3. Hukuk Dairesi 2016/18439 E. , 2018/4471 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, kendisinin ilgili adresteki ....Sanayi Sitesi'nden 1996 yılında 10 ve 21 no’ lu dükkanları satın aldığını, 21 no’lu dükkan için 1996 yılında davalı kurum .... ile .... no’lu abonelik sözleşmesi yaptığını ,tesisatta .... seri no’lu .... marka sayacın halen bu mahalde aktif olduğunu,bu aboneliği 2014 yılında dava dışı....’ın devraldığını,davaya konu 5830663 no’lu abonelik sözleşmesinin 10 numaralı dükkan için yapıldığını,bu tesisatta .... seri no’lu .... marka sayaç bulunduğunu, kendisinin 10 numaralı dükkanı, bitişiğinde olan 9 no’ lu dükkanın sahibi dava dışı .... ’a 12.09.2000 tarihinde satarak devrettiğini, satış ve devirden sonra iki dükkanın ara duvarının yıkılarak birleştirildiğini,söz konusu .... no’lu sayacın satış ve devir işleminden hemen önce davalı kurum görevlisi tarafından söküldüğünü , sayacın 2000 yılından beri aktif olmadığını, kendisinin 12.02.1998 tarihinden itibaren dükkanlarla ilgisini keserek o mahalden ayrıldığını, 2010 yılında 21 numaralı dükkan aboneliğine bağlı olan sayaca aboneliğin başladığı tarihten itibaren endeks ve otomatik endeks usulü ile enerji tüketim bedeli tahakkuk ettirildiğini, ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 21.12.2010 tarih 2014/658 E. no’lu dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve bu dosya borcunu ödemek zorunda kaldığını, istirdadı istenen ödemenin 2000 yılında sökülen ve aktif olmayan 10 no’lu dükkandaki ....no’ lu sayacın davalı kurum tarafından 21 numaralı dükkanda ve halen aktif varsayılarak endeks, otomatik endeks usulü ile faturalandırılıp kullanılmış olan bu enerji bedellerinin ödenmesi ile ilgili olduğunu, ödenen toplam miktarın 20.022,00 TL olduğunu, bu bedelin ödenmesi için kullandığı kredi vb. masrafların da 3064,00 TL olduğunu, yol ve diğer giderlerle birlikte takibe bağlı olarak yapmış olduğu ödemelerin toplamının 23.164,00TL’ yi
bulduğunu ileri sürerek, 23.164,00 TL’ nin ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek en yüksek faiz değerleri üzerinden hesaplanacak faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının vekili olan dava dışı ... ile davacı adına 10 no’ lu dükkan için 25.03.1998 tarihinde .... tesisat no’su ile ; 21 no ‘lu dükkan için 16.10.1998 tarihinde .... tesisat no’su ile abonelik sözleşmesi yapıldığını, 10 no’lu dükkanın dava dışı ...’a satıldığını, 9 ve 10 no’lu dükkanların birleştirilmesi ve tesisatlarının birleştirilmesi işleminin kurumlarına haber verilmeden yapıldığını, aboneliğin de sonlandırılmadığını, davacının kurumlarına haber vermeden sayaca müdahale ettiğini ve bu durumun kaçak elektrik kullanımı teşkil ettiğini,davacının halen aboneliğinin devam ettiğini ve tahakkuk eden bedellerden sorumlu olduğunu, aynı şekilde 21 no’ lu dükkan için de abone tahliye işlemleri yapılıncaya kadar olan tahakkuktan sorumlu olduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece;davanın kısmen kabulü ile;20.022,95 TL mükerrer tahsil nedeni ile 07/03/2014 tarihinden geçerli işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine;fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava;kaçak elektrik tüketiminden kaynaklı istirdat istemine ilişkindir.
TTK'nun 4.maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında 'her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda...'sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 12. maddesinde 'Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir' hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, '6102 sayılı Kanun'un 5.maddesinin başlığı' 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler' şeklinde, 1. fıkrasında yer alan 'davalara' ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki 'çekişmesiz yargı işlerine' şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır'. şeklinde düzenlenmiştir.
TTK'nun 19.maddesinde 'Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır' hükmü bulunmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davaya konu uyuşmazlığın davacının ticarethane aboneliği olan dükkanı ile ilişkili olduğu anlaşılmakla,eldeki uyuşmazlığın çözümünün yukarıdaki yasa hükümleri de gözetildiğinde Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevi içinde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğu düşünülerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2016/18439 E. , 2018/4471 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat