3. Hukuk Dairesi 2017/13540 E. , 2019/6847 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/13540 E. , 2019/6847 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; müvekkilinin ..., 'de bulunan işyerinin maliki olup, bu taşınmazı ... Ltd.Şti.'ne kiraya verdiğini; taraflar arasındaki kira ilişkisinin başlangıç döneminin her yılın Nisan ayı olduğunu, davalının kira sözleşmesinin 1 Nisan 2013 tarihinde sona ermesine rağmen müvekkiline hiçbir fesih ihtarında bulunulmadığını, kiralanan işyerini kullanmaya devam ettiğini, bu nedenle de kira sözleşmesinin 1 Nisan 2014 tarihine kadar uzadığını; ancak, davalının 15 Ağustos 2013 tarihinde anahtarı fiilen müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin ise bu tarihten sonra kiracı bulup işyerini kiraya veremediğini beyanla, 1 Nisan 2013 ile 1 Nisan 2014 tarihi aralığında gerek gayrimenkulün kullanımı gerekse boş olarak geçen kira dönemine ait kira bedeli olan 1 yıllık toplam 22.000,00.-TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; sözlü olarak akdedilen kira sözleşmesi uyarınca,davalı şirket kira sözleşmesinin sona erdiği 2013 yılı Nisan ayına kadar olan tüm kira bedellerini eksiksiz ödediğini,davacı tarafın izni ile 15 Mayıs 2013 tarihine kadar taşınmazı kullandığını,15 Mayıs 2013 tarihinde taşınmazı davacı tarafa teslim ettiğini, kira sözleşmesinin bir yıl daha uzamadığını savunarak davanın redddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile ... de bulunan işyerinin kira süresinin 01.04.2012 - 31.03.2013 döneminde yenilenmesi neticesinde tahliye tarihi olan 15 Mayıs 2013 tarihinde kadar kullanımdan kaynaklanan 1 ay 15 günlük kira bedeli olarak kira dönemine ilişkin kira bedeli üzerinden hesap edilen 2.749,49-TL ile kiralananın piyasa fiyatları üzerinden üç aylık süre içerisinde kiralanabileceği anlaşılmakla üç aylık kiralama süresi için piyasa fiyatları üzerinden hesap edilen 6.000,00-TL olmak üzere toplam 8.749,49-TL'nin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin (13.250,51-TL) talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Borçlar Kanununun 266. (TBK 334.) maddesi uyarınca, kiracının, kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli olmayıp, anahtarın usulen kiralayana teslim edilmesi gerekir.Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır.
Anahtarın kiralayana teslimi, hukuki işlemin içerisinde yer alan bir maddi vakıa olmakla birlikte, sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, bunun ne şekilde ispat edileceği hususu, yıllık kira bedelinin tutarı esas alınmak suretiyle, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 200 ve 201.maddeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Eş söyleyişle, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir; tanık dinlenemez. Kiralayan anahtarı almaktan kaçınırsa, kiracının yapması gereken, mahkemeden bu yolda tevdi mahalli tayinini isteyip, tayin edilecek yere anahtarı teslim etmek ve durumu kiralayana bildirmektir. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder.
Somut olayda; davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.04.2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı kiraya veren tahliye tarihinin 15.08.2013 tarihi olduğunu , davalı kiracı ise tahliye tarihinin 15.05.2013 tarihi olduğunu beyan etmiştir. Davalı tarafça anahtar teslimine ilişkin yazılı belge sunulamamıştır.
Mahkemece; tahliye tarihi olarak 15 Mayıs 2013 tarihi esas alınmış olup hesaplamalar bu tarih esas alınarak yapılmıştır.Tahliye tarihini ve anahtar teslimini yazılı belge ile kanıtlayamayan ve ispat yükü kendisine düşen davalı tarafa, davacıya anahtar teslim tarihi hususunda yemin teklif etme haklarının hatırlatılması ve hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
3-)Davalı kiracının, süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı feshederek kiralananı tahliye etmesi durumunda kural olarak kira süresinin sonuna kadar kira parasından sorumludur. Bununla birlikte Borçlar Kanunun 96. (TBK 112.) maddesi göndermesi ile aynı kanunun 44. (TBK 52.)maddesi uyarınca, davacı kiralayanın bu yerin yeniden kiralanması
konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen ödevi yapmak durumundadır. Bu durumda davacının zararı, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibarettir. Aksi takdirde hakim tarafından tenkise tabi tutulur.
Somut olayda, davalı her ne kadar, 2013 yılının Mayıs ayında kiralananı boşalttığını savunmuş ise de hukuken geçerli, usulüne uygun ve yasal bir tahliye söz konusu değildir. Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlara ilişkin delilleri sorulup toplandıktan sonra, tereddüte mahal vermeyecek şeklide tahliye tarihinin tespit edilerek, kiralananın davacı alacaklının hakimiyetine girdiği tarihinin tespitinden sonra mahkemece yerinde uzman bilirkişi ile keşif yapılarak kiralananın aynı koşullarda ne kadar sürede kiraya verileceğinin tespit edilmesi, kiracının sorumlu olacağı makul süre belirlenerek sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,18.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön