3. Hukuk Dairesi 2016/14324 E. , 2018/2929 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/14324 E. , 2018/2929 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı dava dilekçesinde; davalı ile ...'da bulunan davalıya ait tapulu taşınmazın haricen satışı konusunda anlaştıklarını, bu anlaşmaya istinaden davalıya 4.000 ... Doları kapora verdiğini, anlaşmada devir işleminden cayan tarafın 10.000,00 TL tazminat ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalının anlaşmaya uymadığını, taşınmazın satışının gerçekleşmediğini, bunun üzerine bu paranın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe yetki ve borç yönünden haksız itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; ... Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olmadığını, resmi şekle bağlı olarak yapılmayan sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşmede kaporanın iade edilmeyeceğinin yazılı olduğunu, ... İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın haksız olduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin geçersiz olduğu, tarafların sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca verdiklerini geri isteyebilecekleri, bu tür alacağın da aranılacak borç niteliğinde olduğu, davalının ikametgahında icra takibinin yapılması gerektiği, davalının süresinde yetki itirazında bulunduğu gerekçesiyle takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan itirazın iptali talebine ilişkindir.
İİK 67. maddesinde yetkili mahkeme gösterilmemiştir. İcra takibinde yetki kurallarının düzenlendiği 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre “Para veya teminat borcu için takip hususunda HMK'nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur.” Eş söyleyişle yetkili icra dairesi ve mahkeme HMK’nun yetkiye dair genel hükümleri çerçevesinde değerlendirilecektir.
HMK.nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK.'nun 73.(6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı)
Kesin yetki kuralı olmadığı durumlarda mahkemenin yetkili olup olmadığını kendiliğinden araştırma yetkisi bulunmamaktadır. Ancak süresi içinde borçlunun yetki itirazında bulunması durumunda mahkeme yetkili olup olmadığı yönünde öncelikle bir karar vermelidir.
Yapılan ilamsız icra takibinde borçlu, icra dairesinin yetkisi yanında borca veya faize itiraz etmiş ise açılan itirazın iptali davasında mahkeme ilk iş olarak icra dairesinin yetkili olup olmadığı yönünde bir inceleme yaparak bu hususta bir karar vermelidir. Dava açıldıktan sonra davalı cevap dilekçesinde mahkemenin yetkisine itiraz etmiş ise hakim yetki itirazı konusunda tahkikata geçmeden en son ön inceleme duruşmasında bir karar vermelidir.
İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi, davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. HMK 7. maddesine göre ise borçlu birden fazla ise takip, bunlardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde yapılabilir. Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesinde ve mahkemesinde de açılabilir.(HMK 10. mad.) TBK 89. maddesine göre para borçlarına ilişkin ifa yeri alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeridir.
Yetki itirazının incelemesi neticesi mahkeme yetkili olduğuna karar verirse borçlunun icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazının reddine karar verilecektir. Mahkeme yapmış olduğu inceme neticesi takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığına kanaat getirir ise “Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığından davanın reddine” karar verecektir.(06.10.2004 tarih E:2004/19-410 K:2004/471 karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı)
Somut olayda, davacının 27.8.2013 tarihli harici taşınmaz satım sözleşmesine dayanarak sözleşme gereğince ... ili ... Mahallesinde bulunan taşınmaz için kapora adı altında ödediği 4.000 ... Doları ile cayma halinde kararlaştırılan 10.000,00 TL'nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibinde bulunduğu, davalının icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiğini belirterek eldeki iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında yasanın aradığı şekil şartlarına uyularak resmi merciler önünde yapılmış bir satış sözleşmesi olmadığından yapılan taşınmaz satış işlemi TMK. nun 706, BK.nun 213, Tapu Kanununn 26. maddesi hükmüne göre geçersizdir.
Davada dayanılan sözleşme geçersiz olduğu için geçersiz sözleşme gereği, herkes aldığını iade ile mükelleftir. Başka bir anlatımla talep edilen borç TBK 89.maddesi uyarınca götürülecek borçlardandır. Öte yandan HMK 10. maddesi hükmü gereği sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Taraflar arasında geçersiz de olsa yapılan sözleşme ...'da yapılmış olup, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de ... Asliye Hukuk Mahkemesi'dir. Yukarıda açıklandığı üzere somut olayda davacı-alacaklının seçimlik hakkı bulunmakta olup, icra takibi yetkili olan ... İcra Dairesi'nde yapılmıştır. Bu itibarla, Mahkemece uyuşmazlığın esastan incelenip sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK'nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön