3. Hukuk Dairesi 2018/165 E. , 2018/7616 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2018/165 E. , 2018/7616 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki asıl menfi tespit, birleşen itirazın iptali davalarında mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde asıl dava davalısı - birleşen dava davacısı tarafından temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Asıl davada davacı; davalı Üniversite nezdinde hukuk Müşaviri olarak görev yaptığını, asli görevinin yanında, Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünde de görevlendirildiğini, 2002-2009 yılları arasında Döner Sermaye Katkı Payı (DSKP) aldığını, 2009 yılının Şubat ayından bu yana katkı payı ödenmediği gibi, 2002-2009 yılları arasında ödenen katkı payları toplamı 58.493,53 TL'nin kendisinden iadesinin talep olunduğunu ileri sürerek; davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı; davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi bulunmakla aralarındaki ilişkinin kamu hukukuna dayandığını bu nedenle davanın adli yargıda görülemeyeceğini, davacının kendisine DSKP ödenmesine yönelik olarak idare mahkemesinde 2001 yılında açtığı davayı kaybettiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; 06.04.2012 tarih, 2011/517 E.; 2012/115 K. sayılı ilamla, davaya bakmaya idare mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 10.12.2012 tarih, 2012/20155 E; 2012/25344 K. sayılı ilamıyla “... menfi tespit davalarının adli yargının görev alanına girdiği, yasanın açıkça adli yargıyı görevli kıldığı hallerin idari yargının görev alanı dışında kaldığı, bu gibi durumlarda dava konusu işlemin niteliğine bakılmaksızın davanın adli yargıda görüleceği”gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası asıl dava davalısı tarafından ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/250 Esas sayılı dosyası üzerinden asıl dava davalısı aleyhine itirazın iptali davası açılmış, bu dosya aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle asıl dava olan menfi tespit davası dosyası ile birleştirilmiştir.
Birleşen davada davacı; davalıya yersiz ödenen 58.493,53 TL DSKP ile 40.325,61 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 98.819,14 TL'nin davalıdan istirdatı için 04.01.2012 tarihinde icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu savunarak; itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalı; davacı Üniversitenin icra takibine konu alacağının zaman aşımına uğradığını, kendisine yapılan ödemelerin mevzuata uygun olduğunu ve geri istenemeyeceğini savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl dava davacısı - birleşen dava davalısının DSKP ödenmesi için Üniversite aleyhine idare mahkemesinde açtığı, davanın reddedildiği ve kararın kesinleştiği, böylece üniversitenin davacıya ödemiş olduğu 58.493,53 TL'nin yasal dayanağının kalmadığı gerekçesiyle, asıl davanın (menfi tespit) reddine, birleşen davanın (itirazın iptali) kısmen kabulü ile 58.493,53 TL'si asıl alacak olmak üzere toplam 60.774,78 TL alacağa yönelik itirazın iptaline, asıl alacağın % 40 oranında icra inkar tazminatının birleşen davanın davalısından tahsiline, asıl davada davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükmün, taraflarca temyizi üzerine, Dairemizin 08.12.2015 tarih, 2015/6024 E.,2015/19891 K. sayılı ilamı ile mahkemece; döner sermeye işletmeleri konusunda uzman üçlü bilirkişi heyetinden; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular da gözetilerek, uygulamayı ve somut olayı tam olarak yansıtan, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması, davacının davalı Üniversiteden DSKP talep etmekte haklı olup olmadığının duraksamasız belirlenmesi, ardından tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun bir hüküm verilmesi gerekirken, dosyadaki mevcut deliller değerlendirilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi ve ayrıca mahkemece, takip konusu alacak miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece yasal koşulları bulunmadığı halde, birleşen davada davalı (asıl davanın davacısı) aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; talimat yoluyla alınan 02/08/2017 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda,- Asıl davanın kabulü ile, davacının 58.493,53 TL döner sermaye katkı payı toplamı adı altında davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm asıl dava davalısı- birleşen dava davacısı tarafından temyiz edilmiştir.
Yargılama sırasında Emekli Hastane Müdürü, Hastane Müdürü ve Baş Müfettiş kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden alınan 02.08.2017 tarihli rapor esas alınmak suretiyle hüküm kurulmuş ise de, bilirkişilerin davanın konusu bakımından uzman olmadıkları anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde davalıya yapılan usulsüz bir ödeme olup olmadığı konusunda, aralarında (emekli Sayıştay denetçisi) bilirkişinin de bulunduğu döner sermaye ek ödemeleri konusunda uzman kişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden, davacının , davalı üniversite aleyhine açtığı idare mahkemesi kararını da irdeleyerek daha önce alınan dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarındaki çelişkileri de giderecek ve bozma ilamındaki hususları açıklığa kavuşturacak nitelikte somut olayı tam olarak yansıtan, gerekçeli ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince asıl dava davalısı- birleşen dava davacısı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden asıl dava davalısı- birleşen dava davacısına iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön