3. Hukuk Dairesi 2017/13399 E. , 2018/1102 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının ...olduğu 05/03/2012 tarihinde, 1236 yevmiye numaralı araş satış sözleşmesi ile satıcı ve sahibi gözüken dava dışı ...'dan... plakalı aracı 20.000,00 TL bedelle satın aldığını ve bedelini de tamamen ödediğini, bu işlemden sonra aracın sahibi olarak gözüken şahsın sahte kimlik kullanarak işlem yaptığından bahisle ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/333E. sayılı dosyası ile cezalandırıldığını, gerçek ...'nın ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/1039 esas sayılı dosyası ile kendisi aleyhine sözleşmenin iptali davası açtığını, kendisinin sanayide araç tamiri, oto yıkama işi yaptığını, bu olayın halk üzerinde güven ve müşteri kaybına neden olduğunu iddia ederek 10.000 TL manevi tazminat ve 18.500 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememize verilen cevap dilekçesinde, öncelikle davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, kusurunun olmadığını, ... isimli dava dışı şahsın hem resmi evrakta sahtecilik suçundan hem de dolandırıcılık suçundan yargılanıp mahkum edildiğini, bu nedenle kendisiine husumet düşmeyeceğini, gerekli özen ve dikkati gösterdiğini, bir ihmalin söz konusu olmadığını, araç tescil belgesinin orjinal olduğunu, ehliyette bulunması gereken yasal asli unsurların mevcut olup ehliyetin iğfal kabiliyetinin bulunduğunu, davacı tarafın iddiaların haksız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 10.06.2015 tarih, 2014/17050E. - 2015/10654K. sayılı ilamı ile; ‘’ Mahkeme tarafından olayın tüm safahati ile ele alınıp, eldeki belgeler ve olayın gelişim aşamaları hep birlikte değerlendirilip, illiyet bağının kesilip kesilmediğine ondan sonra karar verilmesi gerektiği, illiyet bağının kesilmediği kanaatine ulaşması halinde de tarafların kusurları var ise ne oranda kusurlu olduklarının araştırılması, daha sonra zarar yönünden bir karar verilip verilmeyeceği yönünde değerlendirme yapılması gerektiği’’nden bahisle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyma kararı verildikten sonra yapılan yargılama sonucunda; davalı noterin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, sorumluluğu ortadan kaldıracak derecede illiyet bağını kesen, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurunun veya mücbir sebep hallerinin bulunduğunun davalı tarafından ispatlanamadığı, aldırılan bilirkişi raporuna göre de davacının zarara uğramasına neden olan işlemlerde üçüncü kişinin kusurunun illiyet bağını kesecek yoğunluğa ulaşmadığı, davalının munzam kusurunun, davacının ise hafif müterafik kusurunun bulunduğu, davalının munzam kusurunun davacının müterafik kurusunu bertaraf ettiği ve davalının kusursuz sorumlu olduğunun bildirildiği gerekçeleri ile maddi tazminat yönünden talebin kabulüne ve 18.500 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminata yönelik talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilmiş ise de bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki;
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Somut olayda, ihbar olunan ...'nın düzenlediği sahte ehliyet ile aracın satışını davacıya yaptığı, bu fiili nedeniyle ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2012/33 E. - 2013/9 K. sayılı kararı ile mahkum edildiği, düzenlenen sahte ehliyette sürücü imzasının olmaması nedeniyle iğfal kabiliyetinin olmadığı, dolayısıyla illiyet bağının kesilmediği ve davalı noterin kusursuz olarak zarardan sorumlu olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; davacının da oluşan zararda müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
TBK’nun 52. maddesine göre; ‘’Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.’’
Müterafik kusur indirimi yapılabilmesi için davacının zarar gören sıfatıyla zarara razı olması, doğmasına, artmasına etkili olması yada davalının durumunu ağırlaştırması gerekmektedir.
Somut olayda, her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı noterin munzam kusurunun davacının müterafik kusurunu bertaraf ettiği belirtilmiş ise de; davacının da kabul ettiği üzere, kendisinin oto alım satımı, oto tamiri ve yıkama işi ile iştigal ettiği sabittir. Davacının iştigal ettiği mesleği dolayısıyla, daha dikkatli ve özenli olması, sahtecilik yapılabileceğini öngörebilmesi, satış işleminde kullanılan ehliyet üzerinde imzanın olmadığını fark edebilecek durumda olduğu, dolayısıyla müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü zorunludur.
O halde mahkemece; davacının müterafik kusurunun varlığı kabul edilerek, yukarıda anılan madde hükmü uyarınca, davalının sorumlu olduğu tazminat miktarından hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın tümden kabulü doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
14.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2017/13399 E. , 2018/1102 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 85 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat