3. Hukuk Dairesi 2019/5789 E. , 2019/10524 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2019/5789 E. , 2019/10524 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki asıl davada faydalı masraf talebi- karşı davada hor kullanma tazminatı davasına ilişkin mahkemece yapılan yargılama sonucunda, asıl ve karşı dava yönünden davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı (karşı davacı) tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalıya ait işyerini büro olarak kiraladığını, taşınmazda tadilat yaptığını ancak davalının ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açtığını, kiralananı tahliye ettiklerini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL faydalı ve zorunlu masraf alacağının davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ve karşı davada; kiracının dava dışı ... olduğunu, ancak davacının taşınmazı kullandığını tespit edince davacıya karşı tahliye davası açtığını, davacının sözleşmeye taraf olmadığından faydalı ve zorunlu masraf alacağı isteyemeyeceğini, tespit yaptırdıklarını ve kiralananda hasar bulunduğunu savunarak, asıl davanın reddine, karşı davada 2.600 TL nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen hükmün davacı (karşı davalı) tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 30/11/2017 tarih ve 2017/2391 Esas- 2017/16798 Karar sayılı ilamı ile '....asıl dava yönünden; konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınacak rapor ile alacak miktarı belirlenerek, faydalı ve zorunlu masrafların bedellerinin hüküm altına alınması gerektiği; karşı dava yönünden, Mahkemece olağan ve hor kullanım değerlendirmesi yapılarak, hor kullanma nedeniyle oluşan zarar belirlendikten sonra kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payı hesap edilerek, belirlenen zarar tutarından düşülmesi gerektiği...' gerekçeleri ile bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kabulü ile 10.300TL alacağın davalı tarafından tahsili ile davacıya verilmesine; karşı davanın kısmen kabulü ile 1.150TL alacağın davalıdan (karşı davacı) alınıp davacıya( karşı davalı) verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı (karşı davacı) tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının (karşı davacı) sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK' nın 176. maddesinde ıslah; “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir' olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun'un müteakip 177. maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilmek ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; 'ıslah'ın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 84. maddesinin (HMK 177.madde) açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği, Yargıtay'ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, yine; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas-2016/1 Karar sayılı ilamı ile 'Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına' karar verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin yukarıda belirtilen bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunun ardından davacı tarafından 06/02/2019 tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu, mahkemece de davacının söz konusu ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, Dairemizin 30/11/2017 tarihli bozma ilamı sonrasında mahkemece yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporu sonrasında davacı vekilince 16/04/2019 havale tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu, mahkemece de davacı vekilinin söz konusu ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. O halde, yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da nazara alındığında bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususu gözetilerek hüküm verilmesi gerekirken, mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalının( karşı davacı) sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı (karşı davacı) yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön