3. Hukuk Dairesi 2016/21653 E. , 2018/8228 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/21653 E. , 2018/8228 K.


'İçtihat Metni'

.....

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalı..... yönünden reddine;davalı ......yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün,süresi içinde davacı vekili ile davalı ......vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine;temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı......ilçesinde yemek hizmetleri faaliyetinde bulunduğunu, 2012-2013 öğretim yılında davalılardan İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün taşımalı öğrencilere verilecek öğle yemeklerini vermek üzere açtığı ihaleye,diğer davalı ..... aralarında yapılan iş ortaklığı ile katıldıklarını ve ihaleyi kazanarak davalı ... Müdürlüğü ile 10/09/2012 tarihli sözleşmeyi imzaladıklarını, bu ortaklık için ......... tarihli ortaklık sözleşmesini imzaladıklarını,bu sözleşmenin 4. maddesi ile sözleşmenin uygulanması ile ilgili davalılardan ......yetki verildiğini, yıl içinde kendilerinin ortaklık olarak üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiklerini; ancak, sözleşme ile ödenmesi gereken yemek ücretlerinin % 51’inin kendisine, % 49’unun ise .....ne yapılması gerekirken,tüm ödemelerin davalı ....apıldığını; yemek sözleşmesi dönemi içinde ilköğretim okulu öğrencilerine verilen yemek bedelleri toplamının 800.000TL’den fazla olduğunu, sözleşmeye göre % 51 oranında alacak tutarının 400.000TL’nin üzerinde olduğunu, bu alacağının davalılarca kendisine ödenmediğini ileri sürerek;fazlaya dair hakkı saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 5.000 TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
./..
-2-

Daval....10/09/2012 tarihinde davacı ile davalı ......şirket arasında .....onaylı bir ortaklık sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşmenin 4. maddesinde aynen “..... Limited Şirketi, ortakların nam ve hesabına tam yetkili olacaktır.” denildiğini,bu kapsamda ödemelerin davalı ...... yapıldığını, ortaklığın temsilcisi konumunda olan ortağa yapılan ödemelerden dolayı müdürlüklerinin herhangi bir sorumluluğunun olamayacağını, ayrıca bahsi geçen ortaklığa ödenen ücretlerin ne şekilde paylaşılacağının bu ortaklığın iç ilişkisi olduğunu,bu durumda davacıya ödenmeyen ücretlerden dolayı diğer ortağın sorumluluğunun bulunduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Davalı.... davacının şirketleri ile resmi ortaklığı olan ve birlikte bir çok ortak işe giren, şirketin ortak vergi levhası ile vekaletini taşıyan bir girişimci olduğunu,birlikte birçok ortak iş yaptıklarını,davacının şirketleri ile ortaklığı bulunduğundan, tüm ortak iş yaptıkları kurumlardan para alma yetkisinin de bulunduğunu,davacının hem şirketlerini hem de ........zarara uğrattığını, şirketlerinin davacıya hiçbir borcunun olmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece;davacının davalı ..... aleyhine açtığı davasının reddine;davacının diğer davalı .......aleyhine açtığı davasının kısmen kabulü ile, 3422,73 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı ........ vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekili ile davalı ..... Ltd. Şti vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava;adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Adi ortaklık sözleşmesi; geçerlilik şekli olarak, herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir.
Ayrıca, adi ortaklık ilişkisinde; bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar.
Somut olayda;tarafların da kabulünde olduğu üzere davacı ile davalılardan ....... arasında birçok ortaklık ilişkisinin bulunduğu,bunlardan birinin de eldeki davaya konu ortaklıktan kaynaklandığı,nitekim taraflar arasında ....10/09/2012 tarihli ortaklık sözleşmesinin imzalandığı,davacının davalı ......ile diğer davalı.....2012-2013 öğretim yılı için taşımalı öğrencilere verilecek öğle yemeği ihalesini almaları nedeniyle kendisine ait %51 hisseye isabet eden bedelin davalı ..... diğer davalı
.....
....ödenmesi nedeniyle eldeki davayı açtığı sabit olmakla,taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin son bulduğunun ve bu talebin ortaklığın fesih ve tasfiyesini de içerdiği kuşkusuzdur.Bu noktada ise,davacı ve davalılardan ...... arasındaki ortaklık son bulduğuna göre , tasfiyenin de mahkemece bizzat yapılması gerektiği de açıktır.
Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır.
Tasfiye usulünü düzenleyen TBK'nın 644.maddesi gereğince; ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oy birliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır. Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.
Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesi gereğince; ortaklığın borçları ödendikten, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslarla, ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazancın ortaklar arasında paylaştırılır. Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.
Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır.( TBK' nun 642. md.)
Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.
./..
-4-
Hal böyle olunca mahkemece; ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde tasfiye işlemini gerçekleştirecek, ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir kişiyi tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.
Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakde çevirme işlemi (TMK'nın 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK'nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
O halde mahkemece; bütün bu açıklamalar ışığında, uyuşmazlığın; yukarıda açıklanan maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken,bu şekilde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki 1. ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

......
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön