3. Hukuk Dairesi 2017/16741 E. , 2018/7501 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/16741 E. , 2018/7501 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; tarımsal sulama abonesi olan davalının tüketim bedelini ödememesi üzerine, davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının borcun tamamına haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davalının abone olduğunu, ancak borç miktarının 428.021,21 TL olmadığını, icra takip tarihinin 2010 yılı olduğunu, borç hesabının 1998 yılından 2010 yılına kadar yapıldığını, borcun zamanaşımına uğradığını, davacı kurumun tek taraflı yaptığı hesaplamayı kabul etmediklerini, faiz hesaplamasının yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle miktarın yüksek çıktığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davalının ... 1. İcra Müdürlüğünün 2010/10080 nolu takip dosyasında 85.302,44 TL asıl alacak, 138.500,43 TL gecikme cezası ve 24.930,08 TL KDV olmak üzere toplam 248.732,95 TL üzerinden itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, takibe konu asıl alacak olan 85.302,44 TL'ye takip tarihi olan 13.12.2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine dair verilen hükmün davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 14.10.2015 tarihli ve 2015/8136 E. 2015/15737 K. sayılı ilamıyla '....Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı hakkında yapılan ceza yargılamasında, kaçak kullanım miktarı hesap edildiği ve karara bağlandığı gerekçesiyle ayrıca kaçak hesabı yapılmadığı, hesaplanan kaçak miktarının yatırılması nedeniyle davalı abonenin ödeyeceği ( 36.968,52 TL kaçak, 18.757,43 TL kaçak ek tahakkuku) kaçak kullanım miktarının kalmadığının belirtildiği, 2007/8. döneme ait 35.911,13 TL tutarındaki endeks esaslı olmayan ek tahakkukun ise, 29.12.2007 tarihindeki kaçak elektrik tespit tutanağı ile aynı dönemler için iki kez fatura tahakkukunun yönetmeliğe aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi kanaatinde olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde, 'Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen
beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.' denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Görülmektedir ki, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kararın hukuk hakimini bağlayacağı, beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844).
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, davalı hakkındaki ceza yargılamasında hesaplanan kaçak kullanım miktarının hukuk hakimini bağlamayacağı gözönüne alınmalı ve dosyanın önceki bilirkişi dışında konusunda uzman elektrik mühendisi bilirkişilerin bulunduğu üç kişiden oluşacak bilirkişi heyetine verilerek, davacı kurumun davalıdan tahsilini talep edebileceği kaçak elektrik ve ek tahakkuk miktarının tahakkuk tarihinde yürürlükte bulunan ilgili yönetmelik ve bu yönetmelik gereğince yayınlanan usul ve esaslarda açıklanan yönteme göre hesaplanması için bilirkişi heyetinden rapor alınmalı, daha sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde, davalının kaçak elektrik kullanım miktarını hesaplamayan yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun görülmemiş, davacı kurumun temyiz itirazlar bu nedenle yerinde olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.' gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne, ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/10080 E. sayılı dosyasında 34.669,01 TL asıl alacak, 6.231,30 TL KDV, 9.232,40 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 50.152,71 TL'lik kısma ilişkin davanın kabulü ile bu miktar ile sınırlı olarak itirazın iptaline ve takibin devamına, takibe konu 34.669,01 TL'ye takip tarihi olan 31/12/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, alacak likit olmadığından tazminat talebinin reddine, fazlaya ilişkin davanın reddine ve reddedilen kısma ilişkin takibin iptaline karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Dava konusu uyuşmazlık, otomatik dönem elektrik fatura borcu ile kaçak elektrik kullanımına dayalı kaçak ve kaçak ek tahakkuku borcundan kaynaklanan icra takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK.nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda mahkemece bozma sonrasında aldırılan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda; sadece davacı kurumun davalıdan tahsilini talep edebileceği 2007/12 dönem kaçak tahakkuku ve kaçak ek tüketim tahakkukuyla, 2007/7 dönem endeks esaslı olmayan tahakkuka ilişkin olarak hesaplama yapıldığı, icra takibine dayanak diğer kalemleri oluşturan 16 ayrı döneme ait otomatik dönem tahakkukuna ilişkin borç miktarlarına raporda yer verilmeksizin ve toplam borç miktarı hesabı yapılmaksızın rapor düzenlendiği ve raporun bu haliyle hükme esas alındığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece dosyanın hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi kuruluna verilerek bilirkişilerden takibe dayanak olan otomatik dönem tahakkuklarını da hesaba katarak davacının davalıdan talep edebileceği toplam borç miktarı hesaplanmak üzere denetime elverişli ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, itiraza uğrayan yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön