3. Hukuk Dairesi 2016/21839 E. , 2018/8852 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/21839 E. , 2018/8852 K.


'İçtihat Metni'

..........


Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; 7 yaşındaki çocuğunun 11/05/2005 tarihinde ........ ait elektrik trafosuna bağlı elektrik kablosunun kopması sonucunda ağır şekilde yararlandığını ve halen tedavi görmekte olduğunu beyan ederek uğradığı zararlardan dolayı 3.000,00 TL manevi tazminat ile 7.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 17/10/2014 havale tarihli dilekçesiyle; talebini toplam 22.648,60 TL’ye çıkartmıştır.
Davalı; davanın öncelikle görev yönünden ayrıca da talep esastan haksız olduğundan esastan reddini dilemiş; 20/01/2014 tarihinde ihbar dilekçesi ile davayı ......Temsilciliğine ihbar etmiştir.
İhbar olunan ........i ise; 24/07/2006 tarihinde imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile davanın sorumluğu ...... bırakıldığından davaya katılmasının kabulünü talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile; 19.648,60 TL maddi tazminatın 7.000,00 TL sini dava, bakiyesinin ıslah tarihi olan 17/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK'nun 114/1-d maddesi gereğince (çekişmeli yargı işlerinde) taraf teşkili dava şartı olduğundan, HMK'nun 115. maddesinin 1. 2. ve 3. fıkrasında açıklanan dava şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekir.

........

Bunun yanında, HMK'nın 124. maddesinde, bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğu ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir.
Somut olayda dava açıldıktan sonra ........ arasında 24.07.2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesi imzalanması üzerine davalı ......’ın durumu açıklayarak davanın ........’a ihbarını istediği, davanın ......’a ihbar edildiği ve ..........’ın davaya katılmalarının kabulü, .........’ın ise taraf değişikliği talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf, davalı tarafın taraf değişikliği talebini kabul ettiğini bildirmiş; mahkemece de davalı ....... vekilinin taraf değişikliği talebinin kabulü ile ........ davalı olarak dava ve duruşmalara kabulü ve davalı ...'a duruşma günün bildirilmesine karar verilmiştir. Ancak dosyada masraf olmadığından davalıya tebligat çıkarılmadığı, daha sonraki duruşmalara da davalının katılmadığı ve mahkemece davalının yokluğunda karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında taraf teşkilinin sağlanması ve davalının savunma hakkını kullanması kamu düzeni ile ilgili olmakla mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanununda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir.
Taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (HGK.23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar)
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlığı adı altındaki 27.maddesinde ise; “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
HMK’nın 27.maddesinde düzenlenen “Hukuki dinlenilme hakkı” iddia ve savunmada bulunma hakkından daha geniş olarak ve Anayasanın 36.maddesine uygun bir düzenlemedir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.'nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
.........
Somut olayda; mahkemece usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece; dava dilekçesi ve tensip tutanağının davalıya usulüne uygun tebliği yapılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra, işin esası ile ilgili inceleme ve araştırma yapılarak, oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, davalıya savunma hakkı ve duruşmalara katılma imkanı tanınmadan, 6100 sayılı HMK’nın 27.maddesine aykırı olarak, hukuki dinlenilme hakkının kullanılmasına imkan verilmeden, yazışlı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/09/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



.......



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön