3. Hukuk Dairesi 2017/8280 E. , 2018/6898 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; taraflar arasında elektronik ortamda kira sözleşmesinin kurulduğunu, davalıya sözleşmeye konu malzemelerin kiralandığını, sözleşme sonunda malzmelerin teslim edildiğini ancak malzemelerin eksik olduğunu, hasarlı olduğunu ileri sürerek, ıslah ile 100.857 TL nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; malzemeleri eksiksiz teslim ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nun sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4.maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu'na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı HMUK'dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir. Dava, kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacının kira ilişkisinden kaynaklanan talebininin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi görevi 6100 Sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında Sulh Hukuk Mahkemesi’ne aittir. Bu nedenle mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın esasının incelenmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.06.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Dava kira sözleşmesinden kaynaklı tazminat talebine ilişkindir.
6102 Sayılı TTK'nın 4.maddesinde Ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1. fıkrasında 'her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda...' sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 12.maddesinde 'Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir', yine aynı kanunun 16/1 maddesinde ise “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” hükmünü içermektedir.
Bu düzenlemeye göre davanın tarafları ticari şirket olmakla TTK uygulamasında tacir sayılırlar.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, '6102 sayılı Kanun'un 5.maddesinin başlığı' 2. Ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler' şeklinde, 1.fıkrasında yer alan 'davalara' ibaresi ise 'davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine' şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır' şeklinde düzenlenmiştir.
Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-a maddesine göre ise 'Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda' Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu şeklinde düzenleme mevcuttur.
Ticari davalarda Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin 6102 Sayılı TTK ‘nun 5. Maddesinde yapılan değişiklik 6100 sayılı HMK ‘nun yürürlüğe girmesi sonrasında 26.06.2012 Tarihinde 6335 sayılı kanunla yapılmıştır.
Mer’i mevzuatta aynı konuyu düzenleyen birden fazla kanun olduğunda uygulanacak olan kanunun belirlenmesi “özel kanun-genel kanun “ kriterine göre “özel kanun” olacağı, “önceki kanun – sonraki kanun “ kriterleri bakımından değerlendirme yapıldığında ise “sonraki Kanun” olacağı genel hukuk ilkelerindendir.
Buna göre değerlendirme yapıldığında ; 6100 sayılı HMK 12.01.2012 Tarihinde kabul edilmiş 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği halde 6102 sayılı TTK 13.01.2011 tarihinde kabul edilmiş, 01.07.2012 Tarihinde yürürlüğe girdiğinden 6102 sayılı TTK, 6100 sayılı HMK ‘na göre daha sonraki bir düzenlemedir.
Ayrıca 6100 sayılı HMK hukuk davalarındaki yargılama usulünü düzenlemesi bakımından genel bir kanun iken 6102 sayılı TTK da ki Ticari davalara ilişkin görev düzenlemesi ise yargılama usulüne ilişkin özel bir “görev” düzenlemesidir.
Her iki kriter bakımından değerlendirme yapıldığında ise taraflar TTK m.16/2 uyarınca tacir olduğunda taraflar arasındaki “kira sözleşmelerinden” doğan davalarda “ticari dava” niteliğinde olacağından bu davalarda da görevli mahkeme TTK m.5 uyarınca dava açılan yerde varsa müstakil Asliye Ticaret Mahkemeleri yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye ticaret Mahkemesi Sıfatıyla ) dir.
Somut olaydaki davaya konu olan uyuşmazlık tacirler arası kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlıkta her iki tarafın tacir olması ve ihtilafın aralarındaki kira sözleşmesinden kaynaklanması karşısında açılan bu dava “ticari dava “ niteliğindedir.
Bu uyuşmazlık ticari dava niteliğinde olduğundan görevli mahkemenin tayini ticari nitelikte olmayan kira ilişkisinden doğan ihtilaflarda Sulh Hukuk Mahkemelerini görevli kılan 6100 Sayılı HMK'nun 4. Maddesindeki görev düzenlemesi değil , 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. Maddesinde 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrasındaki Asliye Ticaret Mahkemesini görevli kılan düzenlemeye göre belirlenmesi gerekecektir. Buna göre de temyiz incelemesine konu olan ticari davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde de açılıp görülmesi ve sonuçlandırılması görev kurallarına aykırılık teşkil etmeyecektir.
Bu nedenle temyiz incelemesine konu olan mahkeme kararının “davaya bakmakta Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle “ görevden bozulmayıp esastan incelemesinin yapılması gerekir.
Açıklanan nedenlerden dolayı bu davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi hukuka uygun olduğundan sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım. 21/06/2018
3. Hukuk Dairesi 2017/8280 E. , 2018/6898 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 69 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat