3. Hukuk Dairesi 2016/18282 E. , 2018/6511 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2016/18282 E. , 2018/6511 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki ziynet eşyalarının iadesi, olmadığı takdirde bedelinin verilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ... ile boşandıklarını, nişan ve evlilik merasimi sırasında hediye edilen ziynetlerin büyük bir kısmının düğün hazırlığı için davalıların yaptıkları masrafların ödenmesi, davalının ve ailesinin yatırım için istemeleri ve bir kısmının da davalı ile birlikte bozdurularak çeşitli ihtiyaçlar için harcandığını, kalan ziynetlerin ise; davalı ... tarafından bir nevi evden kovulması ve kilidi değiştirildiğinden müşterek haneye dönememiş olması nedeniyle davalı uhdesinde kaldığını ileri sürerek, ziynetlerin davalılar tarafından temin edilerek aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeli 40.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; davalı ...’a husumet yöneltilemeyeceğini, davanın boşanmadan itibaren 1 yıl içinde açılmadığından zamanaşımına uğradığını, ziynetlerin miktar ve değerinin davacı tarafça fahiş gösterildiğini, çoğunun davalı ...’ın akrabaları tarafından takıldığını ve adı geçene ait olduğunu, iddia edilen borç ve harcamaların davalı ...’a takılan takılarla yapıldığını, satın alınan evin yarı hissesinin davacı adına olup, davacının ev kredisinin ve öğrenim kredisinin dahi davalı ... tarafından ödediğini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının davalı ... yönünden temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Bozdurularak harcandığı davalı tarafça kabul edilen ziynetler bakımından;
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK), “İspat Yükü” başlıklı 6.maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190.maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, evlilik sırasında kadına takılan ziynetler kim tarafından alınmış ve takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Hukuk Genel Kurulu’nun 05.05.2004 gün ve 2004/4-249-247 E.,K. sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.
Yukarıda bahsedilen düzenlemeler ve ilkeler çerçevesinde; düğün ve nişan merasiminde takılan ziynetlerin kadına ait olduğunun kabulü gerektiği gibi, evlilik birliği içerisinde ortak giderler için bozdurulan ziynetlerin iade edilmemek üzere erkek eşe verildiği vakıasının ispatı halinde, davalı erkek lehine hak çıkacağından, ziynetlerin kadına iade edilmemek üzere bozdurulduğunu kanıtlama yükü de erkek eşe aittir. Öteki deyişle, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkek eşe verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı tarafça kanıtlanması halinde davalı koca ziynet eşyalarını iade yükünden kurtulur.
Somut uyuşmazlıkta; davacı ziynetlerin bir kısımının bozdurularak harcandığını, kalan kısmının ise müşterek hanede kaldığını iddia etmiş, davalı ... ise, bozdurulan ziynetlerin kendisine takılan ziynetler olduğunu ve şahsi giderlerine harcanmadığını savunmuştur. Bu durumda davalı kocanın bozdurduğu ziynetlerin, davacı tarafından iade edilmemek üzere verildiğini kanıtlaması gerekir. Başka bir anlatımla; davalı eş tarafından bozdurulan ziynet eşyalarının davacı kadın tarafından iade edilmemek üzere verildiğine ilişkin ispat yükü davalı eşte olduğuna göre, davalıya bu husustaki delilleri sorulup toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Müşterek hanede kaldığı iddia edilen ziynetler bakımından ise;
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyadır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi herzaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğu karine olarak kabul edilmelidir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece davacının müşterek konuttan ne şekilde ayrıldığının tespit edilemediği bu nedenle ziynetlerin kadının üzerinde olduğu karinesinin aksinin tanık beyanları ve yemin delili ile ispatlanamadığı gerekçesi açıklanarak davanın reddine karar verilmiş ise de; boşanma ilamından ve tüm dosya kapsamından davacının davalı ... ile aralarında çıkan münakaşalar sonrasında bir kaç günlüğüne baba evine gittiği bir süre sonra müşterek haneye dönmek istediğinde davalı ...’ın ben seni üç günlüğüne gönderdim gideli bir hafta oldu diyerek kızdığı ve kapı kilidini dahi değiştirerek eve almadığı anlaşılmıştır. Davacı kadının evden ayrılış şekli itibariyle yukarıda sözü edilen karine geçerli değildir. Bu nedenle bozdurulmayan ziynetlerin taraf beyanları, boşanma dosyasında alınan tanık beyanları ile bilirkişi raporu doğrultusunda tespiti ile, ispat yükünün davalı tarafta olduğu gözetilerek, yapılacak yargılama ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ispat yükünün davacıda olduğu yanılgısı ile bozdurulmayan bir kısım ziynetler yönünden de yazılı şekilde red kararı verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının davalı ... yönünden temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön