3. Hukuk Dairesi 2017/4352 E. , 2018/2696 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/4352 E. , 2018/2696 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 20.03.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı taraf gelmedi. Karşı taraf davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalının dava konusu taşınmazı 08.03.2012 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli sözleşme ile kiraladığını, sözleşme süresi dolmadan 2013 yılı Ocak ayı içerisinde taşınmazı tahliye ederek anahtarı teslim ettiğini, davalının taşınmazı hasarlı olarak teslim etmesi nedeniyle mecurdaki hasarların ... 8. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/13 değişik iş dosyasında 29/01/2013 tarihinde tespit ettirildiğini, taşınmazdaki hasarın giderilmesi için harcanması gereken bedelin 26.082 TL olduğunun ve 2 aylık sürede eski haline getirilebileceğinin tespit edildiğini, davalı tarafından ödenmeyen 2013 yılı Şubat ve Mart ayı kirası, gecikme faizi, damga vergisi, hasar bedeli ve tespit giderinin tahsili için ... 10. İcra Müdürlüğünün 2013/4182 sayılı dosyasında takip başlatıldığını, takibin davalının itirazı üzerine durduğunu, belirterek itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili; davalının kiralananı Ocak 2013 ayında tahliye edip boş olarak davacıya teslim ettiğini, davacının anahtarı teslim alırken taşınmazı kontrol ettiğini ve her hangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, dava konusu taşınmazın davalı tarafından kiralanmadan önce üç yıl boş kaldığını ve davalı tarafından yarı harap şekilde kiralandığını, taşınmazın her türlü bakım ve tamiratının birinci sınıf malzeme ve işçilik kullanılarak lüks bir işyeri haline getirildiğini, asma katı ve bodrum katına dokunulmadığını, sadece kullanacağı orta kısımda ve dış cephede tadilat ve tamiratlar yaptığını, davacının iddia ettiği taşınmazın
asma kat ve bodrum katında yapılması gereken tamiratın davalının kullanımı ile ilgisinin olmadığını, bu bölümlerin teslim alındığı haliyle davacıya teslim edildiğini, tespit bilirkişi raporundaki tespitleri kabul etmediklerini, alçı panel duvarların sökümü ve molozların taşınması işlemini yapmaya hazır olduklarını, davalının taşınmazda sadece 10 ay kiracı olarak kaldığını, talebe konu kira bedeli ile teslim sonrasına ait damga vergisini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 8.300 TL eski hale getirilme masrafı, 4.000 TL mahrum kalınan kira tazminatı, 40,43 TL işlemiş faiz, 907,2 TL damga vergisi olmak üzere toplam 13.247,63 TL alacağa yönelik itirazın iptaline, karar verilmiş, hükmün davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 04.03.2015 gün ve 2014/6594 E- 2015/2203 K sayılı kararı ile; ' .... bilirkişi tarafından yapılan keşif sonrası hazırlanan raporda ise iki aylık sürede yeniden kiraya verilebileceği tespit edilmiştir. Mahkemece kira sözleşmesinin 8 maddesinde taraflarca kararlaştırılan bir aylık süre makul süre olarak kabul edilerek bir aylık makul süre kira bedeline hükmedilmiştir. Sözleşmedeki bu madde kiracıya dilediği zaman sözleşmeyi feshetme hakkı tanıyan bir düzenleme değildir. 6570 Sayılı Yasanın 11. (TBK 347/1. fıkra) maddesi gereğince kiracı belirli süreli sözleşmenin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzar. Bu nedenle sözleşme sonunda kiracı tarafından sözleşmenin ne şekilde sona erdirileceğini düzenleyen maddenin, sözleşmenin tek taraflı olarak süresinden önce feshi halinde uygulanacak makul süre belirlemesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu durumda TBK.nun 325.maddesi gereğince kiracının kira sözleşmesinden doğan borcu kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam edeceğinden mahkemece bilirkişi tarafından tespit edilen iki aylık makul süre kira bedeline hükmetmek gerekirken hatalı değerlendirme ile kiracının bir aylık makul süre kira bedelinden sorumlu tutulması doğru görülmemiştir. Ayrıca makul süreye hükmederken sözleşmedeki artış şartının da dikkate alınması gerekmektedir...
Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda tamir süresi için ve taşınmazda oluşan hasar kalemlerinin her biri için ayrı ayrı olağan kullanımdan mı yoksa hor kullanmadan mı kaynaklandığına ilişkin değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, bilirkişi raporuna taraflarca yapılan itirazlar da dikkate alınarak davaya konu edilen hasar kalemlerinin hor kullanmadan mı yoksa normal kullanmadan mı kaynaklandığı ve tahliye tarihi itibarıyla taşınmazda hor kullanmadan kaynaklanan hasar bedelinin ne kadar olduğu, ne kadar sürede tamir edilebileceği hususlarında denetime elverişli bilirkişi raporu alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.' gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonrasında davanın kısmen kabulü ile damga vergisi 907,2 TL ile işlemiş faiz 40,43 TL, eski hale getirilme masrafı ve hor kullanma tazminatı 14.923 TL, Ocak 2013 kirası 4.000 TL, Şubat 2013 6.000 TL, Ocak 2013 kirası faizi 569,2 TL, 10.569,2 TL ve eski hale getirilme için gerekli tadilat süresi için 1 aylık kira tazminatı 6.000 TL olmak üzere toplam 32.439,83 TL yönünden itirazın iptaline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve kararın bozmaya uygun olmasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının tamir süresi kira bedeline ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33.maddesi (mülga 1086 sayılı HUMK’nun 76.maddesi) uyarınca; davanın esası olan maddi olayların ileri sürülmesi taraflara ait ise de, dava dilekçesini bir bütün olarak değerlendirerek, davayı nitelendirmek ve uygulanacak kanun maddesini belirlemek hakime aittir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.10.2013 gün, 2013/5-603 Esas- 2013/1503 Karar sayılı ilamı.)
HMK'nun 31.maddesinde; “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir “ düzenlemesi yer almaktadır.
HMK'nun 26.maddesinde; 'Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez' düzenlemesi yer almaktadır.
Hakim, davacının talebi ile bağlı olup, bu talepten fazlasına karar veremez. Bunun gibi hakimin talepten başka bir şeye de hüküm vermesi yasaktır. Buna karşılık, mahkeme yapılan tahkikat sonunda gerçekleşecek duruma göre talepten noksanına hüküm verebilir.
Somut olayda; Davacı 21.03.2013 tarihinde başlattığı icra takibi ile ödenmeyen 2013/2-3 aylar kira bedeli 10.000 TL, 760 TL gecikme faizi, 907 TL damga vergisi, 26.082 TL hor kullanma tazminatı, 780 TL tespit giderleri olmak üzere toplam 38.527,05 TL alacağının tahsilini istemiştir. Davacının tamir süresine ilişkin bir talebi olmadığı halde, Mahkemece, 1 aylık tamir süresi kira bedeli olarak 6.000 TL yönünden de itirazın iptaline karar verildiği görülmektedir. Davanın itirazın iptali davası olması ve tamir süresine ilişkin olarak icra takibinde ve yargılama sırasında bir talep olmaması karşısında, talep aşılarak talep edilmeyen tamir süresi kira bedeli yönünden hesaplama yapılması doğru değildir.
3-Mahkemece, her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.
Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda; mahkemece uyulan bozma ilamında yapılması gerekenler açıklanmış, bu konuda davalı lehine usuli müktesep hak oluşmuştur. Mahkemece bozmadan önce verilen kararda 40,43 TL işlemiş faize hükmedildiği ve davacının temyizine rağmen bozma ilamında davacının sair temyiz itirazları reddedildiği ve bu husus bozma nedeni yapılmadığı halde, bozma sonrası verilen kararda 40,43 TL işlemiş faiz yanında, Ocak 2013
kirası faizi 569,20 TL yönünden de itirazın iptaline karar verilmiştir. Diğer anlatımla faize ilişkin olarak davalı yararına kazanılmış hak oluştuğu halde mahkeme bu konuyu görmezden gelmiştir.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde; mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla davalı yararına faiz yönünden usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmak sureti ile, bozma ilam gereği yerine getirilecek şekilde hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön