

Hukuki sebepler kısmında BK.'nun 18. (TBK.'nun 19.) maddesini gösterilmesi davanın muvazaaya dayalı iptal davası olduğu şeklinde yorumlanması için yeterli midir? Davanın, dava dilekçesinde yazılı hukuki nitelendirmeye bakılmaksızın İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olduğu mu kabul edilmelidir?

. HGK. 28.05.2019 T. 351/624

İ.lı işlem ile borçlu, alacaklısına malını rehin etmek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanımak yerine, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanıdığı, sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri verme sorumluluğu oluştuğu- Belge ile ispatı gerektiği ve fakat böylesine bir belgenin bulunmadığı uyuşmazlıklarda; davacıların sunmuş olduğu dekontların uyuşmazlık ile bağlantılı olduğunun saptanması halinde delil başlangıcı teşkil edeceği ve çekişmenin giderilmesinde gözardı edilemeyeceği- Somut olayda, öncelikle kredi ödemesine ilişkin dekontların okunabilir asıllarının ibrazının sağlanması, dekontların davacıların elinde bulunması hususu da gözetilerek delil başlangıcı niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi, bu nitelikte sayılması durumunda dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek çekişme konusu taşınmazın inançlı işlem kapsamında davalıya devredildiği kanaatine varılması halinde, kredi borcunun kim tarafından ödendiği üzerinde durulmak suretiyle, bu aşamada TBK mad. 97 düzenlemesi de gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-

1. HD. 16.05.2019 T. 1663/3078

Dava konusu taşınmaz davalı borçlu adına kayıtlı iken üzerinde yer alan ipotek ile beraber davalı üçüncü kişi eşine devredildiği, kaydında yer alan ipotek sebebi ile dava dışı alacaklı tarafından cebri icraya konu edildiği, icradan yapılan ihalede (dava dışı) borçlunu eşinin kardeşine ihale edildiği ve onun tarafından tekrar davalı borçlunun eşine, onun tarafından da davalı kardeşine devredildiği görülmekle mahkemece davalı kardeş yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verildiği- TBK. mad. 19 uyarınca açılan davalarda dava konusu malın davalı 3. kişinin elinden çıkması ve malı edinen kişinin iyi niyetli olması halinde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği, mahkemece davalı üçüncü kişi (borçlunun eşi) aleyhine tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu-

17. HD. 15.05.2019 T. 16014/6189

TBK 19'a dayalı iptal davasında taraflar tacir olsa da genel mahkemelerin görevli olduğu-

17. HD. 15.05.2019 T. 18568/6132

Davacı vekilinin dava dilekçesinde açıkça (TBK. mad 19 gereğince) "muvazaa" hukuksal nedenine dayanması durumunda, mahkemenin hukuki tavsif yapamayacağı ve bu durumda mahkemece davanın (İİK. 277 vd.) tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilemeyeceği-

17. HD. 13.05.2019 T. 19667/5989
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Borçlar & Ticaret & İş” sayfasına dön