3. Hukuk Dairesi 2018/4238 E. , 2018/11869 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki sebebsiz zenginleşmeden doğan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının Sağlık Bakanlığına bağlı kuruluşda diş hekimi olarak görev yaptığını, uzman hekim kadro unvanı bulunmamasına rağmen hataen uzman kadrosundan döner sermaye ek ödemesi yapıldığını ileri sürerek, fazladan ödenen 20.371,18 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; alacağın zamanaşımına uğradığını, kendisine de fazladan herhangi bir ödemenin yapılmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının 60 günlük süreden sonra dava açtığı gerekçe gösterilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine, Dairemizin 26.11.2013 tarihli 2013/17712 Esas- 2013/16672 Karar sayılı ilamıyla, karar araştırmaya yönelik olarak bozulmuş; davalının karar düzeltme istemi üzerine de, Dairemizin 02.04.2014 tarihli ve 2014/3107 Esas- 2014/5333 Karar sayılı ilamıyla, 'yetkili makamının olur verdiği tarihin araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi' gerekçesiyle bozulmuş; Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra bu kez, 'davacı idarenin hatalı ödemeyi 20.03.2007 tarihinde öğrenmiş olmasına rağmen eldeki davayı 30.03.2012 tarihinde açtığı' gerekçesiyle davanın yine zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş; davacının temyizi üzerine Dairemizin bu kez 10.11.2016 tarihli 2016/3877 Esas, 2016/12726 Karar sayılı ilamıyla, 'davalının 09.04.2007 ve 27.06.2007 tarihli dilekçeleriyle davacı idareye borcunu aylık taksitlerle 48 ayda ödeyeceğini taahhüt ettiği, bu taahhütlerin zamanaşımını kestiği' gerekçesiyle mahkeme kararı yeniden bozulmuş; mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra bu kez yine, 'davacının alacağın varlığını 27.06.2007 tarihinde öğrenmiş olmasına rağmen davanın açıldığı tarihe kadar davalının kendisine herhangi bir ödemede bulunmadığı, zamanaşımını kesen herhangi bir olguya da rastlanılmadığı' gerekçe gösterilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Her ne kadar mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş ise de; bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.)
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla , kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. ( Hukuk Genel Kurulu'nun 20.12.2013 gün E: 2013/23-131, K: 2013/1681 sayılı ilam)
Somut uyuşmazlıkta; Dairemizin 10.11.2016 tarihli bozma kararında açıkça belirtildiği gibi davalı, davacı kuruma verdiği 09.04.2007 ve 27.06.2007 tarihli dilekçeleriyle borcu ödemeyi kabul etmekle BK 'nun 154/1. maddesi anlamında zamanaşımı kesilmiştir. Davalının bu ödeme taahhüdünden sonra da, idare mahkemesinde açtığı eldeki davaya da konu edilen alacaktan dolayı idari işlemin iptaline ilişkin dava aleyhine sonuçlanmış, Danıştay incelemesinden de geçmek sûretiyle 28.04.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava, 30.03.2012 tarihinde açıldığına göre zamanaşımının dolduğundan söz edilemez. Hal böyle olunca mahkemece işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması usûl ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2018/4238 E. , 2018/11869 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 39 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 62 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat