3. Hukuk Dairesi 2016/19149 E. , 2018/5949 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/19149 E. , 2018/5949 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ:TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, ...-... Caddesi, ... Sk., ...adresindeki taşınmaz için davacı ... adına kayıtlı ... nolu abonenin tesisatına kaçak elektrik işlemi yapılarak borçlandırıldığını, istenen borcun taksitlendirilerek ödendiği halde davalının aynı borçla ilgili abone sözleşmesi olmadan baba-oğul olan kendilerine karşı kaçak tahakkuk tutanağı düzenlediğini belirterek davalının haksız tahakkuklarından dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.Davalı, davalıların ... ve ...tesisat numaralarına ait abonelik sözleşmelerinin devam ettiğini ancak tahakkuk eden fatura bedelleri ödenmediğinden elektriğin kesildiğini, buna rağmen usulsüz şekilde elektrik kullanmaya devam ettiklerinden dolayı kaçak elektrik faturası düzenlendiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, bilirkişinin dava konusu taşınmazın 2. katına ait ... nolu tesisata, 3. katına ait ... nolu tesisata ve taşınmazın merdiven otomatiğine ait ... nolu tesisata kayıt dışı sayaç bağlanarak elektrik kullanılmasının kaçak elektrik kapsamına girdiği, bu kullanımlar için kaçak elektrik tahakkuku yapılmasının yerinde olduğu, keza binada bulunan davacıların da bu bedellerden sorumlu oldukları raporu gerekçe gösterilerek davanın reddi ile davacı ...'nin davalı şirkete 38.883,10 TL, davacı ...'nin davalı şirkete 20.488,84 TL borçlu olduklarının tespitine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava; kaçak elektrik kullanımına istinaden tahakkuk ettirilen faturalara borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınması gerekir.28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 1.maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar..” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3.maddesinde; Mal, alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları ifade eder. Satıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi kapsar.Tüketici ise, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan kanunun 3/d maddesinde; “Hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet” olarak tanımlanmıştır.Yukarıda ifade edilen yasa hükümleri uyarınca; bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için; kanunun amacı içerisinde, yukarıda tanımları verilen taraflar arasında, mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması şarttır.
Somut olayda; davacıların oturduğu binada kullandıkları elektrik dolayısıyla davalının hizmetinden yararlandıkları ancak dava konusu edilen borçların idareye kaydı olmayan (abonesiz) sayaçlardan kaynaklandığı ve bu nedenle kaçak/usulsüz tespit tutanaklarının düzenlendiği tarihlerde taraflar arasında hizmet alımına yönelik herhangi bir sözleşme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle davacıların hukuki ilişki (sözleşme ilişkisi) içerisinde olmadığı davalı karşısında, tüketici sıfatına haiz olmadıkları açıktır.Dava konusu edilen borçlar nedeniyle davacılar ile davalı şirket arasında herhangi bir abonelik sözleşmesi bulunmadığından somut olayın haksız fiil hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması karşısında, davanın 6502 sayılı yasa hükümlerine göre çözümlenmesi mümkün olmayıp, uyuşmazlığın çözüm yeri genel mahkemelerdir. Hal böyle olunca, mahkemece; çekişmenin Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde esasa ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre, davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek olmadığına, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön