2. Hukuk Dairesi 2016/25007 E. , 2018/11105 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

2. Hukuk Dairesi 2016/25007 E. , 2018/11105 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından, 29.09.2016 tarihli temyiz telebinin reddine ilişkin ek karar ile davanın tamamı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davalının temyiz talebinin reddine ilişkin ek karara yönelik temyiz itirazı yönünden;
Mahkemece 29.09.2016 tarihli ek karar ile; davalı erkeğin temyizinin süresinde yapılmadığından bahisle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.11.2017 tarih 2017/20-2873 esas-2017/1449 karar sayılı kararında; '... 'Adli tatilin sürelere etkisi” başlıklı 6100 sayılı HMK'nın 104. maddesinde “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır” düzenlemesi mevcuttur. Madde gerekçesinde de, “adli tatile tâbi olan, yani adli tatilde görülemeyecek dava ve işlerdeki süreler açısından tatilin etkisinin düzenlendiği, burada kastedilenin, maddî hukuka ait süreler olmayıp, zamanaşımı gibi, usul hukukundaki süreler olduğu, örneğin yirmi temmuzda başlayan onbeş günlük sürenin bitim tarihinin dört ağustos günü akşam mesai saati sonu olduğu, ancak bu tarihin tatil zamanına rastlaması nedeniyle sürenin, altı eylül gününden itibaren uzayacağı” açıklanmıştır. (6494 sayılı Kanunla 6100 sayılı HMK’nın 102. maddesinde yapılan değişiklikten önceki madde metni “Adli tatil her yıl bir ağustosta başlar, beş eylülde sona erer' şeklindedir). Gerekçe metninden de anlaşılacağı üzere uzatılması gereken bir haftalık sürenin adli tatilin sona erdiği 31 Ağustos tarihini takip eden 1 Eylül tarihinden itibaren başlatılması gerekmektedir. HMK'nın “sürelerin bitimi” başlıklı 92/2. maddesinde süre; hafta, ay ve yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay ve yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter hükmü yer almaktadır. HMK'nın 102. maddesi uyarınca adli tatilin başladığı gün 01.09.2017 tarihi olup, Cuma gününe rastgelmektedir. Bu tarihe bir hafta eklendiğinde o haftaya tekabül eden gün Cuma günü olacağından kanunen temyiz süresi 08.09.2017 tarihinde dolacaktır' şeklinde gerekçeye yer verilmiştir.
Bu durumda anılan Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca davalı vekilinin 08.09.2016 tarihli temyiz istemi 15 günlük yasal süre içerisinde yapılmıştır (HUMK m. 432). Temyiz süresinde olduğundan mahkemenin 29.09.2016 tarihli temyiz dilekçesinin reddine ilişkin ek kararın kaldırılarak temyiz dilekçesinin incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalının asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dava; kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m.166/1) boşanma davası olup, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına hükmedilmiştir.
Dava dilekçesi, mahkeme tarafından davalıya tebliğ edilir (HMKm. 122). Dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasından sonra ön inceleme duruşma günü belirlenir ve taraflar ön inceleme duruşmasına davet edilir (HMK m. 139). Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (HMK m. l37).
Somut olayda, dava dilekçesinin ve ön inceleme duruşma gününün davalı erkeğe tebliği için düzenlenen tebliğ mazbatalarında beyanda bulunan komşunun, sadece imza vermekten imtina etmeyip, isim vermekten de imtina ettiği anlaşılmaktadır (Tebligat Kanunu m. 23/7). Tebligat Kanunu'nun 20, 21 ve özellikle tüzüğün 28. maddesi uyarınca muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek, beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de hu durumu yazarak imzalaması gerekir. Gösterilen şekil geçerlilik koşuludur. Her ne kadar davalı erkek tarafından dava dilekçesinin usulsüz tebliğine rağmen dosyaya 12.10.2015 tarihinde cevap dilekçesi sunulduğu anlaşılmakla cevap dilekçesinin süresinde verildiğinin ve dilekçeler aşamasının tamamlandığının kabulü gerekmekte ise de, bu kez davalı tarafa yapılan ön inceleme duruşma günü tebliği usulsüz olup, davalı tarafın yokluğunda ön inceleme duruşması yapılarak tahkikat aşamasına geçilmiş, oradan da sözlü yargılama aşamasına geçilerek yine davalı tarafın yokluğunda yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur. Bu husus davalının savunma hakkını kısıtlayan ve adil yargılanma hakkını etkileyen önemli bir usul hatasıdır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; davalıya usulüne uygun şekilde ön inceleme duruşma gününün tebliği, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti (TMK m. 140), davalı tarafa üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için delil gösterme imkanı tanınması (HMK m. 187/1), gösterdiği takdirde delilleri toplanarak dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşmaktan ibarettir. Açıklanan bu hususlara riayet edilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün 29.09.2016 tarihli ek kararın yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple bozularak kaldırılmasına, hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, 2. bentte yer alan bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.10.2018 (Salı)
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön