3. Hukuk Dairesi 2016/10548 E. , 2018/2960 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı , ...İl Müdürlüğü tarafından ...'na bağlı ...Hastanesi'ne 2012 yılı Ocak ayında 73.933,90 TL, Nisan ayında 35.131,90 TL ve Ağustos ayında ise 132.271,10 TL elektrik bedelinin tahakkuk ettirildiğini, ilgili aylardaki elektrik faturalarının ödenmesinde gecikme yaşandığını, akabinde davalı tarafından 20.906,52 TL gecikme zammı uygulandığını, olayla ilgili hastane yönetimince tayin edilen muhakkik tarafından gecikme zammının fahiş olduğu, asıl gecikme faiz miktarının 1.273,73 TL olduğu sonucuna varıldığını, tespit edilen 1.273,73 TL' lik gecikme zammının kamu zararına sebebiyet veren hastane personelinden kamu zararının tahsiline ilişkin yönetmelik hükümleri doğrultusunda rızaen tahsil edildiğini,davalı idareye ödenmiş olan 20.906,52 TL gecikme faizinden hastanenin ödemesi gereken asıl gecikme faizi düşüldüğünde geriye kalan 19.632,82 TL' nin iade edilmesi maksadıyla davalı idareyle yazışma yapıldığını ancak sonuç alınamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı tarafından usul ve yasaya aykırı olarak tahakkuk ettirilen gecikme zammının hukuka aykırı olması nedeniyle davanın kabulü halinde ticari işlere uygulanan en yüksek faizin ( reeskont faizi) hesaplanması suretiyle davanın kabulününe karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı,davacının talebinin haksız olduğunu, kurumlarının 2012 yılı Ocak ayı, Nisan ayı ve Ağustos ayına ait elektrik fatura bedellerini zamanında ödemedikleri için ödedikleri tarih itibariyle kurumları tarafından tarafından gecikme zammının hesaplandığını ve buna göre tahsil edildiğini, davacının talebinin hiçbir yasal dayanağının olmadığını, davaya konu faturaların geç ödenmesinden dolayı davacı kurumun personellerinin kusurlu bulunduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile, 333,18 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava;elektrik aboneliğinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
1-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Somut olayda;davacının, 2012 yılı Ocak,Nisan ve Haziran aylarında taraflarına tahakkuk ettirilen faturalara ilişkin olarak fahiş şekilde gecikme zammının söz konusu faturalara yansıtıldığını ,davalı kurumun Elektrik Piyasası Perakende Satış Sözleşmesi uyarınca belirtilen sürelerde elektriğin kesileceğini bildirmediğini ve bu şekilde davalı kurumun zararın artmasına neden olduğunu belirterek eldeyi davayı açtığı,davalı kurumun ise,elektriğin kesileceğine dair 2. bir ihbarname gönderilmesinin tamamen kendi insiyatiflerinde olduğunu savunarak davanın reddi gerektiğini savunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davalı kurumun borcunu ödemeyen müşterinin elektriğini kesip kesmeyeceği ve elektriği kesmek isterse en fazla kaç gün sonra kesebileceğinin davalı kurumun tasarrufuna bırakıldığı,bu şekilde elektrik tedarikçisi olan davalının elektrik borcu olduğu halde sürekli sağlık hizmeti vermekte olan müşterisinin elektriğini kesmemesinin yönetmeliğin verdiği yetki kapsamında olduğu değerlendirmesi yapılarak davacının davalı kurumdan 333,18 TL alacaklı olduğunun bildirildiği görülmektedir.
Ancak,söz konusu bilirkişi raporunun bu hali ile hükme esas alınması doğru değildir. Zira; davacı, elektrik abonesi olup,aboneliği iptal ettirmediği için tüketilen enerji bedelinden davalı ... şirketine karşı sorumludur. Diğer yandan, elektrik tüketim bedeline esas faturalar ödenmemesine rağmen elektriğin kesilmemesi nedeniyle davalı ... de müterafik kusurludur. Bu kusur, tüketilen elektrik bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmediği gibi ana borçtan hukukî sorumluluğunu da kaldırmaz, yalnızca gecikme zammından indirim sağlar. Aksine düşünce davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açar.
Bu itibarla,mahkemece,davacının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak, davalı tarafın elektriği kesmesi gereken tarih belirlenip, bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davalının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği, bunun da ancak davacı için gecikme zammından indirim sağlayacağı, bu indirimin de en fazla yasal faize kadar olacağı nazara alınıp, bu ilkeler doğrultusunda uzman bilirkişi heyetinden Yargıtay denetimine uygun rapor alınıp, hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Somut olayda;eldeki davanın ilk olarak 04.11.2013 tarihinde ... 1.Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açıldığı,mahkemece 10.02.2014 tarih ve 2013/232 Esas 2014/28 Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verildiği,bu kararın temyiz edilmeden 12.02.2015 tarihinde kesinleştiği ve görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği ... 4.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce temyize konu edilen kararın verildiği sabittir.
6100 sayılı HMK'nun 331/2. maddesi 'Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise, talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderleri ödemeye mahkum eder' hükmünü içermektedir.
Mahkemece, yukarıda anılan görevsizlik kararı gereğince de HMK'nun 331/2. maddesi gözetilerek, kendisini bir vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, adı geçen davalılar lehine söz konusu görevsizlik kararı gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına , ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince davacı yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2016/10548 E. , 2018/2960 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 51 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat