3. Hukuk Dairesi 2017/9990 E. , 2019/3427 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararı'nın iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda, yerel mahkemece kesin olarak verilen hüküm Adalet Bakanlığı'nın 28.12.2016 tarih ve 2016/400056 sayılı yazısına istinaden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 16/12/2016 tarih ve 1687/19125 sayılı yazısı ile kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelenerek bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davalının, müvekkili kurumun elektrik abonesi olduğunu, meskeninde kullandığı elektrik bedelini ödemediğinden (asıl alacak miktarı 594,74 TL ile gecikme cezası 626,21 TL üzerinden KDV'si ile birlikte tahsili için) aleyhinde icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını; Tüketici Mahkemesince 4077 sayılı yasanın 22. Maddesi gereğince, davanın reddine karar verildiğini; bunun üzerine, Bayrampaşa Tüketici Sorunları İlçe Hakem Heyetine başvurduğunu, İlçe Hakem Heyetince ise; 04.03.2013 tarihli 2013/116 Esas- 2013/166 Karar sayılı kararla taleplerinin görev yönününden reddine karar verildiğini belirterek; iş bu dava ile Hakem Heyetinin red kararının kaldırılmasına ve borçlunun takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; 'Dava; Hakem Heyeti kararının iptali istemine ilişkindir. Her ne kadar, davacı vekili itirazın iptali istemi ile mahkememize dava açmış ise de; dava tarihi itibariyle dava değeri 594,74 TL olan miktara bakmaya yetkili yerin Tüketici Hakem Heyetlerinin olduğu anlaşılmakla, açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur' gerekçesiyle, açılan davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 28/12/2016 tarihli yazıları ile; 'Davada, davacı şirket ile aralarında elektrik abonelik sözleşmesi bulunan davalı aleyhine kullanım bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın görev yönünden reddi ile davacının Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığına başvurmakta muhtariyetine karar verildiği ve hükmün kesin olduğu anlaşılmaktadır. Tüketici Sorunları
Hakem Heyeti Başkanlığının hangi uyuşmazlıklarda görevli olduğu Tüketici Sorunları Hakem Heyetine müracaatın yapıldığı tarihte yürürlükte olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında kanunun 22. vd. maddeleri ile Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinde düzenlenmiş olup, icra takibine yapılan bir itiraz üzerine itirazın giderilip takibe devam edilebilmesi için, İcra ve İflas Kanunun 67 vd. maddeleri uyarınca, alacaklının mahkemeye başvurarak genel hükümler çerçevesinde itirazın iptali davası ile alacağının varlığını ispat etmesi veya itirazın icra mahkemesince kaldırılmasını talep etmesi gerekmektedir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlusunun itiraz etmiş olduğu bir alacak davası olup, hukuk davası olarak mahkemeden talep edilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede söz konusu uyuşmazlığın Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin görev alanı dışında kaldığı anlaşıldığından, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek' hükmün HUMK'nun 427/6. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Uyuşmazlık, miktar itibariyle, Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin görev alanına giren bir konuda hakem heyetine müracaat etmeksizin icra takibi yapılıp yapılmayacağı, icra takibinin yapılması halinde de Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin karar verme yetkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Temyize konu itirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Takiple, dolayısıyla İcra Hukukunun kendine özgü kuralları ile sıkı sıkıya bağlı kendine özgü bir dava türü olan itirazın iptali davası hakkındaki mevzuattaki düzenlemelerin “mahkeme” ve “hâkim” üzerine bina edildiği tartışmasızdır. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti ise; 4077 (yeni 6052) sayılı kanunun uygulamasından doğan ve “tüketici işlemi” olarak tanımlanan uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla oluşturulmuştur.
Anayasa Mahkemesi'nin 20/03/2008 tarih, 2006/78 Esas, 2008/84 Karar sayılı kararında; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 22/5. fıkrasıyla, belli bir miktarın altındaki tüketici işlemleri için Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurunun zorunlu olduğunu, ancak “Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin, yargı işlevi yerine getiren bir kurul olarak düzenlenmediğini, belli değerin altındaki uyuşmazlıklar için Tüketici Sorunları Heyetlerine başvurunun zorunlu olduğu ve Heyetlerin verecekleri kararların bağlayıcı nitelik taşıdığı belirtilmiş ise de; bu kararlara karşı (15) günlük süre içinde Tüketici Mahkemelerine itiraz edilebileceği, Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin yargı yetkisine sahip olmamakla birlikte, yasa koyucunun, bu Heyetlerin vermiş olduğu kararların yerine getirilmesi için etkili bir takip yolu olan ilâmlı icra yolunu kabul ettiğini, Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri kararlarının (mahkeme kararları gibi) ilâm niteliğinde bir karar olmayıp, kanunî düzenleme nedeniyle ilâmlar gibi infaz olunacağının gösterildiğini ve ilâmların yerine getirilmesi usulüne ait bir kural koyduğunu”, aynı Mahkeme, 31/05/2007 tarih, 2007/53 Esas, 2007/61 Karar sayılı kararında da; “Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin (Başkan ve Üyelerinin); yargı organlarının ve mensuplarının Anayasada belirtilen niteliklere sahip olmaması nedeniyle bu heyetlerin mahkeme niteliğini taşımadığına” hükmetmiştir.
Öte yandan, 20 Aralık 2017 Tarihli ve 30276 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7063 Sayılı kanunun 11. Maddesi ile ' 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Değeri” ibaresi “Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla; değeri” şeklinde, “iki bin” ibareleri “dört bin” ve “üç bin” ibareleri “altı bin” şeklinde değiştirilmiş olup son değişiklikle 6502 Sayılı kanun 68/1 maddesi ise ; 'Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla; değeri dört bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, altı bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise dört bin Türk Lirası ile altı bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.' şeklinde değişmiştir.
Bu düzenlemeye göre, taraflar, tüketici hakem heyetine başvuru zorunluluğu teşkil eden miktar dahilindeki uyuşmazlıklarda, isterlerse hakem heyetine başvuruda bulunmaksızın, İcra İflas Kanunu'ndaki ilamsız/ genel haciz yoluyla icra takibinde bulunabilecekler, takibe itiraz halinde ise icra takibinin devamını sağlamak için İİK.nun madde 67/1 uyarınca itirazın iptali davasını Tüketici Mahkemelerinde açabileceklerdir.
Hal böyle olunca; Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin ' mahkeme' niteliğini taşımadığı, dava konusu uyuşmazlığın ( itirazın iptali davasına bakma) Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin görevi kapsamında bulunmadığı, 7063 sayılı Kanun değişikliği ile birlikte de davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunduğu dikkate alındığında, Tüketici Mahkemesinin iş bu davaya bakmakla görevli olduğu sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece, işin esasına girilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın görev yönünden reddine dair hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile; Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesinin 13.05.2015 tarihli ve 2013/1121 Esas, 2015/654 Karar sayılı kararının sonucu etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, HMK'nın 363/3 maddesi uyarınca gereği yapılmak üzere kararının bir örneğinin ve dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine 16.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2017/9990 E. , 2019/3427 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 47 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 79 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat