3. Hukuk Dairesi 2018/1295 E. , 2018/10978 K.
'İçtihat Metni'
Davacı ... ile davalı ... aralarındaki tapu iptali tescil ve alacak davasına dair ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29/09/2016 günlü ve 2015/834 E. - 2016/557 K. sayılı hükmün Bozulması hakkında dairece verilen 14.09.2017 günlü ve 2017/903 E. - 2017/11945 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının malik olduğu taşınmazın 2060 m2’sini 04.05.2002 tarihli harici sözleşme ile satın aldığını, aldığı tarihten bu yana taşınmaz üzerinde kendisine ayrılan 2060 m2 üzerinde yaklaşık 9 yıldır iyi niyetli zilyet olduğunu, davalıdan taşınmazın tapusunun istenmesine rağmen verilmediğini ileri sürerek; taşınmazın 2060 m2 sinin tapusunun iptali ile müvekkilinin adına tescilini, tapunun iptal ve tesciline karar verilmediği takdirde tapunun dava tarihindeki kaim değeri, arsa üzerine yapılan yapıların bahçe ve ağaçların keşif sonrası değerinin tespiti ile bu tespit ile belirlenen bedel oranında şuyulandırmak suretiyle müvekkilinin adına pay tahsisini, aksi halde söz konusu taşınmazın dava tarihindeki kaim değerinin taşınmaz üzerine yapılan zaruri ve faydalı giderlerin en yüksek faizle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı duruşmadaki ve dilekçelerindeki beyanları ile; davacının tapu talebi olmadığını, herhangi bir satış belgesi bulunmadığını, meyve bahçesi olarak verilen bu yerde kulübe yapılıp dinlenme müsaadesi verildiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında yapılan sözleşmenin resmi senet ile yapılmadığı bu nedenle tapu iptal teciline ilişkin karar verilmeyeceği ancak davacının yapılan harici satış sözleşmesi gereğince taşınmazın bedeli ile taşınmaz üzerinde yapılan müştemilatların bedeline hak kazanacağı gerekçesiyle davanın kabulüne ve 80.142,50TL'nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 01.07.2015 gün ve 2015/6035 E.- 2015/12116 K. Sayılı ilamı ile '1-...hükme esas alınan bilirkişi raporunda yalnızca altın, USD, TEFE, memur maaşı ve işçi asgari ücreti esas alınmış ise de faizin hesaplamaya dahil edilmemiş olmasının doğru olmadığı, 2-... taşınmazın, halen davacının kullanımında olduğu, bu nedenle davacının yaptığı binanın, yetiştirdiği ağaçların ve su deposunun bedelini (diğer bir değişle davaya konu taşınmazda yaptığı masrafları) istemekte hukuki yararı olmadığı, 3-... davacının, satın aldığı taşınmazı iade etmeden, ödediği satış bedeli için faiz de talep edeceği, bu yönüyle hükmedilen alacağa satış tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu' gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile; 26.603,60 TL satış bedelinin taraflar arasında yapılan zilyetliğin teslimine ilişkin protokol tarihi olan 06/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafça talep edilen bina bedeli, ağaç bedeli, su deposuna ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş; hükmün bu kez davacı tarafça temyizi üzerine, Dairemizin 14.09.2017 gün ve 2017/903 E. 2017/11945 K. Sayılı ilamı ile '...davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, mahkemece, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozmadan sonra alınan bilirkişi raporundaki hesaplamada yine ‘faiz’ değerinin dikkate alınmadığı, buna göre dosyanın tekrar bilirkişiye tevdi edilerek ekonomik etkenlerden ‘faiz’ ekonomik etkeninin de hesaplamaya esas alındığında yeni bir bilirkişi raporu alınması gerektiği' gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, verilen bozma ilamına karşı bu defa davacı tarafça süresi içinde kararın düzeltilmesi istenmiştir.
Eldeki davada, mahkemenin ilk hükmünden sonra taraflar arasında, dava konusu harici taşınmaz sözleşmesi ile ilgili olarak 06.05.2014 tarihli bir protokol (sulh protokolü) düzenlendiği ve iş bu protokolün Dairemizin ilk bozma ilamından sonra dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf, aşamalardaki beyanında uyuşmazlığın çözümünde protokol hükümlerinin uygulanmasını talep etmiş ve yine protokol hükümleri kapsamında dava konusu taşınmazın zilyetliğini davalıya teslim ettiğini belirtmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ek protokol hükümleri geçerli olup tarafları bağlar. O halde mahkemece, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan (imzası inkar edilmeyen) protokol hükümleri değerlendirilmek ve bu kapsamda davacının dava konusu taşınmazın zilyetliğini davalıya devredip devretmediği araştırılmak suretiyle, protokol kapsamında inceleme yapılarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olmasının bozmayı gerektirdiği, ne var ki Dairemizin 14.09.2017 tarihli ikinci bozma ilamında bu hususun inceleme dışında bırakılmış olduğu bu defaki incelemeden anlaşılmakla, davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Mahkeme kararının 14.09.2017 tarihli bozma gerekçesi yanında yukarıda açıklanan bu gerekçelerle de bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Mahkeme kararının ilk bozma gerekçeleri yanında yukarıda açıklanan bu gerekçe eklenerek de bozulması gerekmekte olup, bu yöne ilişen karar düzeltme talebinin kabulü ile Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 14.09.2017 gün ve 2017/903 E. 2017/11945 K. Sayılı bozma ilamına ilave olarak mahkeme kararının yukarıdaki bentte açıklanan gerekçe ile de BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 05.11.2018 günü oyçokluğu ile karar verildi.
Karşı Oy
Karar düzeltme talebi üzerine; yargılama dışında yapılan protokol hükümlerinin geçerli olduğundan bahisle, protokol hükümlerinin incelenip, değerlendirilip tartışılması gerektiğine işaret edilerek, ek ilave bozma yapılmış ise de; sözü edilen protokol incelendiğinde borcu sürdüren bir belge olarak kabulünün bulunmadığı, yeniden ayrı bir yargılama konusu teşkil ettiği anlaşıldığından; sayın çoğunluğun ek ilave bozma düşüncesine katılınamamıştır. Bu nedenle karar düzeltme isteminin reddi gerektiği görüşündeyim.
3. Hukuk Dairesi 2018/1295 E. , 2018/10978 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 35 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 43 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat