2. Hukuk Dairesi 2016/14638 E. , 2018/3368 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil-Aile Konutu Şerhi Konulması
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından emyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapu iptal tescili ve aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir. Davacı malik olmayan eş, taşınmazın aile konutu olduğunu ve aile konutu niteliğinde bulunan taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından 'açık rızası bulunmadan' davalı ... ... adına tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazın davalı ... ... adına olan tapu kaydının iptalini ve aile konutu şerhi konulmasını dava etmiştir.
Davalı ... ...'nın, dava konusu taşınmazın tapu kaydında aile konutu olduğuna dair bir şerhin bulunmadığını, ve iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Hukuk Genel Kurulu 'emsal davalarda' gerekçesi aşağıya 'aynen alınan 2013/2-2056 esas, 2015/1201 karar ve 15.04.2015 günlü kararı ile 'yeni bir uygulamaya geçmiştir. Hukuk Genel Kurulunun benzer davalarda da sürdürülen yeni uygulaması Dairemiz tarafından da benimsenmiş olup Dairemiz emsal bütün davalarda Hukuk Genel Kurulunun aşağıdaki görüşlerine aynen katılmaktadır.
Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin 'direnme gerekçesinde açıkça belirtildiği üzere Türk Medeni Karınım madde 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine göre, 'Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemiz, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi 'Konulmuş olmasa da' eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konukluğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur.Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh 'kurucu' değil 'açıklayıcı' şerh özelliğini taşımakladır.
Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, 'emredici' niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak 'belirli olan' bîr işlem için verilebilir.
Türk Medeni Kanununun madde 193. hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, 'Aile birliğinin korunması' amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin 'Açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi 'Tek başına' bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma 'Ancak diğer eşin açık rızası alınarak' yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bıı nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin 'Açık' olması gerekir. (... Medeni Kanununun Getirdiği ...; ..., ... 2007. ... Basıdan İkinci ... Bası. s. 41-42).
Somut olayda, taşınmaz aile konutu olup, davalı eş dava konusu aile konutunu davalılardan ... ...'ya devretmiştir. Bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası bulunmaktadır. Mahkemece dava, taşınmazı devralan davalı ... ...'nın iyiniyetli olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
Bu durumda taşınmazı devralan üçüncü kişinin iyi niyetli bulunduğuna ilişkin gerekçe yerinde değil ise de; davacı eşin taşınmazın devrine dair açık rızası bulunması sebebiyle ret kararı sonucu itibariyle doğru bulunmakla davacının, davanın reddine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, ret gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına (HUMK m. 438/son) karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple davanın reddine ilişkin gerekçenin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15.03.2018 (Per.)
2. Hukuk Dairesi 2016/14638 E. , 2018/3368 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat