3. Hukuk Dairesi 2016/18568 E. , 2018/5382 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davalının meskende elektrik kullandığını, tahakkuk ettirilen enerji bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir .Davalı; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile itirazın asıl alacak 1.329,19 TL , gecikme zammı 4.780,05 TL , KDV 860,36 TL olmak üzere 6.969,60 TL yönünden iptal edilerek bu miktar üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin ve koşullar oluşmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 2014/15299 esas 2015/9417 karar sayılı 21/05/2015 tarihli ilamıyla;
“ 1- .... davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- ....Somut olayda; davacı kurum, 2002/03 ila 2003/10.dönemler (28 ayrı dönem) manuel dönem tahakkuk bedelinden oluşan alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine takip başlatmıştır. Mahkemece, bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından takibe konu 28 faturanın tamamı hakkında hesaplama yapılması gerekirken, sadece 11 fatura bedeline ilişkin hesaplama yapılmıştır. Takibe konu tüm tahakkuklar hakkında değerlendirme ve hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Öte yandan, 1 yılı aşkın bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davalının beraatını gerektirmeyeceği gibi tüketim bedeli olan ana borçtan hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davalının (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden kusur oranında indirim gerektirir. Aksine düşünce davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açar.
Hal böyle olunca; mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan tarifelerinin ilgili maddeleri uyarınca; davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğu, Yönetmelik gereğince elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi bu tarihe kadar olan takibe konu 28 faturanın tamamı hakkında hesaplama yapılması, bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bununda ancak davalı için gecikme zammından indirim sağlayacağı bu indirimin de en fazla yasal faize kadar olacağı nazara alınarak rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Söz konusu bozma ilamı uyarınca alınan bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile, davalı borçlunun icra takip dosyasındaki asıl alacağa (2.439,09-TL) itirazının iptaline, gecikme zammına itirazının 3.660,93 TL üzerinden kısmen iptaline, KDV' ye itirazının 660,06 TL (toplam 6.760,08) üzerinden kısmen iptaline, icra takibinin bu miktarlar üzerinden ve takip talebinde yazılı şartlarla devamına, fazlaya ilişkin talebin ve icra inkar tazminatına yönelik taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) 04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında vurgulandığı üzere; bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.Somut olayda, davalının ilk kararı temyiz etmemesi ve bozma kararına uyulması ile davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak doğmuştur.Dosyanın incelenmesinde; bozma öncesi hükümde itirazın asıl alacak 1.329,19 TL , gecikme zammı 4.780,05 TL , KDV 860,36 TL olmak üzere 6.969,60 TL yönünden, bozma sonrası itirazın asıl alacak 2.439,09-TL itirazının iptaline, gecikme zammı 3.660,93 TL, KDV 660,06 TL olmak üzere toplam 6.760,08 üzerinden takibin devamına karar verilerek bozmaya uyulmasına karşın önceki miktardan daha az miktara hükmedilerek davalı yararına müktesep hakkın ihlal edilmesine sebebiyet verilmiştir.O halde; mahkemece, bozma ilamına uyulması ile birlikte davacı yararına usuli müktesep hak oluştuğu dikkate alınarak bozma ilamına uygun bir şekilde hüküm kurulması gerekirken; müktesep hak ihlal edilerek davacının aleyhine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince; davalının temyize konu davada kendisini vekil ile temsil ettirmemesine rağmen, mahkemece davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2016/18568 E. , 2018/5382 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat