3. Hukuk Dairesi 2018/5252 E. , 2018/11861 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2018/5252 E. , 2018/11861 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptal tescil ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı ... 26/11/1993 tarih ve 1608 sayılı kararı ile ... Mahallesi toplu konut sahasında bulunan 3381 ada 4 ve 5 nolu parsel, 3351 ada 2 parsel sayılı taşınmazların kendisine satıldığını, satış bedellerinin tahsil edilerek 12/04/1994 tarihinde Belediye tarafından tapuya yazı yazılarak bu taşınmazların davacı adına tescilinin istendiğini, o günden bu yana tapu kayıtlarının davacı adına tescilinin sağlanmadığını, öncelikle taşınmazların davacı adına tescilinin eğer taşınmazlar üçüncü kişilere satılmış ise aynı değerde belediye adına kayıtlı başka arsaların davacı adına tescilini, bu da mümkün olmazsa davaya konu taşınmazların davanın açıldığı tarih itibariyle değeri olan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 120.000 TL'nın 22/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı, zamanaşımı süresinin dolduğunu, encümen kararının satışa ilişkin olmayıp yetki verilmesine ilişkin olduğunu, belediye başkanlığınca davacı tarafa satış yapıldığına ve satış bedelinin tahsil edildiğine yönelik bilgi ve belge olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar 14.Hukuk Dairesi'nin 12/12/2012 gün ve 2012/13061 Esas, 2012/14365 sayılı kararı ile, 'Borçlar Kanununun 128. maddesi uyarınca zamanaşımının alacağın muaccel olduğu tarihte başlayacağı, bu sürenin mahkemece kabul edildiğinin aksine satışın yapıldığı tarih değil, alacağın muaccel hale geldiği tarih olduğu, davaya konu olayda şahsi hak sahibi davacı, karşı tarafın ferağ talebinin reddini bildirmediği, başka bir deyişle idari ferağ umudunu taşıdığı sürece zamanaşımı süresinin işleyişe başlamayacağı, davacının ferağ umudunun davanın açıldığı tarihte yitirmiş olacağından, henüz zamanaşımı süresinin dolmadığı” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen kararında; davanın kısmen kabulü ile, davacının ödediği bedelin güncel hali olan 855,82 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2015/11708 Esas- 2015/19552 Karar sayılı ve 12.11.2015 tarihli kararı ile “ Bu durumda, bir kamu kurumu olan davalı belediyenin; davacının da aralarında bulunduğu taşınmaz sahiplerinden, kamulaştırmadan sonra arsa tahsis edileceği yönünde güven aşılamak suretiyle, tahsis edilecek arsalar karşılığında para topladığı uyuşmazlık konusu değildir. Davalının kamuya sunduğu bu nitelikteki bir işlemde, devletin güvenilir olması asıldır. İşlemin bir tarafı kamu kurumu, diğer tarafı da dar gelirli vatandaştır. Vatandaşın kamu kurumlarına olan güven ve inancı korunmalıdır. Arsa tahsisi yapılacağı ilanına güvenerek belediyeye para yatıran davacı, belediye ile olan bu ilişkide edimini yerine getirmiş, davalı ise getirmemiştir. İfa, davalının kusuru ile imkansız hale gelmiştir. Davalının tahsisin yapılmadığını ileri sürmesi TMK. 2.maddeye göre hakkın kötüye kullanılmasıdır Davalı kurum, davacının zararını gidermelidir. Tazminat miktarı belirlenirken, davacının gerçek zararı esas alınmalıdır. Bu nedenle; davalı ... tarafından davacıya tahsis edileceği belirtilen 3381 Ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar ile 3351 Ada 2 Parsel sayılı taşınmazın belediye tarafından dava dışı 3. kişilere satıldığı , satış tarihi itibariyle ifanın imkansız hale geldiği anlaşılmakla davacı söz konusu taşınmazların belediye tarafından satış tarihindeki rayiç değerini isteyebilir. Buna göre mahkemece; öncelikle taraflara, taşınmaza yakın bölgelerden ve ifanın imkânsız hale geldiği tarihe yakın zaman içinde yapılan benzer yüz ölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınması, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, sonrasında ise, bu emsallere göre taşınmaza değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılmak suretiyle denetime imkân veren ve bilimsel verileri içeren rapor alınması suretiyle ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, adi yazılı şekilde akdedilen gayrimenkul satış sözleşmesiyle satın alınan taşınmazların, tapu devrinin gerçekleşmemesi nedeniyle, tapu iptal ve tescili ile bunun mümkün olmaması halinde taşınmazların dava tarihi itibariyle değerinin tahsili istemine ilişkindir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Mahkemece her ne kadar bozma ilamına uyma kararı verilmiş ise de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiştir. Şöyle ki, kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda bozma ilamı gereğince, ... Ada 4 ve ... parsel ile ... ada 2 parsel sayılı taşınmazların, Belediye tarafından dava dışı 3.kişilere satıldığı tarih belirlenerek taşınmazların bu tarihteki rayiç değerleri hesaplanmalıdır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, davaya konu taşınmazlardan ... ada 2 parselin 22.03.1994 yılında davalı ... tarafından üçüncü kişiye satıldığı anlaşılmıştır. Ne var ki bilirkişi raporunda, 3351 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 2011 yılındaki rayiç değeri esas alınarak hesaplama yapılmış, mahkemece rapor esas alınmak sureti ile hüküm kurulmuştur.
O halde mahkemece, davaya konu 3351 ada 2 parselin 22.03.1994 tarihi itibari ile ifanın imkansız hale geldiğinin kabul edilip taşınmazın bu tarihteki rayiç değeri hesaplanarak ulaşılacak sonuca göre karar vermesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön