3. Hukuk Dairesi 2016/17398 E. , 2018/3946 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/17398 E. , 2018/3946 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ... ve ... ile birlikte 1/4 hissesi kendisine ait olacak şekilde 26.03.1999 tarihinde satın aldıkları ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... Mevki 3 ada 66 parsel sayılı kargir ev ve arsa vasfındaki 339 m2’lik taşınmazın, davalı ... adına tapuya tescil edildiğini, aynı tarihte davalı ... ile 1/4 hissenin kendisine satıldığına ve bedelinin davalı ...'e ödendiğine ilişkin harici satış sözleşmesi imzaladıklarını, taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı binanın kendisine verilen batı tarafına faydalı masraflar ve eklenti yaptırdığını, davalı ...'in 07.07.2006 tarihinde taşınmazı davalı ...'ye devrettiğini, bunun üzerine 13.11.2007 tarihinde davalı ... tarafından aleyhine açılan meni müdahale ve ecri misil davası sonunda 31.07.2013 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verildiğini belirterek dava konusu yerin 1/4 değeri ile payına düşen yere yaptırdığı eklentilerin ve faydalı masrafların sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, zamanaşımı itirazında bulunarak, davacı tarafından davalı ... aleyhine 26.11.2007 tarihinde açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda verilen red kararının karar düzeltme talebinin reddi ile 27.05.2010 tarihinde kesinleştiğini, davalı ... tarafından davacı aleyhine açılan meni müdahale davasının yapılan yargılaması sonunda verilen meni müdahale talebinin kabulü ile ecri misil talebinin kısmen kabulüne dair kararın 10.04.2015 tarihinde kesinleştiğini, davacının yaptığını iddia ettiği faydalı masrafların neler olduğu açıkça belirtilmediğini ayrıca davacının yaptırdığını iddia ettiği masraflarda %30 yıpranma payının da meydana geldiğini belirtilerek davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, 11.887,17 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ...'ın temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı ... hakkında verilen kararın temyiz incelemesine gelince,
Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Sıfat, davanın tarafı ile dava konusu hak arasında 'hak ilişkisine dayalı bağ'dır. Taraf ve dava ehliyeti; davanın tarafları ile ilgili olduğu halde, sıfat, dava konusu hakka ilişkindir.
Mahkeme önünde, maddi hukuka dayalı hakkına dair uyuşmazlığın çözümünü ve himayesini isteyen kişi davacı, kendisine karşı hakkın himayesi istenen kişi de davalıdır. Davacı, dava konusu hakkın sahibi, davalı ise hakka uymakla yükümlü olan ve bu hakkı ihlal ettiği düşüncesi ile kendisine karşı hakkın himayesi istenen kişidir. Bir davada, davacı ve davalı sıfatının kime ait olduğu tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Dava dilekçesinde, davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şeklen taraf ise de; hakkın sahibi veya kendisine karşı hakkın himayesi istenmesi gereken kişiler olmadıkları belirlenir ise, davanın sıfat yokluğundan (husumetten) reddi gerekir. Husumetten red kararı usule ilişkin bir karar olmayıp; davada taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını belirleyen esasa ilişkin bir karardır. Husumetten red kararı, davada taraf olarak gösterilenler arasında kesin hüküm teşkil eder.
Uygulamada sıfat yerine genel olarak 'husumet', davacı bakımından 'aktif husumet ehliyeti', davalı bakımından 'pasif husumet ehliyeti' tabirleri kullanılmaktadır.
Husumet dava şartı olup,kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bir husustur.
Dosyanın incelenmesinde; davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak taşınmazın 1/4 değeri ile taşınmaza yaptırdığı eklentiler ve faydalı masrafları talep ettiği, davacı ile davalı ... arasında düzenlenen 26.03.1999 tarihli sözleşmede davalı ...'ın imzasının bulunmadığı, tapu kaydına göre dava konusu taşınmazın davalı ... adına kayıtlı olup davalı ...'ye 07.07.2006 tarihinde satıldığı anlaşılmıştır.
O halde, mahkemece; davalı ... yönünden, sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3- Dava; davacı ile davalı ... arasındaki 26/03/1999 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince davalıya ödenen bedelin iadesi ve taşınmazda yapıldığı ileri sürülen masrafların iadesi istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacı taşınmazın kendisine devredileceği inancı ile yapmış olduğu tüm harcamaların bedelini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep etmektir.
Bu nokta, 02.02.1991 gün, 1990/1 E.-1991/1 K.sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı gibi, iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi dava tarihinden çok önce yapılan ve davacı tarafından kullanılarak yararlanılan giderler nedeniyle, sebepsiz zenginleşme borçlusu davalı ...'in bu giderlerin yapıldığı tarihte ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği kabul edilemez. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade isteminde bulunabilmek için bir tarafın malvarlığının diğer tarafın mal varlığı aleyhine çoğalması gerekir. Davada ise bu azalma ve çoğalmanın dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından diğer davalı ...'ye satıldığı tarihte satış bedelinde oluşturduğu katkı değer fazlalığı kadar olduğunun kabulü gerekir.
Buna göre, davacı taraf sebepsiz zenginleşme hukuki nedenine dayandığına göre, öncelikle, gerçekten sözünü ettiği iyileştirmelerin davacı tarafça yapılıp yapılmadığı tarafların gösterecekleri deliller incelenmek suretiyle belirlenmelidir. Dava konusu iyileştirmelerin davacı tarafından yapıldığı anlaşıldığı takdirde, davalı ...'ın davacının yaptığı bu iyileştirmelerle birlikte taşınmazı diğer davalıya sattığı kabul edilerek yapılan imalatlarla birlikte taşınmazın değeri ile bu imalatlar olmadan taşınmazın değerinin ayrı ayrı, konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor almak sureti ile tespit edilmeli ve ardından aradaki fark bedelin, taşınmazın üçüncü kişiye satıldığı satış bedeline oranı belirlenmelidir. Şayet davacının iddia ettiği imalatların, yapılmış olması hali ile yapılmamış olması olması halinde belirlenen taşınmaz değerleri arasında bir fark bulunmadığının anlaşılması halinde, davalının bu giderlerin yapılması nedeni ile bir sebepsiz zenginleşmesinden söz edilemeyeceği göz önüne alınarak, davacının masraf iadesi talebinin reddine karar verilmelidir.
Bu durumda mahkemece; giderlerin (imalatın) yapıldığı tarih itibariyle değil, taşınmazın 3. kişiye satıldığı ve fiilen teslim edildiği tarihte satış bedelinde oluşturduğu değer fazlalığı itibariyle sebepsiz zenginleşme miktarının belirlenmesi ve bilirkişiden bu doğrultuda rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ...'ın temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı ... yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu her iki taraf için de kapalı olmak üzere, 12.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön