3. Hukuk Dairesi 2016/19903 E. , 2018/6634 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/19903 E. , 2018/6634 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, 04/05/2014 tarihinde gece 23.00 sularında, kendisine ait ... plakalı personel servis aracı belgeli 2013 model ticari minibüsün, caddede park halinde iken, davalı şirkete ait elektrik kablolarının kopması ve araç üstüne düşmesi sonucu tamamen yandığını ve kullanılmaz duruma geldiğini belirterek, yanan aracın ticari değeri, tekrar almak zorunda kalacağı personel taşıma belgesi bedeli ile yeni bir araç alması halinde noter harç masrafı ve aylık 5.000 TL'den hesaplanmak üzere kazanç kaybı bedeline karşılık olmak üzere 65.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 18.04.2016 tarihli dilekçesi ile talebini 98.666,67 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı, yangının çıkış nedeninin elektrik hattından değil aracın iç aksamından kaynaklanmış olabileceği, kurumlarına ait elektrik hattının yangının etkisi ile koptuğunu, aracın iç kısmının tamamen yanmış olmasının da yangının ilk olarak aracın içinden başlamış olduğunu gösterdiğini, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, 98.666,67 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava; davalıya ait enerji nakil hattından çıkan yangın nedeni ile uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacıya ait aracın park halinde iken davalı kuruma ait elektrik tellerinin koparak araç üzerine düşmesi sonucu yandığı ve kullanılamaz hale geldiği anlaşılmaktadır.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Ancak;
2- Davacıya ait olan ve yangında hasar gören araç bedeli yönünden; hükme esas alınan 22.03.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda, araç değerinin 63.500 TL olduğu bildirilmiştir. Ne var ki; bu değerin hangi tarih itibariyle, kaçıncı el değeri olduğuna ilişkin bir açıklama raporda yer almamış, yalnızca aracın 'bugün itibari ile değeri' şeklinde bir ifade kullanılarak bedel belirlemesi yapılmıştır.
Oysa eldeki davada uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmakta olup, mahkemece, yangında hasar gören aracın olay tarihi itibariyle rayiç değerinin, uzman bilirkişi vasıtası ile tespit edilerek, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesis doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3- Bunun yanında, tüm dosya kapsamı ve araç üzerine yapılan inceleme sonucu alınan 06.07.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre, dava konusu aracın meydana gelen yangın sonucu tamamen yandığı ve hurda haline geldiğinin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Hurdaya ayrılacak bir araçta zararın belirlenmesinde,; aracın kaza tarihindeki ikinci el piyasa değerinden hurda bedeli indirilmeli ve gerçek zarar bu şekilde belirlenmelidir.
Bu durumda mahkemece sigortalı aracın kaza tarihindeki 2.el piyasa rayiç bedeli ile hurda (sovtaj) değeri belirlenerek aracın hurdası davacı tarafa bırakılmış ise, belirlenen rayiç bedelden hurda (sovtaj) değeri düşülmek suretiyle belirlenecek bedel üzerinden hüküm kurulması gerekirken, aracın hurda değeri düşülmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
4- Davacının maddi tazminat kalemlerinden birisi de aracın tamiri esnasında yoksun kalınan kazanç kaybı yani ikame araç bedelidir. Yargılama sırasında hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 28.03.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda, dosyada mevcut davacı tarafça servis taşımacılığı yapılan iki farklı şirket adına düzenlenmiş fatura bedelleri üzerinden ve taleple (5.000 TL) ile bağlı kalınmak suretiyle, kaza tarihi ile dava tarihi arasındaki süre için kazanç kaybı hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır.
Oysa, davacının mahrumiyet bedeline ilişkin talebinin değerlendirilmesinde, davacı aracıyla aynı vasıfta ikame aracın satın alınması için geçecek makul süresinin belirlenerek buna göre kazanç kaybının tespiti gerekmektedir. Ayrıca yoksun kalınan kar hesaplanırken, net kazacın tespiti konusunda, iş nedeniyle yapılması zorunlu olan masrafların yapılmaması dolayısıyla elde edilen tasarrufun kazançtan düşülmesi suretiyle hesaplama yapılması gerekecektir.
O halde mahkemece, davacının gelir kaybının hesaplanması yönünden, uzman bilirkişi marifetiyle, davacının yaptığı işle ilgili ticari defter, belge, faturalar ile vergi kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak davacının yapmak zorunda olduğu zorunlu giderler dışında aracın çalıştırılmasından kaynaklı amortisman, yakıt vb. giderler de düşüldükten sonra günlük net kazancının ve buna göre de ikame araç almak için gereken makul süre için davacının kazanç kaybının ne kadar olacağı hususunda gerekçeli, ayrıntılı, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda uzman olmayan hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen yetersiz bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Buna göre, açıklanan tüm bu hususlar göz önüne alındığında mahkemece yapılacak iş, uzman bilirkişi kurulundan (gerekirse İTÜ ya da Karayolları Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek), aracın modeli, yaşı, hasar gördüğü kısımlar ekspertiz raporu, fotoğraflar ve diğer belgeler birlikte değerlendirilerek, yukarıda belirtilen her bir hususun tespiti yönünden, gerekçeli, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurmaktan ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci üçüncü ve dördüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön