3. Hukuk Dairesi 2018/1495 E. , 2018/11565 K.
'İçtihat Metni'
Davacı ... vd. ile davalı ... aralarındaki vasiyetnamenin iptali - tenkis davasına dair ... 27. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 01.12.2015 tarihli ve 2014/207 Esas - 2015/337 Karar sayılı hükmün temyiz isteğinin reddi hakkında dairece verilen 07.12.2017 tarihli ve 2016/6023 E - 2017/17322 K sayılı ilama karşı davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili, dava dilekçesinde; muris ...'nin 27/08/2009 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak davacıların kaldığını; murisin, ... 10. Noterliğinde 29/9/1988 tarih 34918 yevmiye numaralı vasiyetname ile maliki bulunduğu ... İlçesi, ... Mah., tanzimat sokağındaki 105 pafta, 398 ada, 10 parsele kayıtlı apartmanın 4 kat 9 nolu bağımsız bölümünü şartlı olarak davalı ... Vakfına vasiyet ettiğini; ancak davalının, vasiyetnamedeki 'kendisine mezar almaz ise davalı vakıf tarafından karacaahmet mezarlığından mezar aldırılıp yaptırılacak, cenazesi 1. Sınıf olarak kaldırılacak ve ...Camiindeki gasilhanede yıkanacak, yıkanırken 5-6 hafızın Kur'an veya hatim okuması' şartlarını yerine getirmediğini, cenazenin davacıların organize etmesiyle başka camide yıkandığı ve gereken hatim ve duaların davacılar tarafından yapıldığını, yine davalı vakfın vasiyetnamedeki diğer şartları da yerine getirmemiş olabileceğini, bu nedenlerle vasiyetnamenin şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle iptalini, ayrıca murisin vasiyetname tarihinde 71 yaşında olduğu, her ne kadar vasiyetnamenin yanında sağlık raporu varsa da vasiyetname yapılırken murisin akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti ile manevi ikrah ve hile ile yaptırılan vasiyetnamenin iptaline aksi halde tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde ; murisin vefatının davalı vakıftan gizlenildiğini, vasiyetnameden ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1743 E. Sayılı dosyası ile ilgili tebligat yapılması üzerine 16/10/2010 tarihinde haberdar olunduğunu, vasiyetnamenin iptali davasının süresinde açılmadığını ,davacıların kötü niyetli olduğunu, murisi alelacele defnederek davalı vakfın görevini yerine getirmesini engellediklerini, davalıya vasiyet edilen taşınmazın halen davalıların tasarrufuna geçmediğini, murisin arzusunun taşınmazdan edilecek gelirlerle yerine getirilecek şartlardan olması nedeniyle vasiyetin şartlarının yerine getirilemediğinin iddia edilemeyeceğini, murisin vakıfla temas halinde olduğunu ve vakıf elemanlarının bizzat murisi ziyarete gittiğini, ayrıca kandil ve bayramlarda telefonla aranıp isteklerinin yerine getirildiğini, murisin mezar yerini kendisinin satın aldığı, mezarını da ölmeden çok önce 3/9/1990 tarihinde yaptırdığını, vakfa da mezar yeri alınmasına gerek olmadığını bildirdiğini, murisin şişli camii gasilhanesinde yıkanmaması ile ilgili olarak da öncelikle ölümünün davalı vakıftan gizlenmesi nedeniyle zamanında haber alınamadığını, yine şişli camii gasilhanesinin 2000 yılında istanbul Büyükşehir Belediyesi sağlık müdürlüğünün merkezi sistemle soğuk hava tesisatı ve gasilhane açılması kararı ve bu karardan sonra tüm defin işlemlerinin belediyenin mezarlıklar müdürlüğü tarafından yürütülmesi ve 2000 yılından sonra gasilhanenin faaliyetinin sona ermesi nedenleriyle bu şartın da yerine getirilmesinin fiilen imkansız olduğunu, ayrıca murisin ölümünün öğrenilmesinden itibaren arzusu doğrultusunda her sene bir hatim ve mevlüdün muris adına okutulduğunu, dualarda adının özellikle zikredildiğini, ayrıca vakfın fakir-fukaraya 2001 yılından beri günde 2 öğün en az 4 kap olmak üzere her gün 200 kişiye yemek yardımı yaptığını ve benzeri faaliyetlerde bulunduğunu, bu nedenlerle davacıların iddilaranının yerinde olmadığını, murisin akıl sağlığının da yerinde olmadığı iddiasının ileri sürülemeyeceğini, tenkis talebiyle ilgili olarak da davacıların murisin kardeş çocukları olup, saklı payları olmadığından tenkis talebinin de reddi gerektiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; vasiyetnamenin iptali davasının esastan reddi ile TMK'nın 506. maddesi uyarınca murisin vefat ettiği tarihte davacıların saklı payı bulunmadığından tenkis talebine ilişkin davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; davacılar vekili tarafından hüküm temyiz edilmiştir.Dairemizin, 07.12.2017 tarihli, 2016/6023 E.-2017/17322 K.sayılı ilamı ile; mahkeme hükmü davacılar vekiline, 27.01.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise HUMK’nun 432. maddesinde öngörülen onbeş günlük yasal süre geçirildikten sonra 12.02.2016 tarihinde verilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verilmiştir. Bu kez davacılar vekili tarafından temyiz isteğinin reddi kararının düzeltilmesi istenilmiştir.
Temyiz talebinin süre yönünden reddi kararı maddi hataya müstenid olup temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldığından; sözü edilen, Dairemizin temyiz isteminin süre yönünden reddi kararı kaldırılarak işin esasına geçildi.Dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava; vasiyetnamenin iptali tenkis istemine ilişkindir.Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme ve değerlendirme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim, Medeni Kanunu'nun 'fiil ehliyetine sahip olan kimse kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir' biçimindeki 9.madde hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış; 10.maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek 'ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır' hükmünü getirmiştir. 'Ayırtım gücü eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, 13.maddesinde 'yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir' denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca; ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanunun 15.maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmama nedeniyle kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere yapacağı işlemlere sonuç bağlanamaz.Yukarıda sözü edilen ilkelerin yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında ,bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımdan doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda tarafların gösterecekleri tüm delillerin toplanılması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, tıbbi belge, film grafilerinin eksiksiz getirilmesi zorunludur.Bunun yanında, her ne kadar, HMK.nun 282.maddesinde belirtildiği gibi bilirkişilerin 'rey ve mütalaası' hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, akıl zayıflığı gibi psikolojik nedenlerin belirlenmesi çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması, kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanununun 409/2 maddesi akıl hastalığı ve akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. Vasiyetname yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip olmak gerekir.Ehliyetsiz kişilerin yaptığı vasiyetnameler kendiliğinden batıl olmaz.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise;davacı tarafça vasiyetnamenin iptali nedenleri arasında murisin vasiyetnameyi yaptığı tarih itibariyle vasiyetname yapma yetisine sahip olmadığı yönünde iptal nedenine dayanıldığı açık olmakla,mahkemece murisin hukuki işlem ehliyetine haiz olup olmadığı konusunda tüm deliller toplanarak, ehliyetsiz olduğu iddia edilen murise ait doktor raporları, tıbbi belge,film grafilerinin de getirtilmesi suretiyle Adli Tıp Kurumundan rapor alınıp,murisin vasiyetnameyi düzenlediği tarih olan 29.09.1988 tarihi itibariyle hukuki işlem ehliyetine sahip olup olmadığının tespiti suretiyle hüküm kurulması gerekirken,Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmadan,sadece dinlenen tanık beyanları doğrultusunda değerlendirme yapılması suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yukarıda yazılı gerekçe ile temyiz isteğinin reddine karar verildiği anlaşıldığından, davacı tarafın karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin yukarıda sözü edilen temyiz isteğinin reddi kararının kaldırılmasına ve hükmün açıklanan nedenler ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: HUMK. nun 440.maddesi gereğince davacı tarafın karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 07.12.2017 tarihli, 2016/6023 Esas, 2017/17322 Karar sayılı temyiz isteğinin reddi kararının kaldırılarak mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçeyle BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde mahallinde karar düzeltme isteyene iadesine, 14.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2018/1495 E. , 2018/11565 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 41 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat