3. Hukuk Dairesi 2016/7171 E. , 2018/5429 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; daha önce adına kayıtlı olan otel niteliğindeki taşınmazı 1996 yılında mülkiyetinden çıkardığını, devrettiği tarihten itibaren tüm mali sorumluluğun devrettiği kişilere ait olduğunu, davalının adına kayıtlı olan ancak uzun süre her nedense borcunu tahsil edemediği halde taşınmaza su temini hizmeti vermeye devam ederek sorunun çok daha ciddi miktara çıkmasına sebep olduğunu beyanla 53.566,82 TL borçtan sorumlu olmadığının tespitine ve %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; davacının aboneliğini terk etmediğini, sözleşmeden kaynaklanan sorumluluğunun devam ettiğini, ayrıca davacının 25/11/2014 tarihinde 6552 sayılı yasadan faydalanmak için kuruma dilekçe verdiğini ve borcunu 12 taksitte ödemeyi kabul ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davalı idarenin sözleşme kapsamında tahakkuk ettirilen su borcunu ödemeyen davacı (ya da davacı adına hareket eden kimse) hakkında sözleşme gereğini yerine getirerek sayacı mühürlemediği ve bu şekilde tüketime rıza gösterdiği ve sayacın mühürlenmemesi nedeni ile de sözleşmeyi feshetmediği, bu şekilde sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmediği, doğan zararlardan davacının sorumlu olmayacağı, belki ilk altı aylık dönemin su borcunu talep edebileceği ancak bu kısmın da talep tarihi itibari ile zaman aşımına uğramış olduğu, davacının davalı idareye borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalı şirkete ... 2. İcra Dairesinin 2012/10621 Esas sayılı dosyasından borcunun olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1)Dava; su borcunun bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınması gerekir.Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde 'Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar' hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder, şeklinde tanımlanır.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için; yasanın amacı içerisinde, yukarıda tanımları verilen taraflar arasında, mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı Yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bu açıklamalar ışığında, somut olay incelendiğinde; dava konusu abonelik türünün ticari olduğu ve iş yerinde kullanıldığı bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Kanun kapsamında kalmadığı, olayda 4077 sayılı kanun hükümlerinin uygulanamayacağı ve uyuşmazlığın çözümünün Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisinde olmadığı açıktır.Hal böyle olunca, mahkemece; çekişmenin tüketici mahkemesinde görülemeyeceği gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde esasa ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre; tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2016/7171 E. , 2018/5429 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat