3. Hukuk Dairesi 2016/20059 E. , 2018/8654 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/20059 E. , 2018/8654 K.


'İçtihat Metni'

.....

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın yargı yolu yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; .......'den almakta olduğu su ve atık su hizmetinin 01.04.2014 tarihinden itibaren davalı kuruma devredildiğini, ancak davalı kurumun hizmetin........ tarafından verildiği dönemde 1,87 TL olan su birim fiyatını hukuka aykırı olarak 3,5 TL üzerinden hesaplayıp tahakkuk ettirdiğini ileri sürerek; 2015/6 dönemine ait olup birim fiyat farkı nedeniyle ödenmeyen KDV dahil toplam 7.939,40 TL yönünden davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; tarifelerin tespitinin bir idari işlem olduğunu, dolayısıyla tarifelerin hukuka aykırılığı iddiasının idari yargıda ileri sürülmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı kurumun, Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan kamu kurumu olduğu, bu nedenle su birim fiyatlarına ilişkin düzenlemenin idari işlem olduğu gerekçesiyle, davanın yargı yolu yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı kurum tarafından tahakkuk ettirilen su tüketim bedeline ilişkin fatura nedeniyle kısmen borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davalı kurum, 2560 sayılı......Kanunu'nun ek 5 ve geçici 10. maddeleri uyarınca kurulmuş olup, çalışmaları özel hukuk hükümlerine bağlı bulunmakta ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre tacir sıfatını taşımaktadır.
......
Diğer taraftan, davalı kurum tarafından tahakkuk ettirilen su tüketim bedeli, maliyet ve kâr esasına göre tespit edilen bir tarifeye ve abonelik sözleşmesine göre alınmaktadır. Başka bir deyişle, abone ile kurum arasında imzalanan sözleşme ile alacak borç ilişkisi doğmakta, ödenecek miktar (abonelik sözleşmesi ile özel hukuk ilişkisinin kurulmasından sonra) verilen hizmet karşılığında belirlenmektedir. Ödemenin hukuksal dayanağı, kamu gücüne değil, tarifeye ve iki taraf arasında yapılan abonelik sözleşmesine dayanmaktadır.
Abone ile kurum arasında yapılan abonelik sözleşmesi, daha çok “tip” sözleşme görünümündedir. Hizmetten yararlanan abonenin, sözleşmeyi kurum ile birlikte düzenlemesi yerine, katılımı söz konusudur. Ancak bu durum, kurum ile abone arasında kurulan özel hukuk ilişkisini, idare hukuku ilişkisine dönüştürmez. Çünkü, birçok durumda hizmetin (tekel niteliği nedeniyle) çok kişiye götürülme zorunluluğu, işin çoğunlukla tip sözleşmelerle ve hizmetten yararlanacakların katılımı yolu ile gerçekleşebilmesini olanaklı kılmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; dava konusu su tüketim bedelinin, özel hukuk hükümlerine tabi bir abonelik sözleşmesinden doğduğu, ayrıca eldeki davada davalı kurum tarafından hazırlanan tarifenin iptali yönünden bir talepte de bulunulmadığı gözetildiğinde, uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yerinin görevli olması nedeniyle, işin esasına girilip ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçelerle yargı yolu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.09.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

.....

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön