3. Hukuk Dairesi 2016/20473 E. , 2018/7656 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/20473 E. , 2018/7656 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:


Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, kaçak elektrik tüketim bedelinin fazla hesaplandığını, tek vardiya çalışıldığı halde 24 saat çalışma esası kabul edilerek tahakkuk yapıldığını, borçlu olmadığının tespiti ile ödenen bedelin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; sayacı besleyen ölçü gerilim trafolarına ait seksiyonerin kolu boşaltılmak suretiyle açılmış olduğunu, bu şekilde sayacın devre dışı bırakılmış olduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, dava konusu 023773 nolu kaçak elektrik tespit tutanağından dolayı belirlenmiş olan 122.102,00 TL'lik borcun 45.714,87 TL'lik kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olduğunun tespitine, bu miktar dışındaki 76.387,13 TL 'lik kısımdan dolayı ise davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının fazladan yatırmış olduğu ödeme miktarı olan 76.387,13 TL'nin davalı idareden ödeme tarihi olan 20/11/2009 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz oranları ile alınıp davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin ise reddine dair verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2011/11183 Esas, 2012/2575 K.sayılı ilamı ile; '...Bu durumda, mahkemece konusunda uzman kişilerden oluşacak yeni bir bilirkişi kurulundan, davalı vekilinin itirazlarını da karşılayacak ve mahkeme ile Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilirkişi raporu alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.' gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairemizin 17.02.2014 günlü ve 2013/18245 Esas, 2014/2288 Karar sayılı ilamı ile onanmış, davacı tarafın kararın düzeltilmesi istemi Dairemizin 04.11.2014 tarihli ve 2014/13874 Esas, 2014/14411 Karar sayılı ilamı ile; '...Davalı tarafın, davacıya ait fabrikada 3 vardiya halinde çalışma yapıldığına dair bozmadan önceki yargılamada bir savunması bulunmamaktadır. Temyiz dilekçesinde de “Kurulu güç üzerinden” hesaplama yapılmasını istediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki, tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 29.12.2005 tarih ve 622 Karar Nolu Kurul Kararı'nın 1 maddesinin D) bendinin 3. fıkrası 'Sanayi abone grubundan enerji alanlar ile turistik tesisler, akaryakıt istasyonları, hastaneler, alışveriş merkezleri gibi vardiyalı hizmet veren müşterilerden, tek vardiyalı çalışanlar için 200 saat, iki vardiya çalışanlar için 400 saat, üç vardiya çalışanlar için 600 saat kabul edilir. Vardiya sayısının tespitinde dağıtım şirketi görevlilerinin tespiti ve şirket kayıtları, bunun mümkün olmaması halinde kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen resmi belgeler göz önüne alınır. Çalışma saatlerinin yukarıda belirtilenlerden daha fazla olmasının tespiti durumunda ise, tespit edilen saatler esas alınır.” hükmünü ihtiva etmektedir. Buna göre mahkemece; belirtilen bu hüküm çerçevesinde davacı şirkete ait fabrikanın vardiya sayısının ve buna bağlı olarak çalışma saatinin belirlenmesi, ondan sonra bilirkişiden rapor aldırılması gerekirken, bu husus gözetilmeden dosyanın bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi ve buna bağlı olarak eksik inceleme ile hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde davanın reddine ilişkin kurulan hükmün bozulması gerekmektedir.' gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, 10/11/2009 tarih 023773 nolu kaçak ceryan kullanma tespit tutanağı nedeniyle belirlenen 122.102,00 TL kaçak ceryan bedelinin, 27.249,00 TL'lik kısmı yönünden davacının davalıya borçlu olduğunun, kalan 94.853,00 TL yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafça fazladan yatırılan 94.853,00 TL'nin ödeme tarihi olan 20/11/2009 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin bozma ilamı öncesinde mahkemece davacının davalıya 76.387,13 TL borçlu olmadığının tespitine, 76.387,13 TL'nin davacıya iadesine karar verilmiş, bu karar davalı tarafça temyiz edilmiştir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin bozma ilamına mahkeme uyduktan sonra verdiği davanın reddine dair kararın davacı tarafça temyizi üzerine Dairemizce onandığı, onama ilamına karşı yine davacı tarafça kararın düzeltilmesi talebinde bulunulduğu, bu talebin Dairemizce kabulü ve kararın bozulması üzerine, bozma ilamına mahkeme uyduktan sonra yeni kararında davacının davalıya 94.853,00 TL borçlu olmadığının tespitine, 94.853,00 TL'nin davacıya iadesine karar verilmiştir. İlk kararı sadece davalı temyiz etmişken verilen son kararda ilk karardaki 76.387,13 TL'yi de aşacak şekilde yeni hüküm kurulması yargılama ve temyizin temel ilkelerinden olan usuli kazanılmış hak kuralının çiğnenmesi mahiyetindedir.
04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak sonucu dairesinde hüküm kurulmalıdır.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Mahkemece, usuli kazanılmış hak kuralı bir yana bırakılarak temyiz eden davalı aleyhine olacak şekilde daha önce hükmedilen 76.387,13 TL'yi aşan şekilde davacının 94.853,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön