3. Hukuk Dairesi 2019/1181 E. , 2019/9521 K.
'İçtihat Metni'
Davacı ... ile davalı ... aralarındaki kişisel eşyanın iadesi davasına dair Gediz Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 22.03.2018 günlü ve 2017/213 E., 2018/212 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 03.12.2018 günlü ve 2018/6457 E-2018/12260 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarafların 1980 yılında evlendiklerini, evlilik birliği devam ederken altınlarının davalı tarafından bozdurularak davalı adına taşınmaz satın alındığını belirterek; 22 ayar 2 metre altın zincir, 22 ayar 8 adet bilezik, 22 ayar kolye, küpe, yüzükten oluşan 1 adet set takımı, 3 adet küçük altının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 27.02.2018 tarihinde talebini 31.750 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı; dava konusu ziynetlerin abartılarak yazıldığını ve zenginleşme hedefine yönelik talep edildiğini ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacı tanıklarının görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı, ziynet eşyalarının davacı kadının rızası dışında elinden alınarak bozdurulduğunun davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 25/05/2016 günlü ve 2015/12706 E., 2016/8148 K. sayılı ilamı ile özetle; davacının tanıklarının somut ve görgüye dayalı beyanları ile ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulduğunun davacı tarafça ispatlandığı, davada ispat külfetinin yer değiştirdiği ve davalının, ziynet eşyalarının, davacının kendi isteği ile iade edilmemek üzere verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile yükümlü olduğu, mahkemece; tarafların delilleri değerlendirilmek suretiyle davacının talep etmekte haklı olduğu ziynet eşyası miktarının tespiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, davalının karar düzeltme istemi Dairemizin 31.05.2017 günlü ve 2016/19602 E., 2017/8660 K.sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne, 20/02/2018 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda 32.750,00.TL değerinde 1 adet 22 ayar 2 metre zincir 7700,00.TL değerinde, 8 adet 22 ayar bilezik 17.400,00.TL değerinde, 1 adet 22 ayar set takım 7200,00.TL değerinde, 3 adet çeyrek altın 450,00.TL değerinde, olmak üzere toplam 4 kalem ziynet eşyasının davalı tarafından aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı taktirde toplam bedeli olan 32.750,00.TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 03.12.2018 günlü ve 2018/6457 E-2018/12260 K. sayılı sayılı ilamı ile onanmıştır.
Davalı, daire ilamına karşı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı tarafın sair karar düzeltme istemlerinin reddi gerekir.
2-) HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK.nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Mahkemece hükme esas alınan 20.02.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda, dava dilekçesinde delil olarak dayanılan düğün fotoğrafları incelenip değerlendirilmeden, düğünde davacıya takılan ziynetlerin sayı ve niteliği tespit edilmeden, yalnızca dava dilekçesinde talep edilen ziynet eşyaları esas alınmak suretiyle bedel belirlenmiş, bilirkişi raporu gerekçesiz şekilde düzenlenmiştir. Bu haliyle bilirkişi raporu denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli değildir.
O halde mahkemece, dosyanın konusunda uzman başka bir kuyumcu bilirkişiye tevdii ile, talep edilen ziynet eşyalarının gram, ayar ve nitelikleri gözönüne alınarak, dosyada mevcut fotoğraflar incelenmek sureti ile, davacının talep ettiği ziynet eşyalarının, incelenen fotoğraflarda hangilerinin mevcut olup olmadığı tek tek yazılarak, buna göre davacıya takılan ziynetlerin hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
3-) Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur.
İİK'nun 24/4.maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalı, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarları açık olarak yazılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece; aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gramı ayrı ayrı belirtilmemiştir. Karar bu hali ile açık ve infaza elverişli değildir.
O halde, mahkemece; hüküm altına alınan ziynet eşyalarının her birinin cins, miktar, nitelik ve değerleri yanında gramının da hükümde ayrı ayrı gösterilerek ve davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılması (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilmeden taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK'nın 297. maddesine aykırı hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4-) Dairemizin 25/05/2016 günlü ve 2015/12706 E., 2016/8148 K. sayılı bozma kararından sonra yapılan yargılama sırasında, davacı davasını ıslah etmiş ve mahkeme de bu ıslahı dikkate alarak hüküm kurmuştur.
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK'nın 176. maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir' olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun'un müteakip 177.maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilmek ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; 'ıslah'ın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 84. maddesinin (HMK.177.m) açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği, Yargıtay'ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, yine; Yargıtay İçtihadı Birleştime Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E.-2016/1 K.sayılı ilamı ile 'Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına' karar verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, Dairemizin 25.05.2016 tarihli bozma ilamı sonrasında mahkemece yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporu sonrasında davacı vekilince 27.02.2018 havale tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu, mahkemece de davacı vekilinin söz konusu ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da nazara alındığında bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bu gerekçeler ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı Dairemizce bu defa yapılan yeniden inceleme sonucu anlaşıldığından; Dairemizin 03.12.2018 günlü ve 2018/6457 E-2018/12260 K. sayılı onama ilamı kaldırılarak mahkeme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair karar düzeltme istemlerinin reddine, ikinci, üçüncü ve dördüncü bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü ile; Dairemizin 03.12.2018 günlü ve 2018/6457 E-2018/12260 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçeler ile davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 28/11/2019 gününde oybirliği ile karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2019/1181 E. , 2019/9521 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat