3. Hukuk Dairesi 2017/13681 E. , 2019/6312 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/13681 E. , 2019/6312 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : .... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 36. HUKUK DAİRESİ


Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen vasiyetnamenin iptali davasının reddine dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; ortak muris ...'ın çocukları olduklarını, murisin 29.07.1996 tarihinde vasiyetname düzenlediği 26.08.1996 tarihinde vefat ettiğini, murisin hukuki ehliyetten yoksun olduğu bir dönemde baskı ve yönlendirmelerle davaya konu vasiyetin hazırlandırıldığını, murisin hareket edecek hali olmadığı halde köye noter getirtilerek, neye imza attığını veya ne için beyanda bulunduğunu bilmeden vasiyetnamenin düzenlendiğini, mirasçıları olduğu halde ikamet ettiği evini davalıya vasiyet etmesini gerektirecek bir durum olmadığını ileri sürerek muris ...'a ait... Noterliği'nin 29.07.1996 tarih ve 6321 yevmiye sayılı vasiyetnamesinin iptaline yada kendi miras hisseleri oranında iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; muris ...'ın bilerek ve isteyerek, kendi özgür iradesiyle vasiyette bulunduğunu, vasiyeti yaparken eşinin de hazır olduğunu, murisin kızı ve oğullarının uzun yıllardır...'da ikamet ettiklerini, babalarının hayatını idame ettirmesine hiçbir katkılarının olmadığını, yıllarca onunla ve sağlığıyla kendisinin ilgilendiğini, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İl derece mahkemesince; davanın ispat edilemediği gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hükme karşı davacılar tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davaya konu vasiyetnamenin 29.07.1996 tarihli olduğu, davacıların vasiyet edenin çocukları olduğu, vasiyetname tanzim edildikten sonra murisin eşi tarafından 10.04.2000 tarihinde tenkis davası açıldığı, davanın 5 yıl devam ettikten sonra 28.04.2005 tarihinde sonuçlandığı, vasiyet edenin çocukları olan davacıların bu şartlar altında vasiyetnameden haberdar olmamalarının mümkün olmadığı, davacıların; annelerinin açtığı tenkis davası sırasında, yani en geç 28.04.2005 tarihinde vasiyetnameden haberdar oldukları kabul edilerek, davanın 20.11.2014 tarihinde açılmış olduğundan TMK'nun 559. maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı, ancak; ilk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş olması hatalı ise de; karar sonucu itibariyle doğru olduğundan HMK'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava; vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.
4721 sayılı TMK’nun 559. maddesinde, vasiyetnamenin iptali davasına ilişkin ‘’hak düşürücü süreler’’ düzenlenmiştir. Buna göre, maddenin birinci fıkrasında; ’’iptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.’’ denilmektedir.
Somut olayda; her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince; “...murisin eşi tarafından 10.04.2000 tarihinde tenkis davası açıldığı, davanın 5 yıl devam ettikten sonra 28.04.2005 tarihinde sonuçlandığı, vasiyet edenin çocukları olan davacıların bu şartlar altında vasiyetnameden haberdar olmamalarının mümkün olmadığı, davacıların; annelerinin açtığı tenkis davası sırasında, yani en geç 28.04.2005 tarihinde vasiyetnameden haberdar oldukları kabul edilerek, davanın 20.11.2014 tarihinde açılmış olduğundan TMK'nun 559. maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı” gerekçesi ile ilk derece mahkemesinin gerekçesinin değiştirilmesine karar verilmiş ise de; yukarıdaki madde metninde açıkça ifade edildiği üzere iptal davasında dava açma hakkı; davacıların vasiyetnameyi öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl olup, iş bu sürenin başlangıcı öğrenme tarihidir.
Dosya arasında bulunan, murisin eşi olan ... tarafından açılan tenkis davası incelendiğinde; davacılarımızın o davada taraf olmadıkları, yine vasiyetnamenin açılmasına ilişkin dava dosyasının incelenmesinde; davacılarımıza vasiyetnamenin ve gerekçeli kararın tebliğ edilmediği böylece temyize konu iş bu davadan önce vasiyetnameden haberdar olduklarına dair herhangi bir bilgi ya da belge olmadığı, böylece kanunda aranan 1 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihinde henüz geçmemiş olduğu anlaşılmaktadır.
O halde Bölge Adliye Mahkemesince; işin esasına girilerek inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nun 371. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 08.07.2019 gününde oy birliği ile karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön