2. Hukuk Dairesi 2016/18144 E. , 2018/6143 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

2. Hukuk Dairesi 2016/18144 E. , 2018/6143 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Mahkemece kadın hakkında yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre, davalı-davacı kadının düzenli bir gelirinin ve mal varlığının bulunmadığı, köyde eşine ait evde kira vermeden oturduğu anlaşılmaktadır. Tanıklar da, kadının gelirinin bulunmadığını, kendilerinin yardımı ile kadının geçimini sağladığını beyan etmişlerdir. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK m. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek boşanma davası tarihinden geçerli olmak üzere, davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, eşinin köydeki mallarından gelir elde ettiği gerekçesiyle kadının tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
3- Mahkemece; davacı-davalı erkeğin bakım ihtiyacı sebebiyle 2013 yılında ortak konuttan ayrıldığı, huzurevlerinde ve pansiyonlarda kaldığı, bu süreçte kadının evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği, eşi için 'ölsün bana onun maaşı kalacak zaten' şeklinde konuştuğu, hastalığında ve ameliyatında madden veya manen yanında olmadığı gerekçesiyle boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) isteklerinin reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-davalı erkeğin zaman zaman eşine fiziksel şiddet uyguladığı, bir sebep olmaksızın uzun süreden beri ortak konutu terkettiği, her hangi bir geliri olmayan eşini arayıp sormadığı, ortak evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği, davalı-davacı kadının da ameliyat olacağı kendisine bildirilmesine rağmen eşini arayıp sormadığı ve gıyabında 'ölsün bana onun maaşı kalacak zaten' şeklinde sözler sarfettiği anlaşılmakta olup, tarafların gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu olaylar kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gibi, davalı-davacı kadın boşanmakla en azından eşinin maddi desteğini yitirmiş olup, kadın yararına maddi ve manevi tazminat koşulları oluşmuştur. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK. 51) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4-Mahkemece davalı-davacı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası (TMK m. 175) talebinin reddine karar verilmiş ise de; yukarıda 3. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin davalı-davacı kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı-davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir.
5-Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır (TMK m. 197/2). Davalı-davacı kadının birleşen tedbir nafakası (TMK m. 197) davası, kadının kusurlu olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ise de; yukarıda 3. bentte gösterilen tarafların boşanmaya sebep olan kusurlu davranışları dikkate alındığında davalı-davacı kadının ayrı yaşamakta haklılığını ispatladığının kabulü gerekir. Bu itibarla kadının tedbir nafakası davasının kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.05.2018 (Pzt.)




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön