3. Hukuk Dairesi 2017/8608 E. , 2018/1051 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/8608 E. , 2018/1051 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulü ile tahliye yönünden karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalının kendilerine ait işyerinde kiracı olarak bulunduğunu, ödenmeyen kira alacaklarının tahsili için davalı hakkında takip başlattıklarını ancak itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı kiracının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek itirazın iptaline ve davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davaya konu taşınmazda 1997 yılından bu yana kiracı olduğunu ancak davacıların bildirdiği aylık kira bedellerini kabul etmediğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacıya bilirkişi tebligat gideri olarak 300,00 TL gider avansı yatırması, yatırmaması halinde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verileceğinin ihtar edilmesine rağmen davacı tarafından gider avansının süresinde yatırılmadığı belirtilerek, itirazın iptali yönünden kesin süreye riayetsizlik nedeniyle davanın reddine, tahliye yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında hüküm tesisine yer olmadığına dair verilen karar Yargıtay 6.H.D.nin 27/03/2013 tarih ve 2013/3483-5505 E/K sayılı ilamı ile, 'Somut olayda mahkemece gider avansının ikmal edilmesi hususunda davacıya kesin süre verilmiş ise de, talep edilen giderin bilirkişi ücreti ve bilirkişi tebligat gideri olduğu, mahkemenin 02/11/2011 tarihli ara kararından anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece depo edilmesi istenen avansın 6100 Sayılı ...nun 324.maddesi gereği delil ikame gideri olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddi doğru değildir. Bu nedenlerle mahkemece HMK 324.maddesi gereğince işlem yapılarak işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, dava şartı noksanlığından davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Ayrıca tahliye talebine ilişkin olarak dava konusuz kaldığından esas hakkında hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiş olup bu durumda mahkemece dava tarihindeki haklılık durumuna göre davacı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceği hususunda bir karar verilmesi gerekirken bu hususta olumlu ya da olumsuz karar verilmemesi doğru değildir.’’ gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; ‘’Tahliye yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında hüküm tesisine yer olmadığına, İtirazın iptali yönünden davanın kısmen kabulü ile, 12.341,73 TL asıl alacak, 1.685,36 TL faiz olmak üzere toplam 14.027.09 TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin kısmın reddine,' karar verilmiş; söz konusu karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan yazılı kira sözleşmesi davacıların murisi ... ile davalı arasında imzalanmış olup, 15.01.2000 başlangıç tarihli ve bir yıl sürelidir. Sözleşmede kira bedeli aylık 50,00 TL olup, her ayın birinci günü ödeneceği ve kira bedelinin enflasyon oranında arttırılacağı kararlaştırılmıştır. Davacılar; sözleşmedeki artış şartına uygun olarak kira bedelinin aylık 2005 yılı için 275,00 TL, 2006 yılı için 300,00 TL, 2007 yılı için 325,00-TL, 2008 yılı için 350,00-TL ve 2009 yılı için 400,00-TL olduğu iddiası ile icra takibi başlatmış ve 01.10.2005 ile 01.03.2009 tarihleri arasındaki kira bedellerinin ödenmediğini belirterek 12.600-TL asıl ve 1.685,36-TL işlemiş faiz alacağının tahsilini istemiştir. Her ne kadar takip talebinde 01.10.2005 tarihli sözlü kira sözleşmesine dayanılmış ise de; yargılama sırasında davacılar tarafından 15.01.2000 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi sunulmuş, davalı ise 22.10.2015 tarihli duruşmada alınan beyanında sözleşmedeki imzayı inkar talebinden vazgeçtiğini belirterek iş bu yazılı sözleşmeye göre hazırlanan 21.02.2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesini istediğini beyan etmiştir.
Davacının alacak iddiası sözleşmedeki artış koşuluna dayalı olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda her yıl için enflasyon oranında (...’in 12 aylık ortalaması) artışla hesaplama yapılmış, mahkemece bu hesaplama şekline göre karar verilmiştir. Oysa ki sözleşmede kararlaştırılan artış koşulu belirli ve muayyen olmadığından (hangi kurumun açıklayacağı oranların baz alınacağı, ... oranında mı ... oranında mı artırılacağı, aynı aya karşılık gelen artış oranının mı, yıllık ortalamanın mı alınacağı) geçerli değildir. Bu durumda aylık kira bedeli ihtilaflı olduğuna göre davacı aylık kira bedelini ispat etmekle yükümlüdür. Ne var ki, aylık kira bedelini ispata yönelik dosyaya sunulmuş başkaca delil bulunmamaktadır. Bu nedenle Mahkemece sözleşmede yazılı miktar üzerinden düzenlenen 21.02.2014 havale tarihli bilirkişi raporu dikkate alınmak suretiyle değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön