3. Hukuk Dairesi 2017/5231 E. , 2018/428 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... ilçesi, ... köyü 324, 325 ve 326 parsel sayılı 32.400 m2 miktarındaki tarla vasfındaki taşınmazları davalı ...'den kiraladığını , 01.12.2009 tarihli kira sözleşmesine göre uzun yıllardan beri kiracısı olduğunu , ekip biçtiği taşınmazı yeniden 01.12.2014 yılına kadar 5 yıllığına kiraladığını , kira bedeli olan 24.000,00.-TL'sini nakden ve peşin olarak ödediğini, tarlayı kiraladıktan sonra buğday mahsulü ektiğini, ancak davalının taşınmazı 3.bir şahsa satış yaptığını haricen öğrendiğini ,kira süresi henüz dolmadan kendisinden taşınmazları tahliye etmesinin istenildiğini, bu nedenle mağdur durumda olduğunu, davalının haksız yere zenginleştiğini, bu nedenlerle 24.000.-TL'sinin olay tarihinden itibaren banka reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak verilmesine, ayrıca tarlalardan kira süresi içinde elde edeceği ürün bedelleri için 2010 yılı için 500.-TL buğday, 500.-TL mısır, 2011 yılı için 500.-TL buğday, 500.-TL mısır, 2012 yılı için 500.-TL buğday, 500.-TL mısır, 2013 yılı için 500.-TL buğday 500.-TL mısır, 2014 yılı için 500.-TL buğday, 500.-TL mısır olmak üzere toplam: 2500.-TL buğday, 2500.-TL mısır olmak üzere toplam 5000,00.-TL mahrum kalınan karın zararın doğduğu tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak verilmesine, fazlaya ilişkin dava haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ; davanın alacak davası olduğunu , kendisinin dava dilekçesinde belirtildiği gibi ...'de ikamet ettiğini, bu nedenle ... mahkemelerinin yetkili olmadığını, ... mahkemelerinin yetkili olduğunu, davayı kabul etmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yetkisizlik kararı verildiği, verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 13. H.D. 28/03/2011 tarih, 2010/19326 E 2011/4635 K sayılı kararı ile verilen kararın onandığı, davacı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulduğu, Yargıtay 13. H.D.10/11/2011 tarih 2011/12467-16256 E.K sayılı ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği , kararın 10/11/2011 tarihinde kesinleştiği, dosyanın ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davanın, kira sözleşmesinden kaynaklanan aktin feshi (tahliye), alacak ve tazminat davası olduğu, davacının kiralayan, davalının kiraya veren olduğu , bu tür davalara bakmakla HUMK 8 ve HMK 4. mad. gereği Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş , hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir .
Anılan karar Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2013/11513 Esas – 2014/3735 Karar sayılı ve 26/03/2014 tarihli kararı ile ; ' .... Davacı, sadece kira alacağının tahsiline yönelik talepte bulunduğundan mahkemenin görevi yönünden davada HUMK.nun 8/2 maddesinin uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemenin görevi HUMK'un 8/I maddesi gereğince müddeabihin değerine göre belirlenmelidir. Talep edilen alacak miktarı 24.000,00 TL peşin ödenen kira bedelinin iadesi ve 5000 TL mahrum kalınan kar olup, dava tarihi itibariyle HUMK.'un 8/I ve Ek-4 maddesi gereğince dava değeri 7.230,00 TL'ye kadar olan uyuşmazlıklarda Sulh hukuk mahkemesi görevlidir. Bu nedenle dava değerine göre davayı görmekte Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu halde, yazılı şekilde mahkemenin görevsizlik kararı vermesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır .... ' gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuş ve ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/86-125 E.-K sayılı yetkisizlik kararına ilişkin Yargıtay 13.HD’nin 28/03/2011 tarihli olan Onama Kararının, davacı vekiline 16/05/2011 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin onama kararını tebliğ aldığı, 10 günlük yasal süresi içerisinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine ilişkin talebi olmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak farklı bir karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı vekilinin süresi içinde ... Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak dava dosyasının yetkili ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep ettiği, yargılama sonucu mahkemece ... Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verildiği, verilen bu kararın uyuşmazlığı çözmede Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile Yargıtay 6.Hukuk Dairesi tarafından bozulduğu, bozmaya uyan mahkemenin esastan bir karar vermesi gerekirken davanın açılmamış sayılmasına karar verdiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde; mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla davacı yararına usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmak sureti ile, bozma ilam gereği yerine getirilecek şekilde hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2017/5231 E. , 2018/428 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat