3. Hukuk Dairesi 2016/17774 E. , 2018/4488 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/17774 E. , 2018/4488 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; ... ilçesi, ... Mah, 1127 ada 1, 2 ve 3 parsel, 1139 ada 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların müşterek maliki olduğunu, taşınmazlar üzerinde bulunan ...şerhi sebebiyle hisseleri üzerinde tesis edilen müşterek ipoteğin terkini için 28/11/2013 ve 29/11/2013 tarihlerinde toplam 1.629.115,00 TL tahsil edildiğini, ancak taşınmazların taviz bedeline tabi ıcareteynlı veya mukaatalı vakıf niteliğinde olmadığını, söz konusu taşınmazların gayri sahih nitelikle vakfedilebilen miri arazi niteliğinde olduğunu, Vakıflar Kanunu m. 18’e göre taviz bedeli talep edilemeyeceğini, ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi gerektiğini belirterek, neticede; 1.629.115,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tâhsilini talep etmiştir.
Davalı; dava konusu taşınmazların ...Vakfı'ndan olup istirdadı talep edilen taviz bedelinin 5737 sayılı Vakıflar Kanunu uyarınca tâhsil edildiğini, dava konusu taşınmazların miri arazı olduğuna ve sadece aşar ve rüsumunun vakfedildiğine dair davacı tarafça herhangi bir belge ibraz edilmediğini, taşınmazların evveliyat kayıtlarının ayrı ayrı incelenmesi gerektiğini, daha önce temerrüde düşürülme söz konusu olmadığından faizin davanın idareye tebliğ tarihinden itibaren işlemesi gerektiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu taşınmazın gayr-i sahih vakıf kabilinden olduğunu, bu itibarla söz konusu kaydın terkininin taviz bedeli ödenmesine tabi olmadığı, buna rağmen davalı idare tarafından tahsil edilen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; ödenen taviz bedelinin istirdatı talebine ilişkindir.
Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, taşınmazdaki vakıf şerhine dayanılarak taviz bedeli istenebilmesi; ilgili vakfın sahih vakıflardan olması koşuluna bağlıdır. Gayri sahih vakıflar yönünden taviz bedeli isteminin hukuksal bir dayanağı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlığın çözümü için “İvaz Vakfı” mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir.
Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu farklı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığı keşfen ve uzman bilirkişiler marifetiyle saptanmalıdır.
Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır.
Somut olayda, mahkemece vakfiye örneğinin dosya içerisine alındığı, 28.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda dosya içerisindeki vakfiye örneğinin fotokopisinin okunma zorluğunun belirtildiği, bundan sonra alınan bilirkişi raporlarında ise; vakfiye örneğinin dosya içerisinde olmadığı bu nedenle dosya kapsamındaki mevcut tapu kayıtlarına dayanılarak bir değerlendirme yapıldığı nın belirtildiği anlaşılmıştır.
Bu halde mahkemece, dosya içerisinde vakfiye örneğinin fotokopisinin olduğu dikkate alınıp Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne yazı yazılarak davaya konu vakfın vakfiye örneğinin okunaklı kopyası getirtilmeli, Vakıflar Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı, vakfiye örneği ve tapu kaydı üzerinde bu konuda uzman üniversite öğretim üyelerinin de yer alacağı yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulmasından sonra mahallinde keşif yapılmalı ve ortaya çıkacak sonuca uygun bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön