3. Hukuk Dairesi 2016/19598 E. , 2018/10391 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 23.10.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalılar vekili Av.... geldi. Karşı taraf davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı,davacı ile davalı ...'ın 2012 yılında evlendiklerini, 09.06.2014 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıklarını, süreç içerisinde davalıdan kaynaklı kötü muameleye maruz kalan davacının en son eşinin kendisini dövmeye kalkışması üzerine ve bizzat davalı eşinin, davacının ailesini telefonla arayarak 'gelin kızınızı alın' demesi üzerine davacının bir kısım aile efradının eve gelerek apar topar davacıyı almak zorunda kaldıklarını, düğün esnasında takılan ziynetlerin ve nakit paranın davalıların birlikte ikamet ettikleri evde kaldığını ileri sürerek ziynet eşyalarının aynen, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde infaz tarihindeki rayiç değerinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını,düğünde takılan altınların davacının belirttiği adet ve miktarda olmadığını, ziynet eşyalarının ayrılık tarihine kadar davacı tarafından muhafaza edilmiş olduğunu,evden ayrılırken altınları çantasında götürdüğünü savunarak davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece; davacı tarafın iddialarının bir kısmını ispat ettiği, davalı ...'nin ziynetler ile bir alakasının bulunmadığı, davalılar ... ve ...'ın anne-oğul olup evlilik içerisinde davacıya ait ziynet eşyalarını davacıdan alıp, ona iade etmeyen kişiler olduğunun belirlendiği, 9 ay süren evlilik süresince ... yöresinde geçerli olan örf ve adetlerin tarafların evliliğinde de uygulandığı, özel günler, düğünler, gezmeler ve oturmalarda gelin-kaynananın birlikte katıldığı durumlarda kayınvalide de muhafaza edilen ziynet eşyalarının takması için geline verildiği, tekrar eve dönüşte bu ziynetler alınıp, muhafaza edilmeye devam edildiği, taraflar arasında da bu şekilde evlilik boyunca muhafaza edilen ziynet eşyalarından en son takması için verilen ziynetlerin, tarafların ayrılışı sırasında kayın valide ... tarafından alındığının belirlendiği, davalı tarafın ziynet eşyalarının davacı yada ailesi tarafından saklandığını ispat edemediği, davalı ...'ın gemide çalışıyor olması ve eşi ile birlikte çok az kalması, müşterek hanede çok zaman geçirmemesi, evliliğin çoğunun diğer davalılar ... ve ... ile gelinleri olan davacının birlikte oturması, davacının öğrenci olması ve ... ilinde öğrenim hayatına devam ediyor olması gibi unsurlar göz önüne alındığında altınların davacının üzerinde olması ve onun tarafından muhafaza edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının altınların kayınvalide tarafından muhafaza edildiği yönündeki iddiasının hayatın olağan akışına uygun bulunduğu, davacı tanıklarının beyanları ile açık bir şekilde davacının üzerinde hiç bir altın olmaksızın baba evine döndüğünün anlaşıldığı gerekçesi ile davalılardan ... aleyhine açılan davanın reddine, davalılar ... ve ...aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir.Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.Somut uyuşmazlıkta; davacı dava dilekçesinde, uğradığı maddi ve manevi şiddet sebebiyle evi terk etmek zorunda bırakıldığını, şahsi bayan çantasının davalılar tarafından aranarak çantada bulunan cep telefonunun dahi davalılar tarafından alındığını, davacıya düğünde takılan ziynetlerin ve paraların davalıların birlikte ikamet ettikleri evde kadığını ileri sürmüş, 21.03.2016 tarihli celsedeki beyanlarında, evlilik boyunca ziynet eşyalarını üzerinde bulundurmadığını, ziynet eşyalarının kayınvalidesinde durduğunu, bir düğün olduğu ya da özel bir davet olduğu zaman takacaklarını kayınvalidesinden isteyip aldığını sonrasında tekrar iade ettiğini, en son köyde bir düğüne katıldığını, bir kaç bilezik taktığını, düğünden gelince bunları çantasına koyduğunu, en son evden ayrılırken kayınvalidesinin çantadan bu altınları aldığını iddia etmiştir.Bu bağlamda, kadının, dava konusu ziynetlerin varlığını ve evlilik birliği içinde elinden zorla alındığını ispat etmesi gerekir.Davacı iddiasını ispat etmek için tanık dinletmiştir. Davacının tanık listesinde isimlerini bildirdiği tanıkların; boşanma dosyası ve eldeki dosyada alınan beyanlarında ziynetlerin davacıdan alındığı ve iade edilmediğine dair görgüye dayalı bilgileri olmadığı anlaşılmaktadır.Görüldüğü üzere; davacı, tanık beyanları, boşanma ve eldeki dosyadaki diğer delillerle ziynetlerin elinden alındığını, evden ayrılırken ziynetleri yanında götürmediğini, ispat edememiştir. Davacı vekili, yemin deliline dayanmayacaklarını belirtmiştir.Hal böyle olunca mahkemece; ziynetlerin davacı kadının elinden alındığının ispatlanamadığı, ayrıca davacının evden ailesi ve yakınları ile birlikte bir kısım kişisel eşyalarını alarak ayrıldığı hususu birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken somut olaya uymayan yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2016/19598 E. , 2018/10391 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat