3. Hukuk Dairesi 2016/10253 E. , 2018/2357 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/10253 E. , 2018/2357 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 13.03.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı ve davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve taraflardan kimsenin gelmediği anlaşılmakla işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalılar ile 25/01/2002 tarihli gayrimenkul hisse satış ve taahhüt sözleşmesini akdettiğini, sözleşmede belirtildiği üzere 483 ada 3 parsel ve 491 ada 5 nolu parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerine karşılık davalılara toplam 24.000 TL ödediğini, davalıların sözleşme gereğini yerine getirmediklerini ileri sürerek davalılara ödenen 24.000TL'nin denkleştirici adalet ilkesi gereği dava tarihine kadar ulaşılacak alım gücünün saptanarak 30.000 TL belirsiz alacak taleplerinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; davacının alacağının belirli olduğunu, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını ayrıca davanın esastan da reddi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece; somut olayda bedelin 25/01/2002 tarihinde alındığı, iki ve on yıllık zamanaşımı sürelerinin geçtiği, ayrıca somut olayda davacının zararı belirlenebilir olduğundan belirsiz alacak davası açma şartları oluşmadığı, belirsiz alacak davası açmada davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğu ve zamanaşımı dolması nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için varlığı veya yokluğu gerekli olan hallere dava şartları denir. Mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi için gerekli olan şartlardır. Mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz, davayı dava şartı yokluğundan usulden reddetmekle yükümlüdür.
Def'i, davalının borçlu olduğu bir edimi özel bir nedenle yerine getirmekten kaçınmasına imkan veren bir haktır. Davalının def'iyi açıkça ileri sürmesi gerekir. Davalı def'iyi açıkça ileri sürmemişse, hakim taraflardan birinin bildirdiği vakıalardan def'inin varlığını öğrense bile, bunu kendiliğinden gözetemez. Def'i, dava şartı değildir.
Hakim, dava şartlarını kendiliğinden gözetmekle yükümlü olduğu halde, davalı tarafından ileri sürülen def'iyi kendiliğinden gözetemez, bunu davalının ileri sürmesi halinde inceleyebilir.
Bir davada, ilk önce dava şartlarının var olup olmadığı incelenir. Davalı tarafından ileri sürülen def'inin incelenebilmesi için, mahkemenin daha önce bütün dava şartlarının varlığını tespit etmiş olması gerekir.
Mahkeme, açılan belirsiz alacak davasının, kanunun aradığı aradığı şartlara uygun olarak açıldığını tespit etmesi halinde, hukuki yararın varlığını kabul ederek davayı görür; aksi halde dava şartı eksikliğinden davayı usulden reddeder.
Somut olayda mahkemece, hem davanın zamanaşımı nedeniyle hem de belirsiz alacak davası açma şartları oluşmadığından davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de dava şartlarından olan hukuki yararın öncelikle incelenmesi ve bu konuda karar verilmesi, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise artık davalı tarafın def'i olarak ileri sürdüğü hususun inceleme konusu yapılmaması gerekirken, davanın iki sebepten ötürü ayrı ayrı reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-) Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön