3. Hukuk Dairesi 2016/21521 E. , 2018/9445 K.
'İçtihat Metni'
.........
Taraflar arasındaki alacak ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde kısmen kabulüne tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı tarafından 15.07.2009 tarihinde kaçak-usulsüz elektrik kullanıldığı gerekçesiyle tespit tutanağı tutulduğunu, 24.289,00 TL kaçak elektrik tahakkuku içeren ceza kesildiğini, cezayı ödenmek zorunda kaldığını, hakkında elektrik hırsızlığı suçundan dava açıldığını ve ceza mahkemesi tarafından beraatine karar verildiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacıdan tahsil edilen ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı 24.289,00 TL tutarın ve ayrıca 1.000,00 TL manevi tazminatın 07.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir
Davalı, talebin zamanaşımı uğradığını, beraat kararının henüz kesinleşmediğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile 22.974,24 TL alacağın ödeme tarihi olan 07.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat koşulları oluşmadığından talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, kaçak tespit tutanağından kaynaklı alacak talebine ilişkidir.
1-Dava konusu kaçak elektrik tespit tutanağı tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesinde ;
''Gerçek veya tüzel kişilerin;
a) Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi,
b) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir.'' hükmü yer almaktadır.
-2-
Kaçak tespit tutanaklarının düzenlendiği tarihte yürürlükte olan .......Yönetmeliği’nin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere......... Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında 622 sayılı karar alınmıştır. İş bu Kararın 1/C maddesinde kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen tüketiciye yapılacak kaçak tahakkukunda esas alınacak tüketim miktarının nasıl hesaplanacağı belirlenmiştir. Buna göre;
''1) Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13 üncü maddesinin (a) bendi çerçevesindeki tespitlerde;
a) Tüm müşteriler için öncelikle ihtilafsız dönemlerdeki tüketimi doğru olarak kaydetmiş olan sayaç değerine göre, (Kaçak kullanım tespitinin yapıldığı tarihten geriye dönük olarak yapılan incelemeler sonucunda, tüketim değerlerinin düşmeye başladığı tarih tespit edilebiliyorsa, bu tarihten önceki dönem ihtilafsız dönem olarak kabul edilir.)
b) Doğru tespit edilmiş tüketim değeri yoksa;
2) Müstakil trafolularda (müşteri veya müşteri olmayan) ölçü noktasına bakılmaksızın, besleme transformatör veya transformatörlerinin toplam kurulu gücünün kullanma faktörü olarak alınan 0.60 ile çarpımı sonucu bulunan değer bağlantı gücü olarak kabul edilir ve ortalama aylık çalışma saatine göre, hesaplanır.''
Somut olayda, 18.04.2009 tarihinde davalı elektrik şirketi tarafından davacının kullandığı sayacın 1/3 eksik kaydettiğinin tespit edilmesi üzerine sayacın mühürlenerek muayenesi için laboratuvara gönderildiği, 09.07.2009 tarihli sayaç muayene raporunda, sayaç üzerindeki mühürlerle oynandığı, müdahaleye açık olduğunun belirlendiği, 15.07.2009 tarihin de ise sayaç muayene raporu esas alınarak kaçak tespit tutanağı düzenlendiği ve davacı hakkında kaçak tahakkuku yapıldığı görülmektedir.
Kaçak elektrik tespit tutanakları, düzenlendiği tarih itibariyle maddi olgulara ilişkin tespitleri içermekte olup, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelerdendir. Davacı taraf tutanağın aksini ispat edememiştir.
2- Ceza Mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde, 'Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.' denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir. Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Davacı hakkında ...........kaçak kullanım dönemindeki kullanım değerleri ile kaçak sonrası kontrol altına alınan dönemden çok farklı olmadığı gerekçesiyle........maddesi gereğince
..........
eylemin sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeni ile beraat kararı verilmiş, Yargıtay 8.Ceza Dairesi'nin 29.09.2014 tarihli ilamı ile, kanun değişikliği dikkate alınarak eylemin karşılıksız yararlanma suçu kapsamında kaldığından kararın sanık hakkın ceza verilmesine yer olmadığı şeklinde düzeltilerek onanmıştır.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK'nın 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişi raporunda, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile sayaca müdahale olmadığının kabul edilerek sayacın arıza sebebi ile 1/3 eksik kaydettiği, Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 20.maddesi gereğince hesaplamaların yapılarak davacının alacağının 22.974, 24 TL olduğu görüşünün bildirildiği, mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacının kaçak elektrik kullandığı aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan tespit tutanağı ile belirlendiği ancak bilirkişi raporunda kaçak elektrik kullanım hesabı yönünden mevzuata uygun teknik inceleme yapılmadığı, raporun taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı gibi Elektrik Tarifeleri ve Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine de uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, dosyanın konusunda uzman bilirkişi heyetine verilerek Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. ve 15. maddeleri ve yönetmeliğinin atıf yaptığı ........tarafından yayımlanan 'Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Başlıklı 29.12.2005 tarih ve 622 sayılı kararın 1-A, 1-B ve 1- C maddeleri uyarınca değerlendirme yapılarak kaçak kullanımın olup olmadığı var ise kaçak elektrik bedelinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi amacıyla rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davacının kaçak elektrik nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK' nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK' un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...........
3. Hukuk Dairesi 2016/21521 E. , 2018/9445 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 111 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat