3. Hukuk Dairesi 2017/13239 E. , 2018/7572 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/13239 E. , 2018/7572 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki asıl dosyada menfi tespit - istirdat, birleşen dosyalarda tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, birleşen davaların kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; ... Defterdarlığı ile imzaladığı 15.12.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile ... Hastanesinin bahçesinde bulunan 80 m2’lik kısmı kantin ve kafeterya olarak 2886 Sayılı Kanun gereğince yapılan ihale sonucu kiraladığını, ihale öncesi ... Belediyesinin onayının alınmasına rağmen, başvuruları sonucu ... Belediyesinin hastane içinde ticari faaliyet gösterilemeyeceğinden bahisle ruhsat vermediği ve taşınmazın mühürlendiğini, kira sözleşmesinin baştan beri geçersiz olduğundan sözleşme nedeniyle borcu olmadığının tespiti ile yatırılan 25.000 TL teminatın ve fazla ödenen kira bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davacının kusuru nedeniyle Belediyece ruhsat verilmediğini, belirterek davanın reddini istemiş, birleşen dosyalarda ise; Maliye Hazinesi tarafından sözleşmenin feshedildiği 21.06.2010 tarihine kadar olan kira bedeli ile taşınmazın tahliye edildiği 29.09.2010 tarihine kadar olan dönem için tazminat ve haksız olarak sözleşmenin feshine neden olunduğundan bir yıllık kira bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen karar, Yargıtay 6.H.D.nin 13/05/2014 tarih ve 2013/14782E-2014/6180K sayılı ilamı ile, '1- Asıl dava yönünden davacının tüm, davalı Hazinenin ise sair temyiz itirazları reddedilerek, davalı Hazinenin halen kira alacağı olduğu ve taşınmazın 29.09.2010 tarihinde tahliye edildiği göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. 2-Birleşen davaların davacısının temyiz itirazları yönünden sair temyiz itirazları reddedilerek, 29.07.2010 tarihine kadar olan kira bedellerine hükmedilmesi ve 29.09.2010 tarihine kadar olan alacağın sözleşmenin 17. maddesi hükmü gereğince davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.’’ gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl davanın reddi ile birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş; söz konusu karar taraflarca temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve kararın bozmaya uygun olmasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davalı ...’nin birleşen ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/431-442 E-K sayılı dosyasında verilen hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK' nun 176. Maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir' olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun'un müteakip 177.maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilme ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; 'ıslah' ın; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtay'ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, 06.05.2016 gün ve 2005/1 Esas 2006/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de; 'bozma kararı sonrası ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 gün ve 04.02.1948 gün ve 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediğine” karar verilmiştir.
Somut olayda; bozma sonrası yapılan yargılama sırasında kiraya veren Hazine vekili 27.04.2016 tarihli dilekçesi ile talebini arttırdığını bildirerek davasını ıslah etmiş, mahkemece davacının ıslah talebi doğrultusunda hüküm kurulmuştur.
O halde mahkemece, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususu göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu bozmadan sonra yapılan ıslaha göre hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bu husustaki diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön