3. Hukuk Dairesi 2017/10696 E. , 2019/5831 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/10696 E. , 2019/5831 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davada karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile akdedilen 01/04/2013 tarihli kira sözleşmesi uyarınca taşınmazın davalı tarafından kullanıldığını, anılan sözleşmede telefon, elektrik, su, ısıtma, soğutma telefon v.s. giderler ile kiralanan alana isabet edecek aidat bedelinin kiracı tarafından ödeneceğinin belirlendiğini, davalı kiracının ödemediği 2014 yılı mayıs, haziran, temmuz ayları aidat bedeli ile ilaçlama bedelleri toplamı olan 3.337,48 TL’ nin tahsili için yapılan ihtarların sonuçsuz kalması üzerine İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2014/23008 sayılı takip dosyası aracılığıyla davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafından icra takibine itiraz edildiğini ve itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalı borçlu itirazının iptaline ve takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacı tarafından açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafa yapılan ödemelerin çek ile yapıldığını, bu ödemelerin taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine dayandığını, icra takibine konu bedellerin de davacı tarafa Yapı ve Kredi Bankasının 17/08/2013 tarihli 15.000,00 TL bedelli ve 21/09/2013 tarihli 20.000,00 TL bedelli çeklerine istinaden yapıldığını, davacının bu ödemelere dair 15/03/2013 tarihinde makbuz dahi düzenlediğini, borcu olmadığı gibi alacaklı durumda olduğunu, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak inceleme sonunda şirketin borçlu değil alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davalının icra takibinden sonra icra takibine konu borcu ödemesi nedeniyle davacının itirazın iptali ve takibin devamı hakkındaki davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalının likit nitelikteki alacağa itirazı haksız olduğundan; asıl alacak miktarı olan 3.337,48 TL. üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; aidat ve ilaçlama bedelinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir (HMK madde 190). İspat yükü üzerine düşen taraf, hukuki ilişki gereği iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa davanın, ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.227) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başka delillerle ispat edemezse, diğer tarafa yemin teklifinde bulunabilir. Yemin, iddianın ispatı yönünden son başvurulacak bir ispat vasıtasıdır. Hakim, davacının iddiasını, yazılı delillerle ispat edemediği kanaatine vardığı takdirde, davacı tarafa, dava dilekçesinde dayandığı yemin delilini de resen hatırlatmalıdır. Aksi halde, davacının tüm delilleri toplanıp, değerlendirilmemiş olur.
Somut olayda, davalının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Davacı davasında, davalı kiracının Mayıs, Haziran ve Temmuz aidat bedelleri ile ilaçlama bedellerinin ödenmediğini, bu yöndeki alacakların tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptalini talep etmiş; davalı ise savunmasında icra takibine konu bedelleri 17/08/2013 tarihli 15.000,00 TL bedelli ve 21/09/2013 tarihli 20.000,00 TL bedelli çeklerle ödediğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak icra takibinden sonra borcun ödendiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmişse de davaya konu alacağın davalının savunmasında belirttiği çeklerle ödendiğinin ispat edilmediği gibi sonraki bir tarihte de ödendiği ispat edilememiştir. Her ne kadar bilirkişi raporunda, davacının defterinde yapılan incelemede takipten sonra ödeme tespit edilerek 2014 yıl sonu itibari ile davalının alacaklı konumda olduğu belirtilmişse de, dosyada ödeme belgelerine rastlanmamıştır. Bu halde davalı ödeme savunmasını usulüne uygun şekilde ispat edememiştir.
O halde mahkemece, ispat yükü üzerinde olan ve ödeme iddiasını yazılı delillerle ispat edemeyen davalıya ödemeye ilişkin olarak yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK' ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK' un 428.maddesi uyarınca hükmün davacı BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'un 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön