3. Hukuk Dairesi 2016/18494 E. , 2018/6820 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/18494 E. , 2018/6820 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; ...ı’ nın anne ve babası olduklarını, ...’in davalının oğlu ... ile oynarken ...’in elindeki çomakla dikenlere vurmaya çalışırken, çomağın kazara ...’in sağ gözüne çarptığını, ...’in sağ gözünün görme duyusunu kaybettiğini, olay nedeniyle büyük üzüntü duyduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00TL maddi 90.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı; ceza soruşturması neticesinde oğlu ... hakkında koğuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, davacıların başlarda ...’ i sorumlu tutmadıklarını, sonradan olaya sebebiyet vermemiş olmasına rağmen ... hakkında şikayette bulunduklarını, kendisinin aile başkanına düşen sorumlulukları yerine getirdiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı ... Sarı yönünden 64.642,94.TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın; davacılar ... ve ... yönünden ise 5.000,00’er TL manevi tazminatın olay tarihi olan 30/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-) Dava, aile başkanının sorumluluğuna dayalı maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Somut olayda davalı zarara neden olan yaralanma olayında oğlu ...’in kusuru olmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlık, olaya 12 yaşından küçük ...’in sebebiyet verip vermediği noktasında toplanmaktadır.
Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. HMK'nın 190. maddesi gereği 'ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.'
Mahkemece; yaş küçüklüğü nedeniyle hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca koğuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen ...’in , soruşturma dosyasına göre olaya sebebiyet verdiği gerekçesiyle, yukarıda yazılı şekilde kısmen kabul hükmü tesis edilmiştir.
Bu nedenle öncelikle ceza mahkumiyetine ve eldeki dava özelinde koğuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini açıklama yoluna gitmek gerekmiştir.
Ceza Mahkemesi kararlarının, Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen TBK'nın 74.maddesinde; hakimin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla bağlı bulunmadığı, aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da, hukuk hakimini bağlamadığı düzenlenmiştir.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz.
Maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Beraat kararının tespit ettiği vakıa bakımından kesin delil teşkil edebilmesi için, beraat kararında o vakıanın mevcut olup olmadığının delillerle kesin biçimde tespit edilmiş olması gerekir.
Buna göre hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır.
Her ne kadar hukukumuzda koğuşturmaya yer olmadığına dair kararın hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen özel bir hüküm bulunmamakta ise de; maddi olayın ne şekilde meydana geldiği, eylemin hukuka aykırılığı ve eylem ile meydana gelen sonuç arasında nedensellik bağı bulunup bulunmadığı noktalarını kesin olarak delillerle ortaya koyan kararların mahkemeyi bağlayacağını söylemekte bir sakınca bulunmamaktadır. Zira, koğuşturmaya yer olmadığına dair kararlar da tıpkı ceza yargılaması neticesinde verilen kararlar gibi taraf delilleri ile bağlı olmaksızın re’sen yapılan araştırma neticesinde edinilen kanaate göre verilen kararlar olup, kesinleşen maddi olguların hukuk yargılamasına etkisi bakımından aralarında bir farklılık bulunmamaktadır.
O halde; yukarıda ceza mahkemesi kararlarının hukuk yargılaması bakımından bağlayıcılığına ilişkin açıklamalar koğuşturmaya yer olmadığı kararları bakımından da geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemenin hükme esas aldığı ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/275 esas sayılı soruşturma dosyasından; tanık olarak ifadesine başvurulan ...’un “... ve ... isimli çocukları birlikte oynarken gördüğünü, ellerinde herhangi bir şey görmediğini ve yaralanma olayını görmediğini” beyan ettiği, suça sürüklenen çocuk ...’in on iki yaşından küçük olması nedeniyle ifadesinin alınamadığı, mağdur çocuk ...’in ise ifadesinde “... ile oynadıkları sırada ...’in elindeki çomağı dikenlere vurmak isterken çomağı kaldırdığında çomağın gözüne çarpttığını ve gözünün acıdığını” beyan ettiği, soruşturma neticesinde suça sürüklenen çocuk ...’in taksirle yaralama suçunu işlemiş olduğu ve suç tarihinde 12 yaşından küçük olması nedeniyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Soruşturma aşamasında dinlenen tanık ...’un olayın nasıl meydana geldiğini görmediği, sonuç itibariyle; ceza soruşturması sırasında olayın meydana gelme sebebine ilişkin bir tespit yapılamadığı gibi, şikayetçi ...’nin şikayet beyanı ve mağdur çocuk ...’in suç atfı içeren olay anlatımları doğrultusunda tanık anlatımlarında, suça sürüklenen çocuk ve mağdur çocuğun olay sırasında beraber oynadıkları bu nedenle olaya Suça sürüklenen çocuk ...’in sebebiyet vermiş olabileceğinden hareketle sonuca varıldığı anlaşılmaktadır.
Dava, haksız fiil sorumluluğuna dayalı olarak açılmış olup, 6098 sayılı TBK'nın 49. maddesi uyarınca; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”Anılan hükme göre; haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması şarttır.
Bu itibarla; mahkemece yaralama olayının ne şekilde meydana geldiğinin ve yaşı küçük ...’in olaya sebebiyet verecek nitelikte bir fiilinin bulunduğunun saptanamadığı dolayısıyla, olay anında ...’in ... ile oyun oynamasının tek başına yaralama olayı ile ...’in fiili arasında uygun illiyet bağı bulunduğunun kabulüne yetmeyeceği gözetilerek, ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekirken; yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış; bu husus davalı taraf yararına bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma sebep ve şekline göre davacıların tüm, davalının sair temyiz itirazlarının incelemesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı taraf yararına BOZULMASINA, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacıların tüm, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu her iki taraf yönünden açık olmak üzere, 20.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön