3. Hukuk Dairesi 2016/20389 E. , 2018/7069 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/20389 E. , 2018/7069 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar vekili, davalıya ait elektrik direklerinden 31.01.2014 tarihinde çıkan yangın sonucunda müvekkillerinin evinin içindeki eşyalarla birlikte tamamen yandığını, hayvanlarının telef olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL maddi tazminat ile davacı ... için 50.000 TL, davacı ... için 30.000 TL manevi tazminatın davalıdan olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, bölgedeki elektrik bakım, arıza, onarım işlerini ... Elektrik İnşaat San ve Tic. Ltd. Şirketinin yaptığını, davanın bu şirkete ihbar edilmesini, yangının davacıların iç tesisatından çıktığını, müvekkili kurumun hiçbir kusurunun olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; yangının tamamen ev içi tesisattan kaynaklı olduğu ve elektrik tesisatını yenilemeyen ev sahibinin kusurlu olduğu şeklindeki ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/593 Esas 2015/294 Karar sayılı dosyasındaki 30.12.2014 tarihli ve 22.02.2016 tarihli raporlar esas alınarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yangından kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacılar zarara neden olan yangının davalıya ait elektrik direklerinden kaynaklandığını iddia etmişlerdir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yangının davacıların evinde bulunan elektrik tesisatı ve cihazlardan mı yoksa davalıya ait elektrik direklerinden mi başladığı noktasında toplanmaktadır.
Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. HMK'nın 190. maddesi gereği 'ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir'.
Ceza Mahkemesi kararlarının, Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen TBK'nın 74.maddesinde; hakimin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla bağlı bulunmadığı, aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da, hukuk hakimini bağlamadığı düzenlenmiştir.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz.
Beraat kararının tespit ettiği vakıa bakımından kesin delil teşkil edebilmesi için, beraat kararında o vakıanın mevcut olup olmadığının delillerle kesin biçimde tespit edilmiş olması gerekir.
Buna göre hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır.
Hemen önemle belirtilmelidir ki Türk Borçlar Kanunu'nun 69.maddesine göre, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararları gidermekle yükümlüdür. Yapı malikinin sorumluluğu burada, özen ilkesine dayanmaktadır.
Ancak TBK. m.69'de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, yapı eserinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden kaynaklanan bir zararın doğması gerekir. Eş söyleyiş ile meydana gelen zarar ile yapı eserinin bozukluğu ve ya bakım eksikliği şeklindeki eylem arasında illiyet bağı olması gerekir. Yapı eseri sahibi ancak, davacının kusuru, üçüncü kişinin kusuru ve mücbir sebebin varlığı ile bu illiyet bağının kesildiğini ispatlaması halinde sorumluluktan kurtulabilecektir.
Dosya kapsamından, 31.01.2014 tarihli Olay Yeri Tespit Tutanağında; yangın bölgesi incelendiğinde, yanan evin yaklaşık 20 m uzağındaki elektrik enerjisi nakil hattının yerde kopmuş vaziyette bulunduğunun tespit edildiği, Anamur Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/608 soruşturma sayılı dosyasında alınan 03.02.2014 tarihli bilirkişi raporunda; yangının çıkış noktasının evin doğu tarafındaki boş odada olduğunun görüldüğü, evin güneyinde TEDAŞ’a ait ahşap direk üzerinden eve giden antigron kablonun kısa devreden eridiği, B35 ve B36 nolu direkler arasında kısa devreden dolayı erime kopma izleri bulunduğu, yangının TR 46 nolu trafonun, B35 ve 36 nolu direkleri arasındaki iletkenlerin birbiriyle temasından kaynaklandığı, yangından TEDAŞ ve özel şartname gereği Alçak Gerilim Enerji Nakil Hatlarının arıza, onarım ve periyodik bakımını yapan yüklenici firmanın sorumlu olduğunun belirtildiği görülmektedir.
Mahkemece hükme esas alınan ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/593 Esas 2015/294 Karar sayılı dosyasında 07.11.2014 tarihinde yapılan keşif sonrası hazırlanan 30.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda; soba, klima v.b. elektrikli ev aletlerinin çalıştırılmasından kaynaklı tesisatta meydana gelen ısınmanın oluşturduğu kısa devre sonucu meydana gelebilecek kıvılcım neticesinde yangının başlamış olduğu, söz konusu yangının tamamen davacının tesisatının bakımsız ve yetersiz oluşundan kaynaklandığının belirtildiği, yine temyiz incelemesine gelen iş bu dosyada alınan 22.02.2016 tarihli raporda ise; yangının çıkmasında, kofre sigorta, ev içerisindeki cihazlar ve elektrik tesisatının etkili olduğu, kofre sigorta, evdeki cihazlar ve elektrik tesisatının bakım, onarım ve güvenlik tedbirlerine ilişkin olarak davalının kusurunun bulunmadığı şeklinde görüş bildirildiği görülmektedir. Hüküm yerinde itibar edilen bu her iki raporda, olay tarihinden çok sonra alınmış olup, olay günü tutulan tutanaktaki tespit ve ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması sırasında alınan ve yangından davalı ile Enerji Nakil Hatlarının bakım, arıza ve onarımıyla ilgilenen yüklenici firmanın sorumlu olduğu görüşüne ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu haliyle, bu bilirkişi raporları, dava konusu olayı aydınlatmaya yeterli bulunmamıştır.
Öyle ise mahkemece, ceza dosyasındaki delil yetersizliğinden beraat kararının bağlayıcı olmadığı nazarı itibar alınmak suretiyle uzman elektrik bilirkişilerinin de içinde bulunduğu, bilirkişi kurulundan rapor alınarak, öncelikle yangının çıkış nedeninin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi, tarafların yangının meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla zarardan sorumlu olup olmadıklarının belirlenmesi, illiyet bağını kesen nedenler varsa bunların irdelenmesinden sonra, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön