3. Hukuk Dairesi 2016/16050 E. , 2018/5126 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat (kanal katılım ve şebeke hisse bedelinden kaynaklı) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... ili, ... İlcesi, ... Mah. 5084 ada, 13 parsel sayılı taşınmaza inşaat yapmak üzere, inşaat ruhsatı alınırken davalı kurum tarafından şebeke katılım payı adı altında toplam 7.450,01 TL ücret tahsil edildiğini, alınan bedellerin çok fahiş ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, 7.450,01 TL'nin tahsil edildiği tarihten (29/09/2014) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, bu mümkün olmadığı takdirde alınan bedelin tenzili ile fazladan alınan bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı ...; ... Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin ayrı tüzelkişiliği bulunduğunu, Büyükşehir Belediyesinin davalı olarak gösterilmesine gerek olmadığını, bu nedenle öncelikle husumet yönünden davanın reddini, kabul görmezse alınan katılım payının yasa ve mevzuata uygun olması nedeniyle davanın esastan da reddini talep etmiştir.Davalı ... Su ve Kanalizasyon İdaresi; şebeke katılım payı adı altında alınan ücretin, yasal mevzuata ve belediye meclisi ile ... Yönetim Kurulu'nun almış olduğu kararlara uygun olduğunu, davacının bu bedeli ihtirazi kayıt olmadan ödendiğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davalı tarafça tahsil edilen katılım payının yasalara ve mevzuata uygun olduğu, toplam 12 bağımsız bölüm için alınan 7.390,01-TL kanalizasyon katılım payının (her bir bağımsız bölüm için 615,80 TL düşmektedir) fahiş bir bedel de olmadığı gerekçesiyle yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Kural olarak dava hakkı, o hakkın sahibi olan kimseye aittir. ...nun 71. maddesinde dava açmaya ehil olan kişi davasını bizzat yahut atayacağı vekil aracılığıyla ikame ve takip edeceği açıklanmıştır. Yine HMK'nın 114/1-f. maddesinde vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması dava şartları arasında sayılmıştır. Anılan kanunun 115/2. maddesinde;” mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içerisinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddeder. “düzenlemesine yer verilmiş ve madde gerekçesinde usul ekonomisi ilkesine uygunluk sağlanabilmesi için, hakimin usulden ret kararı vermeden önce, eksikliğin tamamlanması yönünde ilgilisine kesin süre vermesi esasının benimsendiği ifade edilmiştir. Bu durumda davaya vekalet ehliyeti olmayan bir kişi vekil sıfatıyla dava açarsa mahkemenin, davayı usulden reddetmeden önce, davaya vekalet ehliyeti olmayan kişi (vekili) tarafından adına dava açılmış olan davacıya bu davaya onay (icazet) verip vermeyeceğini bildirmesi için uygun bir süre verilmesi gerekir. Davacı, mahkemeye gelerek davayı bizzat takip etmek veya davaya vekalet ehliyeti olan yeni bir vekil tayin etmek suretiyle davaya onay verirse, davaya devam edilir. Davacı, davaya onay vermezse mahkeme davayı esasa girmeden davayı usulden reddeder.1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 12. Maddesinde; '(Değişik ikinci fıkra: 2/5/2001 - 4667/9 md.) (e) bendinde gösterilenlerin, Hazinenin, belediye ve özel idarelerin, il ve belediyelerin yönetimi ve denetimi altında bulunan daire ve kurumların, köy tüzel kişiliklerinin ve kamunun hissedar olduğu şirket ve kuruluşların aleyhinde; il genel meclisi ve belediye meclisi üyelerinin de bağlı bulundukları tüzel kişilerin ve yüksek öğretimde görevli profesör ve doçentlerin yüksek öğretim kurum ve kuruluşları aleyhindeki dava ve işleri takip etmeleri yasaktır.Bu yasak, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar.' düzenlemesi getirilmiştir.
Somut olayda, davacı vekili Avukat ...'in dava açıldığı tarihte ve dava süresince ... Büyükşehir Belediye Meclisi ve ... Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Kurul üyesi olduğu, bu haliyle Av. ...'in 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 12. maddesi gereğince davaya vekalet etmesine kanunen imkan bulunmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, davacı vekilinin davaya vekalet ehliyeti bulunmadığı gözetilerek, davacıya, davasını bizzat veya vekalet ehliyeti olan bir vekil vasıtası ile takip edip etmeyeceği hususunda davetiye çıkarılarak sonucuna göre yargılamaya devam olunup olunamayacağının belirlenmesi gerekir. Davacının bu şekilde davaya icazet (onay) vermesi halinde davaya devam olunarak hüküm kurulması, aksi halde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2016/16050 E. , 2018/5126 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat