3. Hukuk Dairesi 2018/6612 E. , 2018/13276 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2018/6612 E. , 2018/13276 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; düğünde takılan yedi adet çeyrek altın ve 1.150,00 TL paranın davalının annesi tarafından düğün esnasında alındığını, takılan bileziklerden 4 adet burma bileziğin 2012 yılının Haziran ayında davacının rızası dışında komşunun oğlununun düğünü için borç verildiğini, iki adet burma bileziğin davalının teyzesine verildiğini, ancak hangi teyzesi olduğunun dahi söylenmediğini, davacıya annesi tarafından takılan 15,5 gr. değerindeki bileziğin davalı tarafından el konulduğunu ve harcandığının söylendiğini, bahsi geçen ziynet eşyalarının ve iade edilenler dışında kalan çeyizlerin davacıya aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde 20.000,00 TL bedeline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı; davacıya düğünde dört bilezik ve üç çeyrek altın takıldığını, bir adet kolye, bir çift küpe ve iki adet yüzüğün davacının ikrarı ile kendisinde olduğunu, bir miktar da para takıldığını, bunlardan başkaca takı olmadığını, bu takılardan iki bileziğin davalının ayrı hane açması için davacının rızası ile bozdurulduğunu, davacının tüm ziynet eşyalarını üzerine alarak evden ayrıldığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacıya ait olduğu tespit edilen; 6 adet (22 ayar içi dolu üçlü burma olarak adlandırılan tel bilezik)(20'şer gr), 1 adet 22 ayar içi dolu 12 mm genişliğinde tel bilezik (15,5 gr.), 7 Adet çeyrek altının aynen davacı ...'e iadesine, iadesi mümkün olmadığı takdirde tespit tarihindeki değeri olan 14.119,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, çeyiz eşyalarıyla ilgili talebin reddine karar verilmiş, verilen kararın taraflarca tarafından temyizi üzerine Dairemizin 2016/4919 E 2017/15938 K sayılı ve 15.11.2017 tarihli kararı ile 'Somut uyuşmazlıkta; ...'in terk nedenine dayalı olarak Gurbet Gezen aleyhine açtığı boşanma davasının Mahkemenin 2012/724 E.sayılı dosyası
üzerinden görülmekte iken, ...'in de ... aleyhine boşanma, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat talebiyle Mahkemenin 2013/377 E.sayılı dosyası üzerinden dava açtığı, 2013/377 E.sayılı dosyada 6100 sayılı HMK'nun HMK'nın 137. maddesinde belirtilen usullere uyulmadığı, ön inceleme yapılmadığı ve 05.09.2013 tarihli ilk celsede davanın 2012/724 E.sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verildiği, birleştirme kararı sonrasında da birleşen dava yönünden ön inceleme yapılmadan tahkikat duruşmasına geçildiği, 27.02.2014 tarihli celsede ise ziynetlere ilişkin davanın tefrikine karar verilerek Mahkemenin 2014/191 Esasına kaydedildiği ve yargılama bu dosya üzerinden devam edildiği görülmektedirHal böyle olunca mahkemece; ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra gerekli görülmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tüm bu hususlar göz ardı edilmek suretiyle tarafların hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. ' gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece; davacı kadının çeyiz eşyalarını götürdüğü anlaşıldığından bunlara ilişkin talebinin reddine, ziynetlere ilişkin talebi bakımından ise şiddet görerek evden kovulduğu, bu şekilde evi terk etmesi nedeniyle ziynetlerin aile konutunda kaldığı, aksinin davalı tarafından da ispatlanmadığı anlaşılmakla kuyumcu bilirkişi 'tarafından' belirlenen ziynetlerin aynen ya da mümkün olmadığı takdirde tespit edilen değerlerinin davacı ...'e iadesine, davanın kısmen kabulüne, 6 adet (22 ayar için dolu üçlü burma olarak adlandırılan tel bilezik)(20'şer gr),1 adet 22 ayar içi dolu 12 mm genişliğinde tel bilezik (15,5 gr.),7 Adet Çeyrek Altının aynen davacı ...'e iadesine, iadesi mümkün olmadığı takdirde tespit tarihindeki değeri olan 14.119TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, çeyiz eşyalarıyla ilgili talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Somut olayda, mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, ön inceleme duruşması yapılarak tahkikat aşamasına geçildiği ve tahkikat duruşmasında karar verildiği, görülmüştür. Yargıtay bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme, uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi; hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay'ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.(Aynı yönde ...nun 26.2.1986 gün ve 1986/1-50 E.-174 K.; 11.5.1994 gün ve 1994/8-252 E.-314 K.; 1.12.1999 gün ve 1999/18-1041 E.-1006 K.; 11.5.2005 gün ve 2005/2-315 E.-333 K.; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E.-573 K. sayılı ilamları).
Her ne kadar mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de, mahkemece bozma sonrası duruşma açılarak ön inceleme duruşması yapılmış, ancak tahkikat duruşmasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda belirtildiği şekilde ve gerektiği gibi tahkikat yerine getirilmemiştir. Tahkikat usulüne uygun şekilde yapılarak, davacının bu dava sebebine göre getirdiği vakıalar dikkate alınıp, taraf delilleri toplanıp, taraf tanıklarının bu davaya konu istem, iddia ve savunmalar doğrultusunda beyanları alınarak tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile, hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek, yargılama usulüne uyulmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.,SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelemeye gerek olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön